'Elimizden kaçırdık' diyorlar, kim inanır?

Aa
00:0030/06/2010, Çarşamba
G: 30/06/2010, Çarşamba
Yeni Şafak
'Elimizden kaçırdık' diyorlar, kim inanır?
'Elimizden kaçırdık' diyorlar, kim inanır?

Uluslararası sözleşmelerde teröristler için 'Ya yargıla ya iade et' hükmünün bulunduğunu ancak bir çok ülkenin bu kurala uymadığını söyleyen Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, 'Yargılıyor gibi gözüküyorlar, son anda 'Elimizden kaçırdık' diyorlar. Kim inanır? Ara ki bulasın' diye konuştu.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, terörün en önemli hayat hakkını, en önemli insani değeri ortadan kaldırdığını belirterek, 'Terör olaylarından sonra sahte bir üzüntüyle, timsahın gözyaşlarıyla taziye mesajları çekenler insani değerlerin neresinde bulunduğunu açıkça ortaya koymalıdır. İnsani değerler adına en büyük ayıplanması gereken husus da uluslararası politikalardaki bu iki yüzlülüktür' dedi. 

İnsani Değerler Derneği'nin Rixos Otel'de düzenlediği ve yol haritasını açıkladığı toplantıda konuşan Çiçek, derneğin insani değerlerin aşındığı yönündeki bir endişeden yola çıkarak faaliyete başladığını söyledi. Bu konuda endişeyi toplumun tüm kesimlerinin taşıdığını ifade eden Çiçek, insani değerlerin hayata tekrar kazandırılması konusunda herkesin 'Ben ne yapabilirim?' diye düşünmesi gerektiğini kaydetti. 

İnsani değerlerin yokluğu nedeniyle ortaya çıkan bir sorunun kanunla çözülebileceği yönünde bir inanış olduğunu dile getiren Çiçek, 'Her konuda kanun çıkarıyoruz, TBMM kanun fabrikasına dönmüştür. Bu bile değerler konusunda ne noktada olduğumuzu ortaya koyuyor' değerlendirmesinde bulundu. İnsani değerlerin hukukun korumasında olduğuna işaret eden Çiçek, ancak konunun siyasi, ahlaki ve mesleki boyutunun da göz ardı edilmemesi gereğine vurgu yaptı. 

Günümüzde insani değerler konusunda yaşanan aşınmanın tek sorumlusunun siyasiler olmadığını, toplumun her kesiminde yanlışlıklar bulunduğunu kaydeden Çiçek, bunların düzeltilmesi için de işbirliğine ihtiyaç bulunduğunu söyledi. 

Uluslararası camiada insani değerlere teorik olarak önem verilmeye başlandığına dikkati çeken Cemil Çiçek, uygulamada ise samimiyet sorunu olduğunu belirtti. Terörün insani değerler aşınmasının bir sonucu olduğunu vurgulayan Çiçek, 'Bir insan iki yaşındaki çocuğu, hamile bir kadını öldürebiliyorsa, bu vahşeti icra edebiliyorsa insanlıktan orada fazla bir şey kalmamıştır' dedi. 


'TERÖR, İNSANİ DEĞERLERE YÖNELİK EN ÖNEMLİ HASTALIK'

İnsani değerlerin korunması noktasında başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere pek çok uluslararası sözleşme olduğunu belirten Çiçek, şöyle devam etti:

'En önemli insani değer, bana göre hayat hakkıdır. Hak ve özgürlükler yaşayan insan içindir. Ölene çok fazla hak ve özgürlük gerekmiyor. Terör en önemli hayat hakkını, en önemli insani değeri ortadan kaldırıyor ama bu belgelerin altına imza atanlar, iki de bir başka ülkelerin içişlerine karışmak için 'Sende şu niye eksik, bu niye eksik?' diye nutuk çekenler, bu terör olaylarından sonra 'Vah, vah çok da üzüldük' deyip sahte bir üzüntüyle, timsahın gözyaşlarıyla taziye mesajları çekenler insani değerlerin neresinde bulunduğunu açıkça ortaya koymalıdır. Biz de bunları görmeliyiz.

İnsani değerlere yönelik çağımızın en önemli hastalığı terördür. Bundan en fazla zarar gören, terörün her çeşidinin acısını yüreğinde hissetmiş, bir çok insanını bu uğurda kaybetmiş bir ülkenin insanları olarak, siyasetçileri, meslek örgütü mensupları olarak bunu görmemiz lazım. Halbuki insan hakları sözleşmesi imzalanmış, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi var, suçluların iadesi anlaşmaları var, terörle mücadele sözleşmeleri var, hepsi var. Oturuyorsunuz 'Biz de terörü kınıyoruz, falanca örgütü terör örgütü olarak kabul ediyoruz'... Arkasından yapılan ne? Arkasından yapılana baktığımızda ortada bir ikiyüzlülükten başka bir şey görmüyoruz. Belki insani değerler adına en büyük ayıplanması gereken husus da uluslararası politikalardaki bu iki yüzlülüktür.'


'ARANAN SUÇLU KANDİL'DE ORTAYA ÇIKIYOR'

Terör örgütünün finansal kaynağının nereden geldiğine ve suç işleyenlerin hangi ülkelerde sığınma hakkı elde ettiğine bakılması gerektiğine işaret eden Çiçek, uluslararası sözleşmelerde 'Ya yargıla ya iade et' hükmünün bulunduğunu ancak bir çok ülkenin bu kurala uymadığını söyledi. 

'Yargılıyor gibi gözüküyorlar, son anda 'Elimizden kaçırdık' diyorlar. Kim inanır? Ara ki bulasın' diyen Çiçek, bir ülkede aranan suçlunun kısa bir süre sonra Kandil Dağı'nda, bir başka ülkede protestocu olarak Türkiye'nin karşısına çıktığını ya da bu ülkelerin parlamentolarında toplantılar düzenlediğini ifade etti.

Sivil toplum kuruluşlarınca düzenlenen bu tür toplantılarda konuların sadece teorik boyutunun ele alınmasının yeterli olmayacağını kaydeden Çiçek, günümüzde sivil toplum kuruluşlarının güncel olaylarla bağlantılı olarak yol haritaları üretmesi gerektiğini söyledi. Çiçek, teorik boyutta kalan tartışmaları 'kırmızı ışıkta yakıt tüketme'ye benzetti. 

TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil de toplantıda yaptığı konuşmada, insani değerler konusunda toplumun tüm kesimlerine görev düştüğünü belirterek, herkesin sorumluluklarının bilincinde olması gerektiğini söyledi. 

Ülke insanlarının birbirlerinin eksikliklerini, kusurlarını ön plana çıkarmaktan vazgeçmesinin doğru olacağını dile getiren Pakdil, 'Birbirimize güzel değerlerimizi hatırlatmalı ve bunları ifade etmeliyiz' dedi. 

Pakdil, kültürümüzden gelen değerleri yaşanabilir hale getirerek tüm dünyayla paylaşmak gerektiğini sözlerine ekledi.


'LİDERLER BİR ARAYA GELMELİ'

 

İnsani Değerler Derneği Genel Başkanı Mehmet Bozdemir de 3 yıllık bir altyapı çalışmasının ardından, 1 yıl önce derneğin kurulduğunu söyledi.

Derneğin kuruluşunda iki yaklaşım ortaya koyduklarını ifade eden Bozdemir, bunlardan birincisinin insani değerlerin tekrar gündeme gelmesi, ikincisinin ise güçlü, etkili bir sivil toplum kuruluşu olma isteği olduğunu bildirdi. Bozdemir, 'Amacımız küresel boyutta tanınan bir sivil toplum örgütü olmaktır. Bu nedenle de yol haritamızı hazırladık' diye konuştu.

Herşeyin diyalogla, konuşma ile mümkün olduğunu dile getiren Bozdemir, liderlerin ülkenin sorunlarının çözümü için mutlaka bir araya gelmesini istediklerini söyledi.


'HER KESİM BİR ARAYA GELMELİ'

Tekrar söz alan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, sadece siyasi partilerin değil, ülkedeki her kesimin bir araya gelmesinde toplumsal bir sıkıntı olduğunu kaydetti.

'10 daireli bir apartman hatta aynı işkolunda faaliyet gösteren iki sendika bile gerektiğinde bir araya gelemiyor' diyen Çiçek, 'Biz üzerimize düşeni yapalım ama bir realiteyi de gözardı etmeyelim' dedi.

Medyaya da seslenerek medya patronlarının bir araya gelmesini isteyen Cemil Çiçek, bazı basın organlarının terör haberlerini verme şeklini eleştirdi. Bakan Çiçek, 'şok, şok şok' denilerek, terörden dolayı kolu bacağı kopmuş insanların, terörün yol açtığı kötü görüntülerin reyting amacıyla verilmesinin, terör örgütünün amacına hizmet edeceğini ifade etti. 

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, sorunların çözümü için her kesimin bir araya gelmesinde fayda olduğuna işaret ederek, 'Ancak bu kültürü oluşturamadık Türkiye'de' diye konuştu.