BDP Genel Başkan Yardımcısı Kışanak, terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması olan KCK davasına ilişkin “Bundan sonra acılara son vereceksek, demokratik hukuk devleti içerisinde kardeşlik içerisinde yan yana yaşayacaksak bu dava bize çok şey söyleyecek” dedi.
BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, 'Bundan sonra acılara son vereceksek, demokratik hukuk devleti içerisinde kardeşlik içerisinde yan yana yaşayacaksak bu dava bize çok şey söyleyecek' dedi.
Kışanak, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması KCK ile ilgili davanın tutuksuz sanığı Osman Baydemir ve diğer milletvekilleri ile Diyarbakır Adliyesi önünde, duruşma sonrasında yaptığı açıklamada, Türkiye'nin geleceği adına kritik sayılabilecek bir davanın ilk duruşmasını bugün izlediklerini söyledi.
'Bu davanın aslında bu ülkenin hukuk içerisinde kalıp kalmayacağını göstereceğini' öne süren Kışanak, şöyle dedi:
'Bu dava, bu ülkenin demokrasisini giderek güçlendirmek isteyip istemediğini ve bu ülkenin Kürt sorununu barışçıl yöntemlerle çözmek istemek konusunda bir niyetinin olup olmadığının, yine bu ülkenin tüm yurttaşlarının eşit yurttaşlık hukuku içerisinde bir arada yaşayıp yaşayamayacağına dair bize çok şey söyleyecek. Bu dava, böylesine önemli, böylesine kritik bir davadır. Bu ülkenin yurttaşları hem hukuksuzluktan, hem demokrasinin eksikliğinden hem de eşit yurttaşlık hukukunun çiğnenmiş olmasından dolayı büyük acılar yaşadılar. Bundan sonra acılara son vereceksek, demokratik hukuk devleti içerisinde kardeşlik içerisinde yan yana yaşayacaksak bu dava bize çok şey söyleyecek. Onun için hepimizin gözü kulağı burada, biz de buradayız. Bir an önce bu hukuksuzluğun sona ermesini, demokrasinin ve barışın galip gelmesini, bir arada, ortak vatanda özgür eşit yurttaşlar olarak yaşayabilmemizin koşullarının oluşturulmasını bekliyoruz. Arkadaşlarımızın hiç vakit geçirilmeden bir an önce özgürlüklerine, demokratik siyasetteki görevlerine kavuşmalarını bekliyoruz. Mahkeme bu konularda yarın sabah karar vereceğini söyledi. Her ne kadar arkadaşlarımızın tutukluluk hallerinin devamı konusunda bir irade beyanında bulunduysa da umut ediyor ve diliyoruz ki Türkiye'nin kalbinin attığı bu davada demokrasi, hukukun üstünlüğü, barış ve kardeşlik galip gelsin. Hatip Dicle'nin deyimiyle bu musibetten bir hayır çıksın istiyoruz.'
Daha sonra Belediye önünde toplanan gruba hitabeden Kışanak, Türkiye'nin dört bir yanından çok sayıda sivil toplum örgütleri, sendikaların temsilcileri ve yurt dışından çok sayıda heyetin geldiğini, burada neler yaşandığını anlamak için Diyarbakır'a geldiklerini ve bu dayanışma duygularından dolayı kendilerine teşekkür ettiklerini kaydetti.
Buraya gelip içeri giremeyen konuklardan kendilerini bağışlamalarını dilediklerini anlatan Kışanak, 'Bu bizim suçumuz değil, bu kusur, bu ülkede demokrasiyi, halkı yargılamak isteyenlerin suçudur' diye konuştu.
Yargılanan arkadaşlarının bugün davaları başlar başlamaz, 'Biz kendimizi en iyi anadilimizde ifade edebiliriz, bunun için savunmalarımızı Kürtçe yapmak istiyoruz' dediklerini vurgulayan Kışanak, şunları söyledi:
'Sayın Hatip Dicle neden Kürtçe savunma yapmak istediklerini izah etti. 'Bu davanın kendisi bizzat Kürtçenin yasaklanmasından kaynaklanan bir davadır. Bu yüzden bu yasakçı zihniyete karşı savunmalarımızı Kürtçe yapmak istiyoruz' dedi. Binlerce sayfalık iddianame ve yüz binlerce ek klasörlerle şişirildiğini söylediler ve hukuksuzluktan vazgeçilmesini istediler. Mahkeme heyeti kararını yarın sabah açıklayacağını ifade etti. Kürtçe savunma konusunda tercüman tayin edilip edilmeyeceği kararlarını da yarın sabah duruşma başladığında açıklayacak. Arkadaşlarımızın kendi ana dillerinde kendilerini savunmalarına izin verilmesini bekliyoruz. Bizzat Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son günlerde yaptığı konuşmaların birkaç manası var. Bunlardan birincisi bu davayı etkileme yaklaşımıdır. Burada KCK adı altında zaten DTP, BDP ve DTK yöneticilerinin yargılandığını biliyoruz. Sayın Başbakan daha mahkeme bu konuda ne söylüyor? Ne var ne yok? Kamuoyu bunu tartışmadan, siyaseten hükmünü koydu, 'Bu demokratik siyaset değil, silahlarını bıraksınlar gelsinler' dedi. Sayın Başbakan gel bu mahkeme salonuna, kimin elinde silah var, gel gör bunu. Eğer silahların bırakılmasından bahsedilecekse, her şeyden önce siyasetçiler, dillerindeki silahları bıraksınlar. Başbakan'ın dili silah kadar tehlikeli olmaya başladı bu ülkede.'
Bütün engellemelere, hukuksuzluklara, seçim barajına, baskılara ve tehditlere, siyasi parti kapatma tehditlerine ve bu davaya rağmen 'Kürt halkının kendi iradesini sandığa yansıttığını' ifade eden Kışanak, 'Bunu yapacak olgunluktadır. 'Taraf olmayanlar bertaraf olur, sandığa gitmeyenlere para cezası verilecek' dedi, sandığa gitmeyenlerin yardımlarının kesileceği her yerde söylendi. Ayrıca tehdit ihtimalinden söz etmiyoruz. Bizzat bu ülkede elinde silah bulunduranların yaptıklarını yaşadık. Bu ülkede 4 bine yakın köy devletin elinde silahları bulunanları tarafından boşaltılmış ise bu demokratik idareye en büyük müdahaledir. Eğer bu ülkede 17 bine yakın vatandaşımız faili meçhul cinayetlerde hayatını kaybetmiş ise, bu ülkede onlarca siyasi parti kapatılmış ise, bu demokratik siyasete en büyük müdahaledir' şeklinde konuştu.