Terörle mücadelenin kararlılıkla devam etmesi gerektiğini ifade eden TÜSİAD Başkanı Boyner,"Biz de boş durmamalıyız. Sivil toplumun tüm barışçı unsurlarının bir araya gelmesi elzemdir" dedi.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi dün Çırağan Sarayı'nda toplandı. Toplantının basına açık bölümünde konuşan TÜSİAD Ümit Boyner, ağırlıklı olarak terörle mücadele ve demokratik açılım konusunda mesajlar verdi. Boyner satır başları ile şunları kaydetti:
"Terörle mücadele kararlılıkla sürdürülmelidir. Ancak bu mücadele tüm vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin korunacağı, tehlikeli fay hatlarının harekete geçmemesi için azami dikkatin gösterildiği ortamda yapılmalıdır."
"Bu konuda siyaset sınıfı kendi işini yaparken sivil toplum örgütleri de harekete geçmeli. Biz de boş durmamalıyız. Bu zamanda sivil toplumun tüm barışçı unsurlarının bir araya gelmesi artık elzemdir. Şiddete karşı, terörün mantığına karşı yek vücut direnmeliyiz. Kısacası hayatlarımızı, geleceğimizi, dirliğimizi şiddetseverlerin eline rehin vermemeliyiz."
'Şiddet siyaseti yok eder, tüm toplumu terörün düşmanlaştırıcı ve nefret yayıcı mantığına teslim eder. Biz buna izin veremeyiz.Artık eski alışkanlıklardan arınarak mutabakat zemini hazırlanması şarttır."
"Büyük umutlarla ortaya atılan açılım sürecinin neden kamuoyundaki ilk desteğini kaybettiğini irdelemek durumundayız. Diğer yandan, geriye dönüp baktığımızda körü körüne desteğin de inadına ret cephesi mantığıyla hareket etmenin de sürece dolayısıyla topluma verdiği zararları görüyoruz.Türkiye'de bugün susması gereken yegâne unsur silahlardır. Bunun yolunu bulmak durumundayız.'
Konuşmasında yargıyla ilgili mesajlar vermeyi de ihmal etmeyen TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner “Şu sırada yargı erki içindeki iç savaş manzaralarının açıkça ortaya koyduğu gibi, hukukun siyasetin bir uzantısı olarak görülmesi artık kabul edilebilecek, sürdürülebilecek bir durum değildir” yorumunu yaptı. Boyner siyasi mesajına şu satırlarla devam etti: “Hukuku, kendi başına değer olarak ele alıp ona uygun davranan, etkin ve hızlı işleyen, temel hak ve özgürlükleri rehber alarak adalet dağıtan bir yargı erki oluşturmak zorundayız. Siyasi konulara odaklanmamın nedeni var; hukuk üstünlüğüne dayalı demokratik bir yapının kökleşmesi konusundaki kurumsal ısrarımız, özlenen atılımları ancak yapabileceğimize inanmamızdan kaynaklanıyor.”
"Türk dış politikasının öncelikleri konusunda tereddüte yol açacak bir duruş sergilememeliyiz. Malum eksen kayması tartışmalarının önünü kesmenin en kestirme yolu da budur" diyen TÜSİAD Başkanı şöyle devam etti: “Dış politikanın daha steril dilinden uzaklaşmayı, ideolojik dayanışma duygusu veren söylemi sağlıklı bulmuyoruz. Türkiye'nin nasıl olup da PKK'nın kontrol ettiği eylem planına uymak zorunda kaldığının, İmralı'nın ya da Kandil'de oturan ve varlık sebeplerini savaşı sürdürmekte bunların ne olup da terörün ritmini tayin edebildiğinin bize anlatılması gerektiğine inanıyoruz.”
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç, diğer gündem maddelerini 'adeta derin dondurucuya kaldıran' Anayasa ve referandum konusuna değişik pencereden bakmayı önerdi ve 'İnisiyatifleri geliştirirken aşırı taahhütlerin tuzağına dikkat etmemiz gerekir. Ülkemizi arzu edilemeyecek bir izolasyona sürükleyebilir' dedi. Koç, "Referandum, yargı bağımsızlığını geliştirmek yerine yürütmenin yargı üstündeki etkisini artıran, siyasi parti yasaklarını kaldırmak yerine parti kapamayı siyasi pazarlık alanına taşıyan düzenlemeler de mevcut. Ardı ardına gelecek seçimler varken önüne referandum eklenmiş. Bu tablo ükeye yarardan çok zarar getirir endişesini paylaşıyoruz" yorumunda bulundu.