|

28 Şubat: Gaspedilen haklar-sarsılan itibarlar

Yeni Şafak ve
04:00 - 29/05/2018 Salı
Güncelleme: 03:10 - 29/05/2018 Salı
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Abdulselam DURMAZ

Tarihe kara bir leke olarak geçen 28 şubat darbecilerinin yargılandığı mahkemeden nihayet bir karar çıktı. Darbecilerden 21’ine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Ancak darbecilerin iyi hali (!)’ni dikkate alan mahkeme bu cezayı müebbet hapis cezası’na çevirdi. Mahkeme bununla da yetinmedi, darbecilerin yaşları, sağlık durumlarını dikkate alarak haklarında yurt dışına çıkma yasağı ve imza karşılığında adli kontrol uygulanmasını yeterli görüp tutuklanmama kararını verdi.

Darbecilerin yargılanmış ve ceza almış olması şüphesiz çok önemli bir gelişmedir. Ancak müebbet hapis cezası gibi ağır bir ceza almalarına rağmen tutuklanmamaları, 28 Şubat mağdurlarını ve özellikle 20 yılı aşkın süredir cezaevinde bulunan Müslümanları ciddi şekilde yaralamıştır. Umut ve güvenlerini zedelemiş, hayal kırıklığına neden olmuştur.

İYİ HAL VE ADALET NEREDE?

Bir buldozer misali insanların umutlarını, gençliğini ve geleceklerini ezip geçen bu darbecilerin işledikleri cürümler, bütün kamuoyunun gözü önünde cürmü meşhut olarak sabit iken, nasıl iyi halli olabilirler. Yaptıkları zulüm, sebep oldukları ağır mağduriyetler ortadayken, darbecilerden hiçbirinin zerre kadar pişmanlık duymaması, hatta bırakın pişmanlık duymayı, şu an bile ellerinde gelse Cumhurbaşkanını bir kaşık suda boğmak isterler. Daha önce dindar kesime yaptıkları zulümleri misliyle yapmaktan çekinmeyecek bir arzu ve heves içinde olan bu zalimlerin, hastalık ve yaş gibi daha önce kimseye tanınmayan basit sebeplerle serbest bırakılmaları, özellikle bizim gibi brifingli yargı mağduru Müslümanların kanına dokundu, dokunuyor… ‘Bu nasıl bir vicdani kanaattır’ demekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Cezaevinde yıllardır yatan, çile çeken onca hasta ve yaşlı mahkum varken, üstelik çok daha basit ve hafif cezalardan dolayı yatıyorlarken, bu kadar ağır ceza alan darbecilerin ellerini kollarını sallayarak dışarda serbestçe dolaşmaları, cezaevinde yıllardır yatan mağdurların katmerlenen acılarına acı katmıştır adeta.

Ne yazık ki bu karar, vesayetçi darbecilerin hala imtiyazlarını koruduğu kanaatimizi pekiştirdi. Bir daha şahit olduk ki, yargının şefkatli yüzü zalimlere, katı ve sert yüzü de mazlumlaraymış. Cezaevlerinde adaletin gecikenine bile razı iken, çok uzak olduğunu görmenin hüznünü yaşadık. Ülkede, Müslüman kimlikli kişilere nazaran Laik-Kemalist vesayetçilere imtiyazlı davranma alışkanlığından hala vazgeçilebilmiş değil. Aynı mahkemelerde 10 yılı aşkın süredir yargılanmakta olan ve daha önce yargılanmış olan Müslümanların davalarına baktığınızda en acımasız ve en ağır tedbir kararlarının alındığını görürsünüz. Doksanlı yıllarda yargılanmış ve en ağır tedbir, cezalara çarptırılmış Müslümanlar olunca neden böyle davranılmadı. Yaşamış biri olarak şunu açıkça söylebilirim ki, Müslümanlar sözkonusu olunca; önce en yoğun işkencelerden geçer, delil üretilir (hatta delile gerek olmadan veya delile bakmadan) hemen tutuklanır(dı). Sonra da en ağır ceza olan, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılırdı. Olacak olan tam da buydu. Çünkü maalesef hala haklıların değil güçlülerin, iltimaslıların üstünlüğü devam ediyor. Öyle olmasaydı bugün 28 şubat brifingli yargısının hayatlarını çaldığı Müslümanlar değil de darbeciler hapishanelerde olacaktı.

CEVAP BEKLEYEN SORULAR

Maalesef bu acı, 1990’lı yıllardan bu yana cezaevlerinde ağır bedeller ödeyen Müslümanlara ve ailelerine ayrı bir ceza olmuştur. Yetkili makamlarda olup bu zulmü seyretmekle yetinenlerin, darbecilerin zulmüne katkı sağladığı da bir hakikattır. Zulme müdahale etmeyenler, sorumluluktan kurtulamazlar. Darbeciler iyi halli ise neden hala 28 Şubat edebiyatı yapılıyor. Yok eğer onların gerçek darbeci zalimler olduğu kabul ediliyorsa, 20-25 yıldır haksız bir yargılama ve uydurulmuş delillerle hala cezaevlerinde tutulan 28 Şubat Sürecinin en sabit-belirgin-aşikar mağduru Müslümanların suçu nedir. Neden Ergenekonculara, Balyozculara, 28 Şubatçılara merhametiniz var da yüzlerce Müslümana yaptıkları zulmü görmüyorsunuz.

Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis cezası almış bu darbecilere çözüm var da, Müslümanlar sözkonusu olunca neden alt komisyonlara, bürokratlara, mahkemelere havale ediliyor iş. Darbecilere ‘kumpas’ kuruldu, deyip çözüm üretenler, neden çeyrek asırdır bizim özgürlüklerimizi gasp edenlerin butlanlı kararlarını hala uyguluyor.

Yetmez mi?

ÇÖZÜM ARAYIŞI BAŞLAMALI

Uçup giden gençlikleri geri gelmeyecek, biliyorum.

Vefat eden anne-babaları ile kucaklaşamayacaklar, biliyorum.

Onlar en ağır bedeller ödediler,

Ama inandıkları için sabırla beklediler!

İnançları onlara ümittir, ümitsizliği kendilerine yakıştırmayacak kadar onurludurlar.

Ama adaletsizliğe, zalime hoşgörü Müslümana zulüm ve eziyete de tahammül edilemez.

28 Şubat Sürecince İslami davaların nasıl yürüdüğü ve cezaların nasıl verildiğinin birinci derecede şahidi, bu davaları takip eden avukatlardır. Mutlaka bu avukatların da dahil edildiği bir çözüm arayışına girilmeli. Acilen ve öncelikle dava dosyalarının kapakları açılmalı. Yapılan zulümler görülmeli. Yasal düzenlemeler yapılarak bu zulme son verilmeli.

28 Şubat tanklarının bedenlerini ezmeye devam ettiği cezaevlerindeki yüzlerce Müslümanın acilen serbest bırakılarak gasp edilen HAKLARI iade edilmeli.

Adaletin beklemeğe tahammülü yoktur!

#28 Şubat
#Hak
6 yıl önce