Milliyet Gazetesi Yazarı Taha Akyol, bugünkü köşe yazısında Kılıçdaroğlu'nun Kastamonu mitinginde söylediklerini kaleme aldı.
CHP Lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Kastamonu'da konuşuyor, TV'de canlı yayında izliyorum. Şaşıyorum ve üzülüyorum...
Merhum Ecevit hiç böyle hatalar yapmazdı, Baykal da hiç böyle hatalar yapmazdı diye düşünüyorum.
Merhum Ecevit de Baykal da hem kültür olarak dini ve tarihi terimleri iyi bilirlerdi, hem bu konularda ehliyetli danışmanları vardı; uzmanlarla görüşürlerdi.
Baykal'ın “Kutlu Doğum” konuşmasını herkes büyük takdirle karşılamıştı.
Kılıçdaroğlu Kastamonululara hitap ederken, “İstiklal Marşı şairimizin” Kastamonu'da Kurtuluş Savaşımızı desteklemek için “fetva verdiğini” söylüyor!
Hayret!.. Acaba doğaçlama konuştuğu için mi “fetva” deyiverdi? Sürçü lisan mı?.. Ama hayır, konuşmasının devamında “fetva verdi” diye tekrarlıyor.
Hayır Mehmet Âkif fetva vermedi! Fetva vermek için Âkif'in dini bakımdan da hukuki bakımdan da yetkisi yoktu.
Büyük Âkif'in Kastamonu'da, Kasım 1920'de Nasrullah Camii'nde Milli Mücadele'ye destek vermek için yaptığı şey “fetva vermek” değildi; “vaaz vermek”ti!
Çok farklıdır ikisi...
Mehmet Âkif, Milli Mücadele sırasında, Ankara'da Matbuat ve İstihbarat Müdürlüğü'nün ricasıyla vaazlar vermek için Anadolu'da bazı illere gitti. Kasım 1920'de Kastamonu'da bulundu ve Nasrullah Camii'nde vaazlar verdi...
Âkif'in dergisi olan Sebilürreşad'ın Anadolu'daki ilk baskısı Akif'in bu vaazlarının toplu özetiyle yine Kastamonu'da yayınlandı.
O kadar beğenildi ki, Elcezire Kumandanı Nihat Paşa, Akif'in bu vaazını çok sayıda bastırarak Diyarbakır ve çevresinde dağıttırdı, Âkif'e de bir mektup yazarak teşekkür etti.
Vaaz deyince 'o zamanki şartlar' içinde düşünmek gerekir. Halkla iletişim kurmada en etkili kanaller camilerdeki hutbe ve vaaz kürsüleridir.
Mustafa Kemal Paşa da mesela, zaferden sonra 7 Şubat 1923'te Balıkesir'de Zoğnos Paşa Camii'nde kalabalık bir cemaatle namaz kılmış, minbere çıkıp Cuma hutbesi vermiş ve hutbesinde kuracağı Halk Partisi'ni anlatmıştır.
Gazi Paşa'nın “fetva” verdiğini söylemek mümkün mü?!
Fetva, dinle ilgili veya ilgilendirilen bir konuda resmen yetkili olanların, müftülerin bir konuda dinin hükmünü açıklayan resmi beyanıdır.
Yargıç gibi hüküm verme yetkisi olan kadı'ların bile fetva verme yetkisi yoktur.
Hutbe ve vaaz ise nasihattır; bilgisi, itibarı olan herkes yapabilir bunu.
Yaygın kavramlar konusunda hata yapmak halkla iletişimde zaaflar yaratır.
Demokrasimizin sağ-sol dengesine kavuşması için başarısını samimiyetle temenni ettiğim Sayın Kılıçdaroğlu her konuda uzman danışmanlarla çalışmalıdır. Bakın, çok önemli ve etkili sorunların konuşulabileceği referandum “Recep Bey'in villası... Büyükanıt'a devlet üstün hizmet nişanı verilmesi” gibi boş polemiklerle geçiyor.!
Kılıçdaroğlu böyle giderse, yakaladığı rüzgar duraklar. Bunun işaretleri de var üstelik.
Sayın Gürsel Tekin, ne dersiniz? Bugünkü CHP yönetiminin 1970'lerdeki “Ortanın Solu” hareketini ve Ecevit'i iyi okuması, dersine iyi çalışması gerekmiyor mu?