Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları ile ilgili olarak, 'Biz, Çanakkale ruhunu kendimize rehber edinmiş bir milletiz. Altını çizerek ifade ediyorum, bu ülkenin Mehmetçiği nasıl tarihe sığmayacak kadar büyükse bu ülkenin tarihi de parlamentolarca çarpıtılamayacak kadar temizdir, azizdir, şanlıdır, güneş gibi parlak bir hakikattir' dedi.
Erdoğan, Çanakkale 18 Mart Stadı'nda düzenlenen 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 95. yıl dönümü kutlamalarına katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından başlayan törende konuşan Başbakan Erdoğan, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarıyla ilgili bazı ülkelerin parlamentolarında alınan kararları değerlendirdi.
'Biz, Çanakkale ruhunu kendimize rehber edinmiş bir milletiz' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
'Altını çizerek ifade ediyorum, bu ülkenin Mehmetçiği nasıl tarihe sığmayacak kadar büyükse bu ülkenin tarihi de parlamentolarca çarpıtılamayacak kadar temizdir, azizdir, şanlıdır, güneş gibi parlak bir hakikattir.
Bakınız, Çanakkale gibi, tarihimizin ve milletimizin en büyük zaferlerinden biriyle ilgili bugün bile yeni yeni belgeler, evrak, mektup ve resimler ortaya çıkıyor. Bugün bile bizim Çanakkale Destanımız tam anlamıyla tüm boyutlarıyla yazılmış değil, Çanakkale'nin tarihini yazanlar, yazmak isteyenler hayatlarını bu işe vakfediyor ve arşivlerde belge bulmak için ömürlerini ortaya koyuyorlar. Eğer 1915'de Türkiye'nin Doğu'sunda yaşanan olaylar, aydınlatılmak isteniyorsa bunun adresi binlerce kilometre uzaktaki parlamentolar değil, arşivlerdir, belgelerdir, anılardır, raporlardır, mektuplardır, resimlerdir.
Çanakkale'de emperyalist duygularla ölüm kusan, Türk milletinin vatanına tasallut eden kimi ülkelerde, bugün görülen sorumsuz açıklamalar, alınan haksız kararlar, özür dilenmesi gereken bir millete karşı iftira atmaktan başka hiç bir anlam taşımaz.
Dünya savaşlarında milyonlarca insanın ölümüne neden olan kimi ülkeler, önce kendi anlayışlarını, kendi eylemlerini, kendi yanlışlarını gözden geçirmeli, sadece vatan savunması yapan, mazlum ve masum bir millete bühtanda bulunma yanlışına düşmemelidir.
Savaş dönemlerinde bile Türk milletinin gösterdiği, insani, sağduyulu, şefkat dolu tavrı, başka hiçbir milletin tarihinde kolay kolay göremezsiniz.
Bizim medeniyetimizde öldürmek, katletmek, soykırıma uğratmak yoktur. Bizim medeniyetimiz sevgi medeniyetidir, bizim medeniyetimiz hoşgörü ve kardeşlik medeniyetidir. Biz, her zaman savaşı değil, barışı yüceltiriz, kin ve nefreti değil, sevgiyi ve hoşgörüyü esas alırız, dışlamayı değil, kucaklamayı tercih ederiz. Gelecek; kin ve nefret üzerine kurulamaz geleceği barış ve kardeşlik üzerine kurmak durumundayız. Geçmişe takılıp kalanlar, aydınlık bir geleceğe ulaşamazlar.'
Gençlere, 'sizler gurur duymanız gereken şanlı bir tarihe sahipsiniz' diye seslenen Başbakan Erdoğan, 'Şehitlerimiz vazifelerini yaptılar. O tarihi, kanlarıyla yazdılar. Şimdi sizler, o tarihi en doğru şekilde anlamak ve aktarmak gibi önemli bir mesuliyet taşıyorsunuz' dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
'Lütfen, tarihimize bigane kalmayın, tarihinize, geçmişinize sırtınızı asla dönmeyin. Bu toprakların tarihini en iyi yazabilecek, en iyi şekilde aksettirebilecek gerçekleri açığa çıkaracak olanlar en önce sizlersiniz.
Öz güveniniz tam olsun, Türkiye'ye yönelik art niyetli girişimler, sizin sağduyulu, sabırlı, makul ve bilimsel mücadeleniz karşısında etkisiz kalsın, etkisiz kalmalıdır. Sizden özellikle rica ediyorum, Çanakkale Deniz Zaferi'ni iyi okuyun, buradaki ruhu iyi özümseyin. Çanakkale ile birlikte Kutü'l Ammare Zaferimizi, Hicaz Müdafaasını, Kurtuluş Savaşımızı iyi öğrenin. Baştan başa yeniden inşa ettiğimiz, farklı bir çehre kazandırdığımız Çanakkale Şehitlikleri'ni, onun yanında Sakarya'yı, Dumlupınar'ı, Sarıkamış'ı, tüm şehitliklerimizi, yetim ve öksüz bırakmayın.
Şunu da lütfen unutmayın, sizler 26'ncı sıradayken, son yedi yıldaki hızlı büyüme sayesindeki bugün dünyanın en büyük 17'nci ekonomisi durumuna gelmiş bir ülkenin bireylerisiniz ve sizler bugün 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh' ilkesini yücelten ve bu ilkeyi bulunduğu her platformda güçlü bir şekilde sergileyen bir ülkenin evlatlarısınız.'
Son dönemde 23 ülke ile vizelerin kaldırılmasının, ihracatın 100 milyar doları aşmasının bu sıçramanın en güzel örnekleri olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, eğitime, sağlığa, emniyete, ulaşım, enerji ve tarıma yaptıkları yatırımlarla Türkiye'nin çehresinin hızla değiştiğini söyledi.
Türkiye'nin, 2023 yılında Cumhuriyet'in kuruluşun 100. yıl dönümüne dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yerini alarak gireceğine inandığını belirten Erdoğan, 'Birlik ve bütünlüğümüzü geliştirerek, kardeşliğimizi pekiştirerek, gücümüzü ve yüreklerimizi birleştirerek geleceğe doğru emin adımlarla ilerliyoruz' dedi.
Yakın tarihinde, Çanakkale gibi, Kurtuluş Savaşı gibi büyük destanlar yazmış, vatanın her karış toprağını şehitlerin kanıyla sulamış bir ülke ve millete yakışan ve yaraşan ne ise onu gerçekleştirmek için çocuklarla gençlerle birlik içinde yarınlara yürümek durumunda olduklarını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
'Bunun kararlılığı içinde olmak durumundayız. Birlik içinde kardeşlik ruhuyla inşallah özlediğimiz, arzu ettiğimiz Türkiye'yi hep beraber kuracağız. Çanakkale Deniz Zaferimizin 95. yıl dönümü ülkemize, milletimize kutlu ve mübarek olsun. 18 Mart Şehitler Günü'nde tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle yad ediyor, ülkem ve milletim adına şehitlerimize ve gazilerimize bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Ülkemin değişik yerlerinden gelerek bizleri yalnız bırakmayanlara teşekkür ediyorum.'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Düşünün sene 1915, bir taraftan Çanakkale cephesinde savaşan bir Türk Milleti var, bir diğer taraftan Türkiye'nin değişik yanlarında vatan topraklarını savunmaya çalışan bir Türk Milleti var. Böyle bir dönemde Türkiye'yi soykırımla değerlendirmek, yargılamak isteyenler önce bunu bilmelidir, bugünü anlamalıdır' dedi.
Başbakan Erdoğan, bu topraklar için canlarını feda etmiş bütün şehitleri, rahmet ve minnetle yad ettiğini söyledi.
Çanakkale'de Mehmetçiğin kanıyla yazdığı büyük kahramanlık destanının Kurtuluş Savaşı'nın yolunu açtığı kadar, Türk milletinin tarih sahnesinde yeniden şahlanışının da abidesi olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, Çanakkale Deniz Zaferi'nin tarihin akışını köklü şekilde değiştirdiğini belirtti.
'Çanakkale Zaferimiz bizim millet mefkuremizi artık sarsılmayacak şekilde çelik bir muhafazaya da kavuşturmuştur' diyen Başbakan Erdoğan, Çanakkale'nin şehitler müzesi ile bugüne kalan sararmış fotoğraflar, mektuplar ve şiirlerin buradaki savaşta nasıl ortak bir ruhla mücadele edildiğini gösterdiğini söyledi.
Çanakkale'de esir alınan Müslüman askerlerin ifadeleri okunacak olursa çok ilginç ifadelerle karşılaşılacağını belirten Başbakan Erdoğan, bu ifadelerde askerlerin başka bir ülkeye karşı savaşmak için getirildiklerini sandıklarının, Türklerle savaştıklarını esir düşünce öğrendiklerinin görüldüğünü anlattı. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
'Nepalli bir esir ifade sırasında şunları söylüyor; Çanakkale'de savaşmak için Hindistan'dan getirilen 2 Müslüman vardı. Çanakkale'ye geldiklerinde 'Biz burada harp etmeyiz, çünkü bizim hükümdarımız buradadır' diye isyan ettiler. Haklarında takibat yapıldı, ancak onlar yinede vazgeçmediler. Savaşmadılar ve geri gönderildiler. Karşı cephedeki bu kardeşlik ruhu bizim çok daha anlamlı ve güçlü bir şekilde bizim cephelerimizde yaşanmıştır. Her türlü etnik grup, her inanç grubu, Hristiyan ve Musevi vatandaşlar Çanakkale'de topraklarını müdafaa için kader birliği yapmışlardır. Bizi tek bir millet yapan, bizi ortak bir kader ve ortak bir ideal çerçevesinde birleştiren, bütünleştiren Çanakkale ruhunu iyi anlamak ve her daim diri tutmak, bizim şehitlerimize ve gazilerimize karşı en büyük mesuliyetimizdir.'
Çanakkale'yi ruhu ve bedeniyle yaşamış olan Gazi Mustafa Kemal'in 'Uzak memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar, burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler. Ve de huzur içinde uyuyacaklardır. Bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır' dediğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
'Mustafa Kemal'in bu sözleri esasen bizim binlerce yıllık sevgi ve hoşgörü medeniyetimizin ruhunu yansıtan son derece anlamlı ifadelerdir. O dönemde bizim Yemen'den, Hicaz'dan, Irak'tan, Filistin'den toplanan askerlerimiz Mısır'daki toplanma kamplarında insanlık dışı şartlar altında kötü muameleye maruz kalırken, Çanakkale'de esir düşen düşman askerlerini misafir muamelesi yapılmış, ölülerine dahi hürmet gösterilmiştir.
Bu asil millet ve bu asil milletin asil ordusu kendisini öldürmek için uzak diyarlardan buralara gelmiş askerlere şefkatini, cömertliğini, misafirperverliğini ve dostluğunu her fırsatta gösterecek kadar büyük bir millettir, büyük bir ordudur.
1915'de, onun öncesinde ve sonrasında bu milleti yok etmek, tarih sahnesinden silmek için her türlü saldırı sahneye konulurken bu millet yokluğa, yoksulluğa ve ölüme mahkum edilmek istenirken, tüm bu vahşeti görmeyerek başka yerlere takılmak, başka meseleleri gündeme sürmek haksızlıktır, vicdansızlıktır.
Ayağında çarığı yokken, kursağından bir kaşık sıcak çorba geçmezken, göklerden ölüm yağarken bu Mehmetçik düşmanına kahve ikram edecek kadar, peksimedini esir düşen düşman askeriyle paylaşacak kadar azizdir, kahramandır.'
Kendisinin o kahramanların, büyüklüğünü anlatacak ifade bulamadığını, ancak şair Mehmet Akif Ersoy'un bunu en güzel şekilde aktardığını ifade eden Başbakan Erdoğan, Ersoy'un 'Çanakkale Şehitleri'ne' şiirinin bir bölümünü okudu.
Mehmetçiğin, anaları ve babaları gibi canın ne kadar kutsal olduğunu bildiğini ve haksız yere cana kıymayı günahların en büyüğü saydığını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
'Bizim kahraman Mehmetçiğimize 1915 olayları bahane edilerek izafe edilen o asılsız iddiaların tamamını, art niyetli ve çirkin gördüğümüzü burada bir kez daha tekrar etmek istiyorum.
Düşünün sene 1915, bir taraftan Çanakkale cephesinde savaşan bir Türk Milleti var, bir diğer taraftan Türkiye'nin değişik yanlarında vatan topraklarını savunmaya çalışan bir Türk Milleti var. Böyle bir dönemde Türkiye'yi soykırımla değerlendirmek, yargılamak isteyenler önce bunu bilmelidirler, bugünü anlamalıdır.
Türkiye bugün tüm dünyada barış ve adalet için son derece samimi, son derece asil bir mücadele veriyor. Türkiye bugün BM'nin bir üyesi, Türkiye bugün Medeniyetler İttifakı gibi uluslararası ölçekte hayatiyet arz eden bir girişimin eş başkanı, Türkiye, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde, İKÖ'de, NATO'da bölgesel ve küresel barış için en fazla katkı sağlayan ülkelerden biri.
Tüm dünyanın dilinin tutulduğu bir dönemde, biz, mazlum halklar için, mağdur halklar için sesimizi cesaretle yükselttik. Bulunduğumuz her platformda, her zeminde, her fırsatta hakkı söylüyoruz, 'hukuk' diyoruz, 'adalet' diyoruz, 'barış' diyoruz ve bunu da gür bir sesle, yürekten haykırıyoruz. Bizim farkımız bu.
Türkistan için, Darfur için, Afganistan, Lübnan, Aden Körfezi için nasıl barış, adalet ve huzur istiyorsak, aynı şekilde Gazze için, Kudüs için, Karabağ için de barış, adalet ve huzur istiyoruz.
Çünkü biz, yüreğimizde şehitlerimizin, gazilerimizin emanetini taşıyoruz.'
Başbakan Erdoğan, programın ardından Stadyum önündeki bir tır içindeki, 'Şehitler Diyarından Anadolu'ya Çanakkale 1915' konulu gezici müzenin açılışını yaptı ve ardından çevredeki vatandaşları selamladı.