|

Yatsı namazı nasıl kılınır, kaç rekat?

Yatsı namazı kaç rekat kaç farz kaç sünnet, kılınışı nasıl? sorularının yanıtını bu yazımızda sizlerle paylaştık. Mi'rac hadisesinden sonra beş vakit namaz farz kılınmıştır. Kelime-i şehadetten sonra en büyük ibadet olan ve Allah'ın en önemli emirlerinden olan namaz ibadetinin önemine dair çok kitaplar yazılmıştır. Namaz belirli rekat sayısına, belirli vakitlerde ve belirli kurallara göre kılınmaktadır. Peki yatsı namazı nasıl kılınır? İşte ayrıntılar.

17:57 - 1/04/2022 Cuma
Güncelleme: 18:14 - 1/04/2022 Cuma
Diğer
Yatsı namazı kaç rekat kaç farz kaç sünnet? Yatsı namazı nasıl kılınır? sorularının yanıtını bu yazımızda sizlere sunuyoruz.
Yatsı namazı kaç rekat kaç farz kaç sünnet? Yatsı namazı nasıl kılınır? sorularının yanıtını bu yazımızda sizlere sunuyoruz.

Yatsı namazı nasıl kılınır? Yatsı namazı kaç rekat kaç farz kaç sünnet? sorularının yanıtını bu yazımızda sizlere sunuyoruz. Kur'an'da hakkında en çok ayet inen meselelerden birisi namazdır. Namaz ibadeti, İslam'ın ve imanın bir gereğidir. Bu ibadet, akıllı olan, baliğ olan ve Müslüman olan her erkek ve her kadına farz-ı ayındır. Namaz emrini, Allah Teâlâ'nın yeryüzüne melek aracılığıyla göndermeyip Mi'rac gecesi Hz. Peygamber'in Allah'ın huzuruna çıktığında ona tebliğ etmesiyle tüm müslümanlara farz kılınmıştır. Peki yatsı namazı kaç rekat ve yatsı namazı nasıl kılınır? İşte ayrıntılar...


YATSI NAMAZI KAÇ REKAT?

Sabah, öğle, akşam ve cuma namazının sünnetleri ile yatsının son sünneti müekked sünnettir. Hz. Peygamber bunları daima kılmış, ender olarak terketmiştir. Mümkün oldukça bunlara riayet etmelidir.

Şâfiî mezhebine göre müekked sünnetler, sabahın farzından önce iki, öğlenin farzından önce ve sonra ikişer, akşamın farzından sonra iki ve yatsının farzından sonra iki olmak üzere toplam 10 rek‘attır. Cuma namazının farzından önce ve sonra kılınan ikişer rek‘at sünnet de müekked sünnettir.

İkindi namazının sünneti ile yatsı namazının ilk sünneti gayr-i müekkeddir. Peygamberimiz bunları bazan kılmış bazan terketmiştir. Bunları da kılmaya çalışmalı, kılmamayı alışkanlık haline getirmemelidir.

Şâfiî mezhebine göre, öğlenin sünnetlerini dörder rek‘at kılmak, ikindinin farzından önce dört rek‘at, akşamın farzından önce iki rek‘at namaz kılmak gayr-i müekked sünnet sayılmıştır. Cuma namazının sünnetlerini dörder rek‘at olarak kılmak da böyledir. Hanefîler'den farklı olarak Şâfiî-ler'de, yatsının farzından önce dört rek‘at sünnet yoktur, buna mukabil yine Hanefîler'in tersine olarak akşam namazından önce iki rek‘at sünnet vardır.

YATSI NAMAZI NE ZAMAN KILINIR?

Yatsı namazının vakti, şafağın kaybolmasından yani akşam namazı vaktinin çıkmasından itibaren başlar, ikinci fecrin doğmasına kadar devam eder.

YATSI NAMAZI NASIL KILINIR?

4 rekat ilk sünnet + 4 rekat farz + 2 rekat son sünnet + 3 rekat vacip olan vitir namazı olmak üzere toplamda 13 rekattır.

  • 4 Rekat ilk sünnete başlarken:
  • - İlk olarak Niyet edilir "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü yatsı namazının ilk sünnetini kılmaya",
  • - "Allahu Ekber" diyerek İftitah tekbiri alınır,
  • - Eller bağlanır ve namaza başlanır (Erkekler; göbek altında sağ eli sol elin üzerine bağlarlar. Bayanlar; göğüs üzerinde sağ eli sol elin üzerine koyarlar)
  • 1 Rekat:
  • - "Sübhaneke" okunur,
  • - "Euzü-Besmele" çekilir,
  • - "Fatiha Sûresi" okunur,
  • - "Namaz Sûresi" okunur,
  • - "Allahü Ekber" diyerek "Rüku"a eğilinir ve üç defa "Sübhane Rabbiye'l-Azim" denir. Rükudan doğrulurken "Semi Allahü Limen Hamideh", tam dik durunca ise "Rabbena Lekel Hamd" denir,
  • - "Allahü Ekber" diyerek iki defa "Secde"ye gidilir ve üç defa "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" denir,
  • - "Allahü Ekber" diyerek "Kıyam"a geçilir yani ayağa kalkılarak ikinci rekata başlanır.
  • 2 Rekat:
  • - "Besmele" çekilir,
  • - "Fatiha Sûresi" okunur,
  • - "Namaz Sûresi" okunur,
  • - "Allahü Ekber" diyerek "Rüku"a eğilinir,
  • - "Allahü Ekber" diyerek iki defa "Secde"ye gidilir,
  • - "Ka'de-i ahîre" yani oturuşa geçilir,
  • - Oturuşta "Ettahiyyâtü" okunur,
  • - "Allahümme Salli" okunur,
  • - "Allahümme Barik" okunur,
  • - "Allahü Ekber" diyerek "Kıyam"a geçilir yani ayağa kalkılarak üçüncü rekata başlanır...
  • 3 Rekat:
  • - "Sübhaneke" okunur,
  • - "Euzü-Besmele" çekilir,
  • - "Fatiha Sûresi" okunur,
  • - "Namaz Sûresi" okunur,
  • - "Allahü Ekber" diyerek "Rüku"a eğilinir,
  • - "Allahü Ekber" diyerek iki defa "Secde"ye gidilir,
  • - "Allahü Ekber" diyerek "Kıyam"a geçilir yani ayağa kalkılarak dördüncü rekata başlanır.
  • 4 Rekat:
  • - "Besmele" çekilir,
  • - "Fatiha Sûresi" okunur,
  • - "Namaz Sûresi" okunur,
  • - "Allahü Ekber" diyerek "Rüku"a eğilinir,
  • - "Allahü Ekber" diyerek iki defa "Secde"ye gidilir,
  • - "Ka'de-i ahîre" yani son oturuşa geçilir,
  • - Oturuşta "Ettahiyyâtü" okunur,
  • - "Allahümme Salli" okunur,
  • - "Allahümme Barik" okunur,
  • - "Rabbena Atina" okunur,
  • - "Rabbena Firli" okunur,
  • - "Esselamü Aleyküm Ve Rahmetullah" diye selam verilerek namaz tamamlanır.

NAMAZIN ÖNEMİ NEDİR?

Kur'an'da bizim Peygamberimiz'den önceki peygamberlerin namaz kılmakla emrolundukları değişik vesilelerle belirtilmektedir (bk. el-Bakara 2/83; Yûnus 10/87; Hûd 11/87; İbrâhim 14/37, 40; Meryem 19/30-31, 54-55; Tâhâ 20/14; el-Enbiyâ 21/72-73; Lokmân 31/17). Bundan anlaşıldığına göre namaz ibadeti sadece Muhammed ümmetine has olmayıp önceki dinlerde de bulunmaktaydı. Siyer kitaplarındaki mevcut bilgilere göre, ilk vahyin sonrasında Hz. Peygamber'e risâlet yüküne dayanmasını, sabretmesini öneren âyetler gelmiş ve bunu izleyen fetret döneminden sonra namaz farz kılınmıştır.

Namazın daha önceki dinlerde de emredilmiş olduğu hatırlanınca, namazın güç- lüklere direnç göstermede bir fonksiyonu bulunduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bir âyette "Ey inananlar sabır ve namaz (salât) ile yardım isteyin" (elBakara 2/153) buyurulmaktadır. Namaz farz kılınınca Cibrîl, Hz. Peygamber'e gelerek onu vadi tarafına götürmüş, orada fışkıran su ile önce Cibrîl sonra Hz. Peygamber abdest almış ve beraberce iki rek'at namaz kılmışlardır.

Hz. Peygamber mutlu bir biçimde eve gelmiş, eşi Hatice'nin elinden tutarak oraya götürmüş ve aynı şekilde Hatice ile birlikte abdest alıp iki rek'at namaz kılmışlardır. Kimi bilginlere göre İsrâ sûresindeki "Namazda yüksek sesle okuma" (el-İsrâ 17/110) âyeti, bu gizli namaz dönemiyle ilgilidir. İslâm'ın başlangıç yıllarında namaz, sabah ve akşamleyin kılınan ikişer rek'attan ibaret iken, yaygın kabul gören görüşe göre, Mi'rac olayından sonra beş vakit namaz farz kılınmıştır.

"Kendi nefsinde bir yakarış ve ürperiş içinde ve pek yüksek olmayan bir sözle sabah ve akşam Rabbini an; gafillerden olma" (el-A'râf 7/205) âyeti namazın başlangıçtaki durumuyla ilişkili görülmektedir. Yine yaygın kabule göre, Cibrîl'in Hz. Peygamber'e Kâbe'de, namazın vakitlerini göstermek üzere imamlık etmesi Mi'rac olayının ertesi günü olmuştur. Her din, yaratıcı kudret karşısında boyun eğmek ve kutsal ile bağlantı kurmak temeli üzerine kurulur ve her dinde bunu sağlamak üzere öngörülen merasimler bulunur.

İslâm dininde yüce yaratıcı Allah'a yaklaşmanın yolu, ona yükselmenin basamağı ve bu bakımdan en parlak ve önemli ibadet, namaz ibadetidir. Bu özelliğinden dolayı namaz diğer bütün ibadetlerin özü ve özeti sayılmıştır. Nitekim Hz. Peygamber bir hadislerinde "Namaz dinin direğidir" (Tirmizî, “Îman", 8; Müsned, V, 231, 237; Aclûnî, Keşfü'l-hafâ, I, 31-32) buyurmuş, secdeyi de kulun Allah'a en yakın olduğu hal olarak nitelendirmiştir (Müslim, “Salât", 215; Nesâî, “Mevâkýt", 35).

Kelime-i şehâdetten sonra İslâm'ın en önemli rüknü olan namaz, günde beş ayrı zaman diliminde olmak üzere kadın ve erkek her müslüman için bir görevdir. Esasen namaz ibadetinin hiçbir amaç ve hikmeti olmasa bile, diğer ibadetlerde olduğu gibi, namaz ibadetini sırf inanılan dinin bir gereği, yüce yaratıcının bir emri olduğu için, hiç değilse bunun için yerine getirmelidir.

İbadetler, akla aykırı olmamakla birlikte, yapı ve muhtevaları itibariyle akıl yoluyla kavranabilir, açıklanabilir konular dışında yer alırlar.
Fakat namazın, salt emredilmiş şekillerden ibaret anlamsız bir şey olmayıp amaç ve hikmetlerinin bulunduğuna işaret eden âyet ve hadisler bulunmaktadır. Bir kere, namaz diye tercüme ettiğimiz salât kelimesi, Arapça'da “dua etmek, övmek, tâzim etmek" gibi anlamlara gelmektedir.

İlgili âyet ve hadislere göre namazın farz kılınmasındaki hikmetlerden biri de, namaz kılan kimsenin Cenâb-ı Allah'ın kudret ve kuvvetini, azabını, rahmetini, hayal ve hâfı- zasına nakşederek nefsini tehzip etmesi ve bu suretle kendisini her türlü fenalıklardan, hatalardan, suçlardan alıkoymasıdır. Allah düşüncesi ve kalbi Allah'a bağlama, insanı her türlü fenalıktan alıkoyar. Namaz da Allah'ı sü- rekli hatırlamanın en büyük vesilesidir. Nitekim âyette "Beni hatırlamak/anmak için namaz kıl" (Tâhâ 20/14) buyurulmaktadır.

Namaz emrini, Allah Teâlâ'nın yeryüzüne melek aracılığıyla göndermeyip Mi'rac gecesi Hz. Peygamber'in huzuruna çıktığında ona tebliğ etmesi de
(Buhârî, “Salât", 1; Müslim, “Îmân", 263), bu ibadetin müslümanın dinî ve ruhanî hayatı açısından önem ve anlamını göstermektedir. Bu sebeple de dinî literatürde namaz ibadetinin bu yönünü, namazın kulun Allah'a ulaşması, kavuşması yolunda önemli bir araç olduğunu anlatmak için "Namaz müminin mi'racıdır" denilmiş, ümmetin namazla ilgili ortak bilinç ve değerlendirmesi âdeta bu cümleyle özetlenmiştir.

Namaz belli eylemler ve özel rükünler ile yüce Allah'a kulluk etmektir. Namazın dış görünüşü birtakım şekiller ve zikirden ibaret ise de, içerisi ve gerçek mahiyeti, yüce yaratıcıya münâcât etmek, O'nunla konuşmak, O'na yakınlaşmak ve O'nu müşahede etmektir. Bu özelliğinden dolayı, yani yüce yaratıcı ile teklifsiz, aracısız buluşma ve konuşma anlamına gelişinden dolayı, namaz ilâhî bir lutuf olarak kabul edilmiştir. Namazı terketmek, kılmamak büyük günahtır. Peygamberimiz, kıyamet gününde hesabı sorulacak ilk amelin namaz olacağını bildirmiştir (Tirmizî, “Salât", 188).

Namaz kılmak,
Müslümanlığın dışa yansıyan temel göstergelerinden biri sayıldığı için İslâm bilginleri farziyetini inkâr etmeksizin namazı terkeden kimse için, mevcut bazı rivayetleri de kendi anlayışlarına göre de- ğerlendirerek, bazı müeyyideler öngörmüşlerdir.

Gayet tabiidir ki namaz ve diğer ibadetler Allah rızâsı için ve içten gelerek yapıldığında anlamını ve amacını gerçekleştirmiş olur. Bunun dışında birtakım zorlamalarla veya gösteriş için kılınan namazların bir değeri olmadığına göre, namazı terkedenler için fakihlerin kendi zamanlarına göre öngördükleri müeyyideleri kamu düzeni ve genel ahlâk ilkesi açısından değerlendirmek gerekir.

Esasen bu müeyyidelerin dayandırıldığı hadislerin büyük çoğunluğu, namazın terkedilmesinin müeyyidesini değil, İslâm dininde namaz ibadetinin önemini gösterme amacına yönelik bulunmaktadır. Kimsenin kimseyi zorla müslüman etme hak ve yetkisi bulunmadığına göre, bu dine mensup olanlar kendi özgür iradeleriyle bu dini seçmiş olacaklar ve bu dinde oldukça önemli bir yeri bulunan namaz ibadetinden haberdar olacak ve bunu zevkle yerine getireceklerdir.

#​Yatsı namazı
#Namaz
#Namaz kılınışı
#Yatı namazı rekat sayısı
2 yıl önce