Fitch ve S&P'den sonra sıfırcı hoca olarak bilinen kredi derecelendirme kuruluşu Moody's de Yunanistan'ın kredi notunu bir kademe indirdi. Ancak komşunun bu kriz emaresine değil dünya borsaları, kendi borsası bile yükselişle cevap verdi
Uluslararası Derecelendirme Kuruluşu Moody's, Yunanistan'ın kredi notunu A1'den A2'ye indirdi. Moody's, Yunanistan'ın tahvil notunu A1'den A2'ye indirirken, ülkenin notlarını 29 Ekim 2009'da olası bir indirim için negatif izlemeye almıştı. Notların görünümü de negatif olarak belirlendi. Kuruluşun açıklamasında kararın ülkenin tahvil tavan notu ile banka tahvil notunu ise etkilemedi. Bu notlar avro bölgesinin geri kalanının olduğu gibi Aaa olarak kaldı.
Moodys'in değerlendirmesinde ülkenin uzun vadeli kredi gücünün önemli oranda erime gösterdiği ifade edilirken, ülkenin yakın vadede likidite ya da refinansman sorunu yaşamasının 'yüksek düzeyde ihtimal dışı' görüldüğü vurgulandı. Raporda, ülkenin sorunlarının uzun vadeli olduğunun altı çizilirken bu sorunların tek başına büyüme yoluyla çözülmesinin mümkün görünmediği aktarıldı.
Öte yandan, Yunanistan'ın yaşamakta olduğu sorunların avro bölgesi için 'hayati' bir test olmayacağı vurgulandı. Şirket, ayrıca negatif görünümün hükümetin düzenlemelerinin nüfus tarafından kabul edilmemesi ve uygulama risklerini yansıttığını kaydetti. Ayrıca İMKB dahil hiçbir dünya borsası Yunanistan'ın bu kötü gidaşatından etkilenmezken, Yunan borsası bile dün gün içinde yüzde 3,16 yükseliş gösterdi.
Yunanistan ekonomisinde yaşanan sıkıntı Fitch'in not indirimi ile başlamıştı. Fitch'ten sonra Standard and Poors da ülkenin uzun vadeli kredi notunu (A-)'den (BBB+)'ya indirmişti. S&P'den yapılan açıklamada Papandreu'nun ilan ettiği kemer sıkma tedbirlerinin tek başına kamu açığını kapatmasının imkansız olduğu vurgulanmıştı. Standart and Poors önceki gün Yunanistan'ın negatif olan derecesini de durağana çevirmişti.
300 milyar doları bulan kamu borcu nedeniyle iflasın eşiğine gelen Yunanistan kemer sıkma tedbirleri almış, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sorun Avrupa Birliği ülkelerinde de derin tartışmalara neden olmuştu. Avrupa Merkez Bankası üyesi Ewald Nowotny, bankanın borç sorunu yaşayan Yunanistan gibi ülkeleri kurtarmayacağını, bu tarz ülkelerin kendi kamu finansmanlarını kendilerinin onarmaları gerektiğini belirtmişti. Alman Maliye Bakanı da Atina'nın mali hatalarının bedelini ödemek gibi bir niyetlerinin olmadığına dikkat çekmişti.