Ekonomik birliklerin bazılarında başkanlık sistemi anti demokratik bir seyir gösteriyor. Çeyrek asırlık sürelerde başkanlık yapan ve yapmaya devam eden kişilerin varlığı, seçim tekeli ve tek adam uygulamalarına neden olduğu için eleştiri alıyor
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurumu (DDK) tarafından hazırlanan, sivil toplum örgütlerinin ve mesleki birliklerin masaya yatırıldığı raporda çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmıştı. Dünkü bölümümüzde örgütlerin temsil sorununu ve politik süreçteki ağırlıklarına vurgu yapmış, kurumların rapora bakış açılarını yansıtmaya çalışmıştık. Bugün de kurumsal yapıları analiz ederken, yetkililerin görüşlerini ve sektörel yansımalarını aktararak, raporun nihai bölümünde sunulan önerilerle yazı dizimizi tamamlamış olacağız.
DDK raporuna göre, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) seçimlerine katılım oranı yüzde 29 ile yüzde 37 arasında değişiyor. Üyelerin üçte ikisinin genel kurul toplantılarına ilgi göstermediği ortaya çıkıyor. Diğer yandan, son beş genel kurulda başkan seçilen Başaran Ulusoy, oy kullanan üyelerin yüzde 55 ile yüzde 75'inin desteğini almış olmakla birlikte, toplam üye sayısı dikkate alındığında destek oranının yüzde 19,9 ile yüzde 24'e düştüğü ortaya çıkıyor. Birliğe kayıt ücreti 20 bin lira. Nakden ve bir defada tahsil ediliyor. Yıllık aidat ise üye kayıt ücretinin yüzde 5'i olarak uygulanıyor. Yeniden değerleme oranında artırılıyor. 2009 yılı için 24 bin lira olarak tespit edildi.
TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, Devlet Denetleme Kurumu raporuna ilişkin yazılı açıklamasında, birliğin her üç ayda bir Denetim Kurulları'nca denetlendiğini ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'na rapor edildiğini belirtti. Ulusoy ayrıca, Birliğin 6 Aralık 2009 tarihinde gerçekleştirdiği 19'uncu Olağan Genel Kurulu'na TÜRSAB tarihinde ilk defa büyük bir katılım olduğunu kaydetti. 2007 yılından öncesinde, kayıt ücreti ve yıllık aidat genel kurul tarafından belirleniyordu.
Birliğin üst kurulu olan Genel Kurul iradesi ile belirlenen üye kayıt ücretini yüksek bulmak suretiyle Rekabet Kurulu tarafından bir takibat başlatıldığını ifade eden TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, “Esasen sektöre üye girişi engellenmemiştir. Birlik üyesi seyahat acentaları, belirledikleri üye kayıt ücretini şube açarken kendileri de ödemekte. Genel kurul ve üyeleri tarafından alınan kararlarda, rekabetin sınırlanması ve engellenmesi amaçlanmamıştır. Rekabet Kurulu kararları doğrultusunda yasal yükümlülüklerimiz yerine getirilmiştir. 13 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe giren 5571 sayılı yasa ile değişiklik yapılarak Birliğe üyelik esnasında alınacak üye kayıt ücreti, her yıl için belirlenmiştir” yorumunu yaptı.TÜRSAB Başkanı Ulusoy, 19. Olağan Genel Kurul'da bin 951 katılım için başvuru olduğunu, bu sayının bin 317'sinin genel kurulda oy kullandığını da söyledi.
DDK raporuna göre, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği'nin (TÜRMOB) 2007-2008 döneminde toplam 23.8 milyon lira geliri, 15.8 milyon lira da gideri gerçekleşti. TÜRMOB Genel Sekreteri Yücel Akdemir, dünyadaki tüm sivil toplum örgütlerinin bağımsız örgütler olduğunu belirterek, “Sadece siyaset adına yapmak için olmamalı, ama sivil toplum örgütleri ülkenin durumu hakkında görüş bildirebilmeliler” dedi. TÜRMOB Genel Başkanı Masum Türker'in hem DSP Genel Başkanlığı'nı hem de TÜRMOB başkanlığını sürdürmesinin yasal bir engelinin olmadığını da belirten Akdemir, “Yargının verdiği karar, gerek mesleki hukukumuz açısından, gerek yargı konusunda iki görevi de sürdürmesinde sıkıntı yok.” dedi.
Anayasal çerçevede, demokrasinin korunması için yoğun gayret göstermesi beklenen barolarda yaşanan siyasi çekişmeler zaman zaman su yüzüne çıkıyor. Siyasi kamplaşmalar ve ideolojik kutuplaşmalar yasama, yürütme ve yargıda da kaosa neden oluyor. Ekonomik birliklerin bazılarında başkanlık sistemi anti demokratik bir seyir gösteriyor. Çeyrek asırlık yıllık sürelerde başkanlık yapan ve yapmaya devam eden kişilerin varlığı, seçim tekeli ve tek adam uygulamaları teşkil ettiği için yoğun bir eleştiri alıyor. DDK'nın raporunda birliklerin Anayasa'nın 135. maddesi kapsamında örgütlendiklerine dikkat çekilirken, Türkiye'de meslek kuruluşlarının daha özerk bir yapıya kavuşmalarının 1950'li yıllardan itibaren başladığı kaydediliyor. 1961 Anayasası'yla yapılan düzenlemelerle, daha önce ilgili kanunlarla bazı meslek kuruluşları bakımından görülen katı devlet vesayeti/denetimi azalmış ve meslek kuruluşlarının özerkliğinin güçlendiği vurgulanıyor.
Raporda, “Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları Hakkında Kanun” adıyla tek bir çerçeve kanun çıkarılmasının önemine dikkat çekilirken, bu kuruluşlarda örgüt faaliyetlerine aktif katılımın sağlanması, mesleki dayanışmanın artırılması ve demokratik bir yapının tesisi amacıyla organların teşkili ve üyelikle ilgili kuralların yeniden ele alınması gerektiği vurgulanıyor. Seçimlere katılım oranlarının düşük olması ve delege tercihlerinin belirlenmesinde kurumsal imkânların kullanılması gibi nedenlerden dolayı, aynı kişilerin uzun yıllar seçilmeleri sonucunda ortaya çıkan hiyerarşik ve tekelci yapıların giderilmesi öneriliyor. Raporda ilgili kanunlarda yetkilendirilen bakanlıklar ve diğer devlet birimlerince meslek kuruluşlarına ilişkin yürütülmesi gereken denetim görevini aksattığı da vurgulanırken, Devlet Denetleme Kurulu'nca ve Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca kuruluşlarından bu yana kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına yönelik hiçbir araştırma, inceleme ve denetim faaliyetinde bulunulmadığına dikkat çekiliyor.
Mimarlar Mühendisler Odaları Birliği faaliyetleri kapsamında aldığı ücretler 5 lira ile 840 lira arasında değişiyor. Yerli bir mühendisin üyelik aidatı 120 lira olurken, zengin olduğu düşüncesiyle olsa gerek, yabancı uyruklu bir üyenin aidatı 840 liraya yükseltilmiş. Kuruluşunda 10 odası ve 8 bin üyesi bulunan TMMOB'nin, 42 bin 996 üyesi bulunuyor. Odaların 2006 yılında 109.5 milyon lira gelir, 87 milyon lira giderleri, 22.5 milyon lira gelir fazlası oldu. 2007 yılında da 139 milyon lira gelire karşılık, 114.5 milyon lira gider ile 24.5 milyon liralık gelir fazlası oluştu. İki yılda toplam gelir fazlası 47.1 milyon liraya ulaştı.
Türkiye Barolar Birliği, giriş ve yıllık aidatlarına ilişkin kanuni taban ve tavanlar belirlenen gösterge rakamlarının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu he-saplanıyor. 2009 yılı giriş aidatları 107 lira ile 4 bin 280 lira arasında, yıllık aidatlar ise 53,5 TL ile 2 bin 140 TL arasında değişiyor. 2008 sonunda toplam 52.2 milyon lira gelir sağlandı ve toplam mali
imkân 69.5 milyon liraya ulaştı. Türkiye'de belli kentlerde ve belli şartlarda örgütlenen barolar zaman zaman mevcut hükümetlerle siyasi çatışmaya giriyor. Devlet erkleri arasında meydana gelen ve ülke günde-minin şekillenmesine neden olan ideolojik kutuplaşma da sivil toplum amacından çıkıp, politik sürece şekil verme yönüne kadar kayıyor.