Fazıl Yazıcı'nın kaleme aldığı “Çanakkale'nin Bilinmezleri” Çanakkale ile alakalı bildiğimiz kitaplardan değil. Yazar çok farklı bir teknik kullanıyor ve kısa anekdotlarla bir büyük savaşın rengini tuvale aktarmaya çalışıyor
Çanakkale deyince aklımıza ne gelir. Nusret Mayın Gemisi, Seyit Onbaşı, Mustafa Kemal'in Anafartalar kahramanlığı, Ezineli Yahya Çavuş… Başka… Başka bir şey aklımıza gelmez aslında. “Çanakkale'nin Bilinmezleri” işte bu “başka”dan sonrasına adım atan bir çalışma. Her sene Çanakkale hakkında yapılan yüzlerce yayında nedense gözden kaçan değerlendirmeler, yorumlar bir kitapta toplanmış. Kitap bir anlamda resimde küçük parçaların birleşmesiyle yapılan kolaj çalışmasının, bir kitapta hayat bulmuş şekli gibi. Çanakkale'ye ait küçük parçalar iyi bir tasnifle bir araya getirilmiş, sonunda da ortaya savaşın resmi çıkmış ancak hâkim renk kırmızı.
Savaşa dair bilmediğimiz ne de çok konu varmış dedirten başlıklar kendi bilgilerinizi sınayan sorular olarak zihninize üşüşüyor: “İngilizler neden Allah Allah diyerek ilerlediler?”, “Şehitlerin üzerinden çıkan kâğıtlarda ne yazardı?”,“Osmanlılar 18 Mart Zaferi'ni neden 5 Mart'ta kutlardı?”,“Fatih Sultan Mehmed'in asırlar evvelinden gelen askerî zekâsı, Çanakkale Muharebelerinde ordumuzun işini nasıl kolaylaştırdı?” Soruları çoğaltmak mümkün ve cevaplarını bulmak için çoğu ilk defa yayınlanan Çanakkale fotoğrafları yerine kitabın metinlerine odaklanmak şart.
Eseri bitirdiğinizde Çanakkale'nin ne olduğunu anlıyor, savaşta dökülen kırmızının, ateş karşısında kalmış gibi yanaklarınızı kızarttığını hissediyorsunuz. Kullanılan görsellerin de bilinmez olması mühim ki bu özellik Çanakkale'nin Bilinmezleri ifadesini desteklemiş durumda. Kitap savaşın seyrini ana hatlarıyla ortaya koyarak başlıyor. Bilinmeyen konulara geçmeden evvel yanlış bilinenler üzerinde duruyor. Yanlış bildiğimiz o kadar çok konu var ki… Ders kitaplarımıza bile geçen “Yenilmedik de yenik sayıldık” masalından, savaşın adının I. Dünya Savaşı olup olmadığına kadar çok ilginç hususlara değinilmiş.
Çanakkale'de işlenen savaş suçları işgalcilerin bir başka yüzünü göstermesi bakımından manidar. Lakin benim kitapta en çok ilgimi çeken Çanakkale'nin unutulmaz hatıraları bölümünde yer alan hatıralar oldu. Devletten gazilik parası almayı ayıp sayan Bursalı İsmail Ukuf ile 1976 senesinde yapılan bir röportaj 34 yıl sonra karşımıza çıkınca savaşa biraz daha dokunmuş hissini yaşıyorsunuz. Yine 1953'te Üsküp'te yapılan bir futbol maçında yaşananlar ise gönül telini titretecek cinsten. Bir futbol maçıyla Çanakkale'nin ne ilgisi olur diye düşünmeyin okuyunca hak vereceksiniz.“Çanakkale'nin Bilinmezleri” kitabında sadece Çanakkale Savaşları'na yer verilmemiş. Osmanlıların ilk dönemlerinden itibaren Çanakkale'nin önemi, burada yaşanan mühim hadiselerin eşliğinde verilmiş. Böylece aslında bir manada Osmanlı'nın Çanakkale Müdafaası'nın Orhan Gazi döneminden itibaren başladığını anlıyorsunuz. Tarih boyunca Çanakkale geçilmez diyen sadece 1915'teki kahramanlar olmadığını da eserin Osmanlı'nın Çanakkale'si kısmında görüyorsunuz.
Kitabın en sonunda “Çanakkale'yi Bekleyen Tehlikeler” başlığı altında zaferi küçültmek için yapılan bilinçli çalışmalar, maksatlı yayınlara işaret ediliyor. Millî birlik ve beraberliği sağlamada mühim bir görev yerine getiren Çanakkale Muharebeleri konusunda kamuoyunda şüpheler uyandırmak, zaferi tartışmaya açmak, halkın nazarındaki Çanakkale ruhunu zedelemek için yapılanları Fazıl Yazıcı tek tek ortaya koyuyor. Burada kötü niyetlilerin maksatlarını anlamak kolay. Lakin kimi iyi niyetli ancak hamasî çalışmaların da Çanakkale ruhunu incittiği herkesin malumu.