Bahçeli'den kriz uyarısı

Anka
00:0023/01/2008, Çarşamba
G: 23/01/2008, Çarşamba
Yeni Şafak
Bahçeli'den kriz uyarısı
Bahçeli'den kriz uyarısı

Hükümeti acil önlem almaya çağıran Bahçeli, “Umudumuz olmamakla beraber temennimiz odur ki Hükümet buradan gerekli dersi çıkaracak ve mesnetsiz övünmeleri bir tarafa bırakarak alınması gereken önlemleri alacaktır” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaşanan küresel finans krizinden en fazla etkilenecek ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayarak, hükümeti acil önlem almaya çağırdı. Bahçeli, “Umudumuz olmamakla beraber temennimiz odur ki Hükümet buradan gerekli dersi çıkaracak ve mesnetsiz övünmeleri bir tarafa bırakarak alınması gereken önlemleri alacaktır” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yaptığı yazılı açıklamada, geçen beş yıl içinde uluslararası piyasalarda faiz oranlarının düşük seyretmesi, artan sermaye hareketleri ve bu sermayenin finanse ettiği dünya genelindeki yüksek büyümenin Türkiye'ye olumlu yansıdığını ve bazı makro göstergelerde olumlu gelişmeler yaşandığını kaydetti. Ancak hükümetin sürdürülebilirliği tamamen dış piyasalarda yaşanacak gelişmelere bağlı olan bu iyileşmeleri kendi başarısı gibi sanarak, ekonomiyi sağlıklı bir zemine oturtmak yerine suni düzenlemelerle yetindiğini kaydeden Bahçeli, hükümeti Türkiye'yi dünyanın en riskli ekonomisi noktasına getirmekle suçladı. Bahçeli, “Her fırsatta bugünü dün ile kıyaslayarak övünen Hükümet, dün bizimle aynı seviyede olan ülkelerin bugünkü durumlarına hiç bakmamakta ve ders almamaktadır” dedi.

Bahçeli, 1990'lı yıllar ve 2000'li yılların başlarında ekonomik kriz yaşayan ülkelerin ekonomilerini toparladığına ve dış piyasalardan yüksek miktarlarda borçlanan bu ülkelerden bazılarının bugün borç veren ülkeler haline geldiğine dikkat çekerek, şunları kaydetti:

“Bu ülkeleri kredi alan değil kredi veren ülke noktasına taşıyan ihracat performansları ve verdikleri cari işlem fazlalarıdır. Endonezya, Malezya, Hong Kong, Singapur, Tayvan, Tayland, Arjantin, Brezilya, Şili, Venezüella ve Mısır gibi ülkeler geçmişte bize benzer birçok ekonomik sıkıntılar yaşamış ama bugün cari işlemler fazlası veren ülkelerden bazılarıdır. Türkiye'de ise 2007 yılında cari açığın GSMH'ye oranının yüzde 7.4 olması beklenirken, 2008 yılında söz konusu oranın yüzde 7.5'e yükseleceği tahmin edilmektedir.”

Bahçeli, ABD emlak piyasalarında başlayan krizin ilk dalgasının 2007 yılı yaz aylarında ortaya çıktığını ve durumu kontrol altına almak için dünyanın önemli Merkez Bankalarının koordineli bir şekilde piyasalara likidite sunmaya başladıklarını hatırlattı. Bahçeli, 2008 yılı başlarında görülen yeni dalgalanmaların, yapılan operasyonun kriz riskini ortadan kaldırmayıp sadece ertelediğini ortaya koyduğunu belirterek, “Gelişmekte olan ülkeler açısından risk yüksektir ve yükselmeye devam etmektedir” dedi.

Aşırı derecede yüksek cari açıklar veren ve bu açıkları sıcak para ile finanse eden bir ülke olması nedeniyle Türkiye açısından durumun daha kritik olduğuna dikkat çeken Bahçeli, “Türkiye'de reel sektörün döviz açık pozisyonlarının 50-60 Milyar dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir. Hükümetin basiretsizliği sebebi ile Türkiye yeniden sevimsiz bir matematik denklemle karşı karşıyadır ve bıçak sırtı bir denge üzerinde ilerlemek zorundadır” dedi. Türkiye'nin uyguladığı yüksek faizler ve verdiği cari açık açısından gelişmekte olan ülkeler arasında durumu en kötü olan ülke konumunda olduğunu vurgulayan Bahçeli, uluslararası piyasalarda yaşanan dalgalanmalardan en fazla Türkiye'nin etkileneceğini belirtti.

Yapılması gerekenin uluslararası piyasalarda yaşanan gelişmeler ve artan risk değerlendirmeleri ışığında uygulanan ekonomik politikaların yeniden gözden geçirilmesi olduğunu vurgulayan Bahçeli şu ifadelere yer verdi:

“Türkiye'de vatandaşın ekonomik sıkıntıları zaten katlanılamaz seviyelere ulaşmıştır. Sabit gelirliler borçla yaşamaya çalışırlarken, esnaf kepenk kapatmakta, köyünde geçinemeyen köylünün şehre göçü kesintisiz devam etmektedir. Uygulanan yanlış politikalar sebebi ile ekonomimizin önemli bir kısmı yabancıların eline geçmiştir. Yaşanacak yeni bir kriz ekonominin kalan kısmı üzerinde de milli sermayenin denetimini kaybetmesi ile sonuçlanacaktır. Bugün dahi toplam 14 banka yabancılara aittir ve sektörün yüzde 40'ından fazlası yabancı denetimi altındadır. Borsada işlem gören hisse senetlerinin yüzde 70'inden fazlasına ve hazine iç borçlanma senetlerinin yaklaşık yüzde 20'sine yine yabancılar sahiptir. Sigortacılık sektöründe ise yabancıların payının yüzde 40'ı geçtiği tahmin edilmektedir.”

Bahçeli, hükümeti ekonomide yaşanan sıkıntıları gizleme gayretiyle suni gündemler yaratmakla suçlayarak, “AKP'yi ekonomimizin yabancıların denetimine girmesine sebep olan, çalışan kesimleri ezen, istihdam yaratmayan, yoksulluğu, borçları, dış açıkları ve kriz riskini artıran ekonomik politikalardan vazgeçmeye çağırıyoruz. Bugün gerçeklerle yüzleşilmez ve gerekli tedbirler alınmaz ise yarın çok geç olabilir” dedi.