Devlet Denetleme Kurumu tarafından, meslek örgütlerinin üye ve işleyiş yapısıyla ilgili hazırlanan raporda bu örgütlerin toplam kazancının 2 milyar lirayı bulduğu, denetimsiz koşullarda ise siyasi nüfuz ve kazanç kapısı oluşturduğu ortaya çıktı
Türkiye'de 5 bin civarındaki meslek örgütünün 2008 yılı gelirleri toplamı 2 milyar lirayı bulurken, mesleki dernek niteliğine sahip olan dernekleri ayırt etmek ve bu derneklerin toplam sayısı ile bunlara üye olan kişilerin toplam sayısını ortaya koymak mümkün değil. Türkiye tarihinde 1979 yılında bir ilk yaşanmış, Türk işadamlarının kurduğu TÜSİAD, 1979 yılında Ecevit hükümetinin çekilmesi için gazetelere ilanlar vermişti. İşadamlarının mesleki dayanışma amacıyla oluşturdukları bir dernek hükümet düşürecek kadar nüfuzlu hale gelmişti. Bugün de Türkiye'de mesleki dayanışma amacıyla kurulan meslek kuruşlarının sayısı 5 bini buluyor. Bunların 2008 yılı toplam gelirleri iki milyar lirayı geçiyor. Rakam, bu kuruluşların faaliyetleri nedeniyle aldıkları tutarlar ve yıllık üyelik aidatları gibi elde edilen gelirlerden oluşurken, meslek örgütlerinin tüm mal varlıkları toplandığında bu rakamın katbekat üzerinde olduğunu ortaya çıkarıyor.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları olarak da adlandırılan bu meslek örgütlerinin teşkilat ve mali yapıları, faaliyetleri, denetimleri, organlarının seçimlerine dair esaslar ile bunların etkin ve verimli şekilde hizmet yürütmelerinin sağlanması amacıyla Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından bir araştırma yaptırıldı. 2009 yılı ortalarında Devlet Denetleme Kurumu'na (DDK) yaptırılan inceleme, “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının teşkilat ve mali yapıları, faaliyetleri, denetimleri, organlarının seçimlerine dair esasların değerlendirilmesi ile bunların etkin ve verimli şekilde hizmet yürütmelerinin ve geliştirilmesinin sağlanması amacıyla alınması gereken tedbirleri” içerdi.
İnceleme sonucu ekleriyle birlikte bin 850 sayfalık bir rapor hazırlandı. Rapor, 18 farklı meslek grubu ve 5 bine yakın meslek kuruluşu/üst kuruluşunun olduğunu ortaya çıkardı. Hakkında inceleme yapılan meslek örgütleri, Odalar ve Borsalar Birliği, Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu, Ziraat Odaları Birliği, Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Tabipler Birliği, Diş Hekimleri Birliği, Veteriner Hekimleri Birliği, Eczacılar Birliği, Barolar Birliği, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği, Noterler Birliği, Bankalar Birliği, Katılım Bankaları Birliği, Sermaye piyasası, Birliği, Reasürans Şirketleri Birliği ve Seyahat Acentaları Birliği, şeklinde sıralandı.
Rapora göre serbest meslek, tarım, sanayi, ticaret, sağlık vd. alandaki girişimcilerin meslek veya sektör bazında, yerel veya ulusal ölçekte kurduğu bini aşkın mesleki dernek var. Raporda, İçişleri Bakanlığı verilerine göre mesleki dernek niteliğine sahip olan dernekleri ayırt etmek ve bu derneklerin toplam sayısı ile bunlara üye olan kişilerin toplam sayısını ortaya koyabilmenin ise mümkün olmadığı kaydedildi.
9 adet Birlik (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türkiye Serbest Muhasebeci ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği, Türkiye Bankalar Birliği, Türkiye Katılım Bankaları Birliği ile Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği) yetkili birimlerce şimdiye kadar hiç denetlenmediler. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu, Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Türk Eczacıları Birliğinin birer kez denetlendi. Türk Tabipleri Birliği ve Türk Diş Hekimleri Birliği, DDK çalışması başlamasından ve denetim raporlarının yazıyla istenmesinden sonra ilk defa Sağlık Bakanlığınca denetime alındı. 16 Birlik içerisinde sadece 3 adedinde rutin ve düzenli denetim yapıldığı (Türkiye Barolar Birliği, Türkiye Noterler Birliği ve Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği), tespit edildi.
İçişleri Bakanlığı verilerine göre, faal 82 bin 146 dernek var. Ancak, bunların kaçının veya yüzde kaçlık kesiminin mesleki dernek olduğuna ilişkin veriye ulaşılamıyor. Derneklerin ülkedeki dağılımına bakıldığında ise bunların yüzde 44'ü İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Kocaeli illerinde, kalan yüzde 56'sı ise diğer illerde bulunuyor. Türkiye genelinde derneklere üye olan kişi sayısı ise 2008 yılı verilerine göre 8 milyonu aşıyor. İçişleri Bakanlığı'nın kayıtlarında, Kamu Yararına Çalışan Derneklerin sayısı 430, İzne Tabi Kelime Kullanan
Derneklerin sayısı 433 olarak biliniyor. Rapora göre, DDK ve Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca kuruluşlarından bu yana kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına yönelik inceleme ve denetim faaliyetinde bulunulmamış. Yaklaşık 5 bin birimden oluşan meslek kuruluşlarında 10 yılda tüm birimlerin her yıl denetlendiği varsayıldığında yaklaşık 50 bin denetim yapılması gerekirken, ancak 276 denetim yapılabilmiş ve buna göre denetim oranının binde 5 civarında kalmış.
Raporda Odaların gelirleri de yer alırken, kayıt ücreti ile yıllık aidatın, on altı yaşından büyükler için uygulanan aylık asgarî ücretin brüt tutarının yüzde onundan az, yarısından fazla olmadığına dikkat çekiliyor. Odaların gelirleri ağırlıklı olarak; kayıt ücreti, yıllık aidat, yıllık munzam aidat, düzenlenen belgelerden alınan ücretler, faiz gelirlerinden oluşuyor. Raporda, Birlik ile bazı odaların bağışları hususundaki uygulamalarının Bakanlık görüşü çerçevesinde gereğinden fazla değerlendirmesi yapılırken, süresinde ödenmeyen kayıt ücretleri, yıllık aidattan alınacak oda paylarına da gecikme zammı tahakkuk ettiriliyor.
Raporda, Oda gelirleri “Kayıt ücreti, Yıllık aidat, Munzam aidat, Belge bedelleri, Yayın gelirleri, Bağış ve yardımlar, Para cezaları, İştirakler kârı, Gemilerden alınacak ücretler, Misil zamları, Menkul ve gayrimenkul sermaye iratları, şirket kârları ve döviz gelirleri, Tarife tasdik ücreti” şeklinde sıralanıyor. Bazı meslek kuruluşları arasında ciddi anlamda çıkar çatışmaları ve rekabet olduğuna işaret edilen raporda bu rekabetin daha sağlıklı, nitelikli hizmet üretimine yönelik olmaktan çok, daha çok üyeye sahip olma, kaynakları başkasıyla paylaşmama,güçlü hale gelmeye yönelik tespitine yer veriliyor.
Meslek kuruluşları üyelerine karşı da zaman zaman hukuka aykırı karar alabiliyorlar. Örneğin, aidat borcu karşılığında üyenin seçimlere iştirak etmesine engel olabiliyorlar. Raporda da Danıştay, Yargıtay ve Rekabet Kurulu tarafından hukuka uygun olmayan kararlar almaları nedeniyle, uyarı ve cezalar verildiğine dikkat çekiliyor. Yine, Rekabet Kurulu tarafından Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve TMMOB Şehir Plancıları Odası hakkında yürütülen bir soruşturma sonucunda, “TMMOB Şehir Plancıları Odası Serbest Şehircilik Hizmetleri Büro Tescil, Mesleki Denetim ve En Az Ücret Yönetmeliği” ve “TMMOB Şehir Plancıları Odası Mesleki Denetim Yönergesi” gibi, asgari ücretleri belirlemeye ilişkin karar ve uygulamaların 4054 sayılı Kanun'un 4. maddesine aykırı olduğuna karar verdiği hatırlatılıyor.
Türkiye'deki mesleki örgütlenmenin en büyük zaafının taraflardan hiçbiri mevcut yapıdan memnun olmadığı halde, bu yapının nerdeyse bir asırdır korunması ve giderek güçlenmesi olduğuna işaret edilen raporda, şunlar vurgulanıyor: “Şöyle ki, Kanun zoruyla meslek kuruluşuna üye olmakla mükellef tutulan ve belli mali mükellefiyetler tahmil edilen kimselerin (tüccar, esnaf, avukat, mimar, mühendis, noter, tabip gibi) büyük çoğunluğu üyesi oldukları odalardan/birliklerden şikâyetçi olup sürekli bir yakınma içerisindedirler. Bu gayri memnuniyetsizlik ve şikayetler 1950'li yıllarda dahi görülmektedir. Aynı şekilde meslek mensuplarının coğrafi veya meslek kolu olarak yerel düzeyde örgütlendikleri odalar, üyesi bulundukları merkez kuruluşu olan birliklerden/konfederasyonlardan merkezdeki birlikler de odalardan/federasyonlardan memnun değillerdir.
Bazı meslek grupları arasında ciddi anlamda çıkar çatışmasının yaşanması ve zaman zaman ideolojik boyutlara varan gruplaşmaların varlığı da genel anlamda meslek örgütlerininiç işleyişinde sıkıntılara neden olabiliyor. Zorunlu üyelik sürecinde meydana gelen aksamalar ve aidatlar konusundaki belirsizlikler çalışma disiplininde de yeni kutuplaşmalara kapı aralayabiliyor.Devlet Denetleme Kurumu tarafından hazırlanan raporda da bu tarz olayların işleyişteki problemde etkili olduğuna vurgu yapılıyor.
Raporda, birliklerin gelirlerinden, başkanlık seçimlerine kadar geniş inceleme yapıldığı gözleniyor. Bu kapsamda, birliklerin başkanları ile üyelerinden elde ettikleri aidatlar ve faaliyetleri sonucu üyelerinden aldıkları tutar kapsamında birliklerin durumu şöyle irdeleniyor: TOBB seçimlerinde Oda ve borsa organ seçimlerine seçmen sıfatıyla iştirak edebilmek için; üyeliğin yeterli olmadığı, üyeliğin aynı zamanda askıya alınmamış olmasının da gerektiği kaydediliyor. İçinde bulunulan yıldan önceki iki yıldan itibaren adresleri ve durumları tespit edilemeyenler ile aidat ödemeyenlerin isimleri, yönetim kurulu kararıyla, meslek grupları ve seçmen listelerinden silinmekte ve aidat tahakkukları durdurulmakta olduğu hatırlatılıyor. Tüzel kişilerin oy kullanması için, ticaret sicili memurluğunca düzenlenmiş “yetki belgesi” ile bir kişiyi görevlendirmesi gerekiyor.
TOBB başkanlık seçiminde üye sayısı 411 bin 62 olan 39 oda ve borsanın ağırlıklı ortalaması alındığında seçime katılan üye sayısının 104 bin 470 olduğu ve katılım oranının ortalama yüzde 25,4 olarak gerçekleştiği belirtiliyor. Bu kapsamda, ağırlıklı ortalama seçime katılma oranının, Sanayi Odalarında yüzde 49,1, Ticaret ve Sanayi Odalarında yüzde 41,8, Ticaret Odalarında yüzde 21, Deniz Ticaret odalarında yüzde 17,3 olarak hesaplandığı hatırlatılarak, “Oranlar, katılım açısından oldukça düşük oranlar olup, birçok seçimde birden çok adayın da yarıştığı göz önüne alındığında, seçmen sayısının yüzde 10'u düzeyinde oyla seçimi kazanan organların, seçmeni ne ölçüde temsil ettiği önem kazanmaktadır” tespiti yapılıyor.
TOBB'a bağlı 113 borsanın üçte birinde salon hizmeti veriyor. Kotasyona tabi ürünlerin de ancak 3-5 tanesi için salon satışı yapılıyor. İşlemlerin büyük çoğunluğu borsa dışında gerçekleşiyor. Sadece gelir vergisi avantajından yararlanmak için borsaya tescil ettiriliyor. Raporda, Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesine atıf yapılarak, borsaya tescil edilen ürünlerde oranların yarıya indirildiği belirtiliyor. Bu kapsamda aldığı buğdayı borsaya tescil ettiren un fabrikası veya makarna fabrikasının, Maliye'ye yüzde 4 yerine yüzde 2 vergi verirken, borsaya yüzde 0,2 tescil ücreti ödediği, netice olarak yüzde 1,8 kazancı olduğu kaydediliyor. Raporda, TOBB Merkez 2002-2007 Gelir ve Giderleri ile ilgili tablo incelendiğinde gelir ve giderlerde önemli değişiklik bulunmadığına dikkat çekiliyor.
TOBB yetkilileri DDK raporu konusunda denetim yönünden bağlı oldukları Sanayi Bakanlığı yetkilileri ile değerlendirme yaptıklarını belirttiler. Birliğini temelini teşkil eden 5174 sayılı Kanunda neler varsa ona göre hareket ettiklerini vurguladılar. TOBB yetkilileri ayrıca, DDK raporundaki önerilerin 5174 sayılı Kanunu yakın öneriler içerdiğini kaydettiler. DDK raporunda ise TOBB'un bugüne kadar hiç denetlenmediği ve başkanlık seçimlerindeki az katılımın tüm üyeleri temsil etmediğine ilişkin değerlendirmeler yer aldı.
Devlet Denetleme Kurulu'nun raporuna göre üyeler odaların kendilerine yüklediği mali külfetten, bürokrasiden ve asıl problemleriyle ilgilenilmemesinden şikayet ediyorlar. Odalar ise meslek mensuplarının ilgisizliğinden, kendilerine gerekli desteği vermemelerinden, aidatlarını düzenli olarak ödememelerinden ve birliklerin kendi iç işleyişlerine yaptıkları müdahalelerden, baskılardan ve gelirlerinin bir kısmına el koymasından rahatsızlar. Birlikler ise odaların gelirlerinin belli tutarlarını birliğe zamanında aktarmamaları gibi durumlardan şikâyetçiler. Buna ilave olarak organların teşekkülü ve yöneticilerin belirlenmesi amacıyla yapılan seçimlerdeki demokrasi dışı uygulamalar, ideolojik cepheleşmeler, kaynakların suiistimal edilmesi, kötü yönetim ve kuruluşların sürekli belli kişi veya grupların elinde olması da genel yakınma konuları arasında bulunuyor.”