Merkezi yönetim bütçesinin 2009 yılında 52 milyar 761 milyon lira açık verdiğini hatırlatan Bakan Şimşek, 2010 yılı açığının 39 milyara gerilediğini söyledi. Şimşek, 'Rakamlar performansımızın ne denli etkili olduğunu gösteriyor” dedi
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, makroekonomik gelişmeler ile 2010 yılı merkezi yönetim bütçe gerçekleşmelerini değerlendirmek üzere düzenlediği basın toplantısında, genel ekonomik durumun ardından Aralık ayı ve Ocak-Aralık dönemi bütçe rakamları hakkında bilgi verdi. Bakan Şimşek'in verdiği bilgilere göre, 2010 yılında merkezi yönetim bütçe giderleri 293 milyar 628 milyon lira, faiz hariç bütçe giderleri ise 245 milyar 332 milyon lira oldu. Merkezi yönetim bütçe gelirleri 254 milyar 28 milyon lira, genel bütçe vergi gelirleri de 210 milyar 532 milyon lira olarak gerçekleşti. Bütçe açığı bu dönemde yüzde 25 azalarak 39 milyar 600 milyon lira olurken, faiz dışı fazla da 8 milyar 697 milyon lira olarak gerçekleşti. Bu çerçevede 2010 bütçesinde 50 milyar 187 milyon liralık bir açık olacağı belirtilmişti. Ancak, Orta Vadeli Plan hazırlıkları sırasında yapılan revizyon ile bütçe açığı 44,2 milyar lira düzeyine çekilmişti. 2010 bütçesinde çok iyi bir performans gösterildiğini belirten Maliye yetkilileri, açık rakamının 44,2 milyar liranın da altına düşmesinin beklendiğini ifade ediyor.
2010 yılındaki performansın 2009 yılında gerçekleştirilen yapısal çalışmaların bir sonucu olduğunu bir tesadüf olmadığını kaydeden Şimşek, “Türkiye'de Cumhuriyet tarihimizin en düşük nominal ve reel faizlerini görüyoruz. İç borçlanma maliyetlerimiz tarihin en düşük düzeylerine geriledi. 2002 yılında yüzde 60 civarında faizle borçlanabilen Hazinemiz, bugün rahatlıkla yüzde 7 civarında bir faizle borçlanabilmekte. Hedef enflasyon göz önüne alındığında yüzde 1-2'lik bir reel faiz ortaya çıkmaktadır” dedi.
Türkiye'yi dünyadan ayıran en önemli farkın krizden dolayı işletmelerinde, devletin ve vatandaşın bilançosunda kalıcı tahribat yaşanmaması olduğun vurgulayan Şimşek, “Türkiye stres testinden güçlü çıkanca, 8 yılda uygulamaya koyduğu doğru politikaların reel olduğu ortaya çıktı. Yüzde 7 ile içeride borçlanılabiliyorsa ya da 10 yıllık avro-dolar cinsinden tahviller AB ülkelerinin altında ise bu tesadüf değildir. 2002'deki koşullar devam etseydi ve Türkiye milli gelirin yaklaşık yüzde 15'i faize ödemeye devam etseydi, bugün 179 milyon dolar faiz ödenecekti” değerlendirmesi yaptı.
Cari açığın olası riskine ilişkin bir soruya da Şimşek, “Cari açık kırılganlık noktasında olmamakla beraber hakikaten yüksek seyrediyor. Ama Ak Parti hükümetleri olarak iyi yönetiliyor. Cari açığı artıran bir çaba içerisinde değiliz. Cari açık kamu açığından kaynaklanmıyor. Özel sektörün daha çok yatırım yapmasından, tüketmesinden ve akaryakıt ürünlerinden kaynaklanıyor. Enerji de kim olursa olsun yapacak bir şey yok. Önlemek için de KKDF oranlarını artırdık. Yine Merkez Bankası karşılıkların oranını arttırdı” cevabını verdi.
Şimşek, “akaryakıt fiyatları artarken vergi oranlarında bir indirim planınız var mı?” yönündeki bir soruya, “Akaryakıt ve iletişim vergileri yüksek. İmkanlar el verirse düşüreceğiz. Ama nasıl, Türkiye'de gelirlerimizi ciddi şekilde artırırsak düşürebiliriz. Şimdi tüm adımlarımızı buna yönelik atıyoruz. Bu kapsamda vergi indirimine ilişkin bir çalışmamız yok. 2002'de petrol fiyatları 20-28 dolar arasında iken şimdi 100 dolar sınırını aştı. Akaryakıttan alınan vergi ise 2002 yılında litre de 1,7 TL iken bugün bu tutar yüzde 119 oranında arttırıldı. Petrol fiyatları 4 kat artarken, vergi tutarı yaklaşık 2 kat arttı” yanıtını verdi.
Maliye Bakanı Şimşek, 2010 yılında güçlenen küresel toparlanma eğiliminin 2011 yılında da devam etmesinin beklendiğini belirterek, küresel ekonominin önündeki risklerin de hala önemini koruduğunu dile getirdi. Türkiye'nin ise küresel kriz sürecinde gösterdiği makroekonomik performansıyla bölge ülkeleri ve AB ülkeleri arasında rekor bir büyüme ile 2010 yılını kapattığını vurgulayan Şimşek, Türkiye'nin AB ve OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke olduğunu kaydetti. Maliye Bakanı, 'Orta Vadeli Planda 2010'da yüzde 6,8'lik bir büyüme öngörüldü. Ama muhtemelen Türkiye bunun üzerinde büyüme rakamıyla 2010'u geride bıraktı. Piyasa beklentilerine göre bu oran yüzde 7,5 - 8,5 arasında değişiyor. Bu da OECD'nin en yüksek büyümesine tekabül ediyor' dedi.