12 Eylül darbesinin en fazla mağdur ettiği kesimin kendileri olduğunu söyleyen Hak-Par Genel Başkanı Bayram Bozyel, BDP'nin boykot kararına rağmen Kürtlerin büyük çoğunluğunun pakete 'evet' diyeceğini belirtti. Bozyel, doğuda, 'evet' oylarının batı bölgelerine göre daha yüksek oranda olacağını ifade etti.
Hak-Par Genel Başkanı Bayram Bozyel, 12 Eylül darbesinden en çok zarar görenlerin Kürtler olduğunu belirterek, halk oylamasında 'evet' diyeceklerini söyledi. Bozyel, BDP'nin boykot kararına rağmen Kürtlerin büyük çoğunluğunun pakete 'evet' diyeceğini ifade ederek, pakete Kürtlerin batıdaki vatandaşlardan daha yüksek oranda 'evet' diyeceğini söyledi.
Biz 1999'dan bu yana Türkiye'nin ciddi bir değişim içine girdiğine inanıyoruz. Açılımla bu değişim önemli bir evreye ulaştı. Tabii aynı zamanda değişimden yana sıkıntılarda ortaya çıkıyor. Bu yüzden bu değişim ağır ve bazen aksaklıklara uğruyor. Biz anayasa değişiklik paketini de bu genel değişimin bir parçası olarak görüyoruz. Bu yüzden destekliyoruz. Biz açılım sürecini de eksiklere rağmen destekledik. Biz Türkiye'nin değişim sürecinin zaman sorunu olduğunu biliyoruz. Bu nedenle bir çırpıda her şeyin değişeceğini düşünmüyoruz. Çünkü biz gerçekçiyiz. Bu nedenle atılan bütün adımların önemli olduğunu düşünüyoruz. Eninde sonunda bu değişim sürecinin Türkiye'yi köklü yeni bir anayasaya da zorlayacağına inanıyoruz. Dolayısı ile bu paket kabul edildiği zaman Türkiye değişim önündeki önemli bir eşiği geçmiş olacak. Yeni bir anayasa için daha güçlü bir zemin oluşacak. Buna evet diyen bir toplum yeni anayasa için kendine daha çok güvenecek. Bundan sonra toplunun gündeminde yeni bir anayasa olacaktır. Bundan sonra değişimden dönmek de mümkün olmayacaktır.
Kürtler yıllardır bu günler için mücadele etti. Kürtler yıllardır ordunun etkinliğinin kırılması için, yargının etkinliğinin kırılması için, ortamın demokratikleşmesi için mücadele eden toplum. Dolayısı ile böylesi fırsatlara destek vermemek için hiçbir neden yok. Genel eğilim böyle ancak BDP'nin tabanının ise yanlış bile olsa kendi partisinin kararına uyacağını düşünüyorum. Ancak bu Kürtlerin genel eğilimi değil sadece BDP'nin eğilimi. Biliyorsunuz BDP, dipten gelen tepkilerden dolayı tutumunu sorguluyor. Bu yönde işaretler var. Diyelim ki bu taleplere rağmen BDP tavrını değiştirmezse bile Kürtlerin büyük çoğunluğu bu anayasa değişiklik paketine evet diyecektir. Aynı şey Türkiye için de geçerli olacaktır. Ancak Kürtlerin oy oranı Batı'daki oy oranına oranla daha yüksek çıkacaktır. Bütün toplum değişimden yana ancak Kürtler biliyorsunuz daha çok mağdur oldu eski uygulamalardan, işkencelerden ve 12 Eylül darbesinden. Bu yüzden onların demokrasi ve temel hak ve özgürlük talebi daha yakıcıdır. Bu yüzden Kürtler bu fırsatı daha fazla önemsiyor ve değerlendireceklerdir.
Bunu onaylamamız mümkün değil. BDP'li arkadaşlarımız da diğer çevrelerin görüşlerine ve tavrına saygı göstermeliler. Demokratlığın gereği budur. Bu tutumlarını sağlıklı bir tutum olarak görmüyorum ve bunu reddediyorum.
Biz ilk günden bu yana silahın Türkiye'ye zarar verdiğini düşünüyoruz. Bu yüzden şu andaki ateşkesin bir fırsat olarak değerlendirilmesini istiyoruz. Hiçbir şey insan canından daha önemli olamaz. İnsan yaşamını garanti altına alan ve kanı durduran her adımı olumlu buluyoruz. Önemli olan silahların bir daha kullanılmaması yani silahsızlanmanın kalıcı hale getirilmesidir. Burada herkese görev düşüyor. Bu konu dar ve kısır tartışmalara bırakılacak değildir. Türkiye'nin geleceğine ilişkin bir sorun olarak değerlendirilmelidir. Mesela bu konuda CHP pozitif katkı sağlayabilir. Hala bu şansı var. Destek vermiyorsa bile engel olmamalıdır. PKK'ya da bir çağrıda bulunuyoruz. Silahlı yöntem miadını doldurmuştur. Kürt halkına bir katkı sağlamıyor. Silahlar kalıcı olarak susturulmalıdır. Bir anda silahların bırakılması belki mümkün değildir. Ancak uzun süreli bir barış sürecinden sonra silahlar kalıcı şekilde susturulabilir.
Hükümet, barış için silahların tamamen susturulması için her yöntemi kullanmalı. Yani barış için her yol mübahtır. Abdullah Öcalan ile PKK ile görüşmek dahil olmak üzere. Dünyada, İspanya'da, İngiltere'de bu sorunların böyle çözüldüğü görülür. Aynı zamanda dünya deneyimleri bu görüşmelerin gizli yapıldığını gösterdi. Bu da işin doğası gereğidir. PKK'nın bunu açıklaması hiçte doğru bir tutum değil. Sürece katkı sağlayan değil süreci provoke eden açıklamadır. Zira biliyorsunuz Karayılan'ın açıklamasından sonra MHP ve CHP hükümete daha çok yüklenmeye başladı. Doğrusu barış sürecine ve silahlanma sürecine şans tanınması gerekir. PKK da buna dahil.