Türkiye'nin her geçen gün artan enerji ihtiyacı, yatırımcıların ilgi odağı olmaya başladı. 2030 yılına kadar 210 milyar dolar yatırım ihtiyacı olan enerji sektörü, yatırımcılardan bankalara her kesimin iştahını kabartıyor
Türkiye'nin cari açığının en önemli kalemlerinden birisi olan enerji sektöründe hareketli günler yaşanıyor. Bir yandan elektrik dağıtım özelleştirmeleri bir yandan yapılan yeni üretim tesisleri Türkiye'nin enerji sektörüne olan ilgiyi gözler önüne seriyor. Türkiye'nin enerji bağımlığını azaltmak ve artan enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılan hidroelektrik ve rüzgar santralleri yatırımları artarken bu yatırımların finansman boyutu da bankaların iştahını kabartıyor.
Türkiye'nin enerji sektörüne 2030'a kadar 210 milyar dolar yatırım yapılması gerektiğini belirten Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, bunun 60 milyar dolarını yatırımcıların geriye kalanının ise bankalar tarafından finanse edilmesi gerektiğini söyledi. 2009 yılında büyük bir kriz yaşandığını enerji sektörünün ise bundan çok az etkilendiğini belirten Köktaş, “143 projeye ikaz yazısı gönderdik. Sonuçları görüşüp karara bağladık. Gerçekleşmesi yeterli olmadığı için iptal edilenler oldu. Bu görüşmeler sonucu yatırımı hızlandıran da var” dedi.
Rüzgar enerjisi konusundaki yatırımlara da değinen Köktaş şunları dile getirdi : “Rüzgar enerjisi 1 Kasım 2008 tarihinde başladı. Yaklaşık 8 bin 488 megavat fiili kapasite için 31 bin 268 megavat başvuru var. 29 bin 153 megavatı kapsayan 616 proje yarışmaya girecek. Bunlardan da 917 megavatı kapsayan 16 projeye uygunluk verildi. Bugün bin 200 megavat rüzgar enerjisi işletmede bulunuyor. söz konusu yatırımın büyüklüğü ise 2.5 milyar TL'yi buluyor.”
Elektrikli araçlar konusuna da değinen ve üreticilerle bir araya geldiklerini belirten Köktaş, “Üreticiler vergide muafiyet talebinde bulundular. Onlara, akaryakıtın, Türkiye'deki vergi büyüklüğü için önemli bir rakam olduğunu söyledim. Üreticilere, 'Vergi muafiyetinin olabilirliğini doğru tartışın. Ütopik analiz yapmayın' mesajı ilettik. Elektrikli araçlar için teknik ve mevzuat düzenlemesi yapılması gerekiyor. Bunun için çok ciddi bir teknik alt yapıya ihtiyaç var” dedi.
Ekonomik kriz döneminin başarılı ve sağlam sektörleri arasında gösterilen bankacılık, Türkiye'de özellikle son dönemde artan enerji yatırımlarını fonlamaya odaklandı. Geçtiğimiz 4-5 yıl içinde enerji sektörüne yaklaşık 10 milyar dolar finansman sağlayan bankacılık sektörü, özel sektörün bundan sonraki yatırımları için de kredi arayışlarına çözüm bulmayı planlıyor. Akbank KOBİ ve Ticari Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ferda Besli, Akbank olarak enerji sektörüne yönelik 2,1 milyar dolar tutarında kredi limiti sağladıklarını ve 1,5 milyar dolarının kullandırımını gerçekleştirdiklerini bildirdi.
2009 yılında Türkiye'nin enerji üretiminde 2010'da ortalama yüzde 4-5 civarında artış olmasının beklendiğini hatırlatan Besli, “Önümüzdeki yıllarda bu rakamın her yıl artarak 2015 yılında 250-300 milyar kW-saat'e ulaşacağını öngörüyoruz. Bu büyümeyi sağlamak için sektörün 30 milyar dolar civarında yatırım ihtiyacı bulunuyor. Yıllık 5 milyar dolarlık yatırım potansiyeli finansör olarak bankaları sektördeki en önemli oyunculardan biri haline getiriyor. Türk bankaları bu yatırımların finansmanını yapacak mali yapı ve bilgiye sahiptir.” Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Edin ise, elektrik dağıtım özelleştirmelerinin kredi talebinde başı çektiğini büyük montanlı termik santral projelerinin finansmanının 2010 yılı sonu ve 2011 yılı başında artmasını beklediklerini kaydetti.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, BOTAŞ'ın mülkiyetindeki yüksek basınç hattının, Yüksek Planlama Kurulu (YPK) kararıyla özelleştirme ihalesinin hemen öncesinde Başkent Doğalgaz Dağıtım AŞ'ye devredildiğini belirtirken, Odanın söz konusu YPK kararının iptali İçin Danıştay'a dava açtığını bildirdi. Bu işlem ile kamunun zarar ettirildiğini savunan Çakar, şöyle devam etti: 'YPK kararının gerekçesi, kamuoyuna Başkent Doğal Gaz Dağıtımın satış bedelini yükseltmek olarak yansıtılmıştır. Ancak son ihalenin 1 milyar 211 milyon dolar ile ilk ihaleden daha düşük bir bedelle gerçekleştirilmesi, kamunun zarar ettirildiğini, kamu kaynaklarının özel sektöre aktarıldığını göstermektedir. Başkent Doğal Gaz Dağıtım ihalesini kazanan şirketin Baymina santraline gaz taşınması bedeli olarak her yıl BOTAŞ'tan isteyeceği yaklaşık 7,7 milyon dolar, BOTAŞ'ın bilançosuna görev zararı olarak yazılacaktır. BOTAŞ'ın Başkent Doğal Gaz Dağıtım AŞ dolayısıyla ABB'den alacağı olan 1 milyar 170 milyon TL'nin ne olduğu sorusu da ayrıca orta yerde durmaktadır.'
Elektrik tarifelerinde sona gelindiğini, Ekim sonunda çıkarılmasının planlandığını anlatan Köktaş, “Elektrik dağıtım metodunu görüşüyoruz. 5 yıl olan yatırımların geri dönüş süresini 10 yıla yaymayı planlıyoruz. Tarifelerin yatırımlardan ciddi biçimde etkilenmesinin önüne geçeceğiz” dedi. Köktaş, verilen elektrik lisanslarını yatırımlara dönüştürmek yerine pazarlayarak 'rant' sağlayanlar konusunda, sistemden haksız kazanç sağlayanların canına okuyacaklarını söyledi.