Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, "Tuzla mutlaka tahliye edilmelidir. Tuzla'dan belli sayıda tersane kalkmalıdır ya da tuzla kapatılmalıdır" dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Tuzla'da 3 işçinin ölümüyle sonuçlanan kazanın gerçekleştiği Gisan Tersanesi'ndeki hiçbir teknik sorumlunun, iki teknik personelle görülmesi mümkün olan iş için 19 işçinin hangi mantıkla filikaya oturtulduğunu izah edemediğini belirterek, "Bu olayı sıradan iş kazası diye geçiştirmek, ölen işçilerimize ve ailelerine yapılacak olan en büyük haksızlıktır diye düşünüyorum" dedi.
Bakan Çelik, filika kazasının meydana geldiği Gisan Tersanesi'nde bugün incelemelerde bulundu.
İnceleme gezisine ilk aşamada sadece Anadolu Ajansı ile Cihan Haber Ajansı alınırken, daha sonra kazanın gerçekleştiği filikayı görüntülemek üzere diğer basın mensuplarının tersaneye girişlerine de izin verildi. Bakan Çelik'in incelemeleri sırasında, yan tersanede çalışan bazı işçiler, "Şimdi mi geliyorsunuz" diye tepki gösterdiler. Yaklaşık 45 dakika süren incelemenin ardından basın mensuplarına açıklama yapan Bakan Çelik, hayatını kaybeden işçilere rahmet, yaralılara da acil şifalar diledi.
Bakanlık olarak burada eskiden beri teftişlerinin devam ettiğini, kapatmalar dahil her türlü cezai müeyyide uygulamalarına ve işçilere yönelik "iş güvenliği" konulu eğitim faaliyetlerini sürdürmelerine rağmen, maalesef bu ve benzeri elim hadiselerin son bulmadığını dile getiren Çelik, şunları kaydetti:
"Tuzla'daki sorunun temelinde iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin çok ötesinde, alan darlığı gibi yapısal sorunlar, insan odaklı çalışma kültürünün yerleşmemiş olması yatmaktadır. Bu son olay ise olup bitenlerden ders almayan, aymazlığın, ihmalkarlığın bir neticesidir. Bu olayı sıradan iş kazası diye geçiştirmek, ölen işçilerimize ve ailelerine yapılacak olan en büyük haksızlıktır diye düşünüyorum. Böyle bir iş kazası olamaz. Ve bu kabul edilemez bir durumdur." Çelik, olay meydana geldikten bir saat sonra Bakanlık müfettişlerinin, dün müsteşarla birlikte bir ekibin olay yerinde olduğunu hatırlatarak bugün de kendisinin incelemelerde bulunmak üzere geldiğini kaydetti. Olaya Cumhuriyet Savcılığı tarafından da el konulduğunu ve soruşturmanın devam ettiğini belirten Çelik, oluşturulacak teknik rapora göre sorumluların tespit edileceğini ve gerekli müeyyidelerin uygulanacağını kaydetti.
Bakan Çelik, kazanın meydana geldiği iş yerinin 2007 yılından bu yana 7 defa Bakanlık müfettişlerince denetlendiğine de işaret ederek, "Bu iş yerine 13 Mart 2008 tarihinde 16 günlük bir kısmi durdurma cezası uygulanmıştır. Son olarak yine idari para cezaları uygulanmıştır. Bakanlığımızı ilgilendiren, yasaların bize verdiği tüm yetkiler kullanıldı" diye konuştu.
Bakanlığın Tuzla'daki denetleme çalışmalarını bugüne kadar aksatmadan devam ettirdiğini, ancak sorunların da sürdüğünü dile getiren Çelik, burada "neden" sorusuna hep birlikte cevap aranması gerektiğini söyledi.
Son günlerde Denizcilik Müsteşarlığı tarafından tersanelerle ilgili bir yönetmeliğin yayınlandığını, buna göre "A" tipi tersanelerin 300 dönümlük bir alanda imalat yapabileceğinin "C" tipi tersanelerin ise en az 80 dönümlük bir alana sahip olması gerektiğinin bildirildiğine işaret eden Çelik, Tuzla'daki tersaneler bölgesinin toplam alanının ise 1300 dönüm olduğunu vurguladı.
Çelik, "Bunu 44 tersaneye böldüğümüzde, ortalama 28 dönüm alan üzerinde imalat yapılıyor. Yani 'C' tipi olan yerde, 'A' tipi imalat yapılıyor" dedi.
Bakanlık olarak üzerlerine düşen görevi yapmalarına rağmen bunun Tuzla'daki acıları durdurmaya yetmediğini ifade eden Çelik, "Tuzla mutlaka tahliye edilmelidir. Tuzla'dan belli sayıda tersaneler kalkmalıdır ya da Tuzla kapatılmalıdır. Bunun başka çıkışının kesinlikle olmadığını 11 aylık Bakanlık tecrübemde, geceli gündüzlü Tuzla'da yaptığımız teftişlerde, idari ve para cezalarında, kısmi kapatmalarda elde ettiğimiz sonuçlarda gördük" diye konuştu.
Çelik, Tuzla'ya helikopterle geldiğini ve bölgeye yukarıdan bakıldığında da buradaki keşmekeşliğin görüldüğünü belirterek, çözümün cezai müeyyideler değil, bölgeye köklü bir şekilde neşter vurmakta olduğunu kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve kendi bakanlıklarının da katıldığı bir toplantı yapıldığını anlatan Çelik, o toplantıda ilgili bakanlıkların görev alanı dahilinde iş bölümü yapıldığını anlattı.
Çelik, "Bu alanın tahliyesine ilişkin alınan kararların da bir an önce devreye girmesi konusunda gerekli girişimleri gerek Başbakan, gerek bakan arkadaşlarımızla gerçekleştireceğiz" dedi.
Olayın klasik üretime dönük bir çalışma sırasında değil, bir ürünün testi sırasında meydana geldiği için klasik işçi-işveren ilişkisini aşan bir boyutu olduğunu vurgulayan Çelik, kazada bir mühendislik hatasının ve filikalarla ilgili bir standardizasyon sorununun söz konusu olduğunu kaydetti.
Çelik, filikanın normalde denize düştüğünde cam diye ifade edilen maddesinin dağılmaması gerektiğini, ama bunun tuz-buz olduğunun görüldüğünü kaydetti.
Bakan Çelik, "Bizzat filikayı da gördük. Filikanın standardizasyonuyla ilgili bir sorunun olduğu ortaya çıkmaktadır. Koordinasyon ve organizasyon eksikliğinin olduğu da açık şekilde ortaya çıkmaktadır. Ayrıca çok önemlisi iki teknik personelle, iki sorumluyla bu işin görülmesi mümkünken, buraya 19 işçinin hangi akılla, hangi mantıkla oturtulduğunu gerçekten hiçbir teknik arkadaşımız izah edemedi" şeklinde konuştu.
Olayla ilgili nihai teknik raporun yargı tarafından değerlendirileceğini ve bir karara bağlanacağını hatırlatan Çelik, benzer kazaların bir daha yaşanmamasını dilediğini, ama her defasında yeni olumsuzluklarla karşılaşmaktan üzüntü duyduğunu da dile getirdi.
Bakan Çelik, "(burada para kazanacağız, imkan elde edeceğiz, ülke gelir elde edecek) diye insanımızın bu şekilde, ucuz bir şekilde hayatını kaybetmesine bakanlık olarak, hükümet olarak kesinlikle rıza gösteremeyiz. Yarından tezi yok Tuzla'da alınması gereken önlemler kimleri ilgilendiriyorsa o kurumlar tarafından mutlaka el atılmalıdır" diye konuştu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, "Tuzla konusunda Çalışma Bakanlığıyla ilgili eksikler bulanlar varsa, 'şunu da yapmanız gerekirdi Bakanlık olarak' deyip de bizim yapmadığımız bir durum tespiti söz konusu olursa, (istifa) bu ve benzeri konuları düşünebilirim" dedi.
Bakan Çelik, Gisan Tersanesi'ndeki açıklamasının ardından, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Olayın ardından Gisan Tersanesi'ne iş durdurma cezası verilip verilmediğine yönelik bir soru üzerine Çelik, kazanın uzmanlık gerektiren bir işin denenmesi sırasında gerçekleştiğini ve olayın bu boyutuyla değerlendirildiğini söyledi.
Çelik, "Bakanlığımızı ilgilendiren alanla ilgili iş durdurma, kapatma söz konusu ise bakın tersanelerin önünde söylüyorum, çekinmedik, bundan yine de çekinmeyeceğiz" dedi.
Bir gazetecinin "Olayda tam olarak sorumlu kim?" sorusuna Çelik, sorumluluk konusunda bir şey söylemenin gelinen nokta ve yargı boyutu açısından son derece yanlış olacağını ifade etti.
Yapılan bir takım tespitler ve oluşan kanaatler bulunduğunu, ancak bunların bireysel ya da yüzeysel olabileceğini dile getiren Çelik, konuya ilişkin teknik raporları beklemek gerektiğini söyledi. Bakan Çelik, filikayı, hatta kızağı imal eden, bunu yürüten ve 19 kişiyi içine oturtanlara ne kadar sorumluluk payı düşüyorsa, bunun en kısa sürede açığa çıkacağını kaydetti.
Çelik, "Kazanın gerçekleştiği üretim işinde Fransız Loyd'u adlı kuruluşun da bulunduğunu ve bu kuruluşun işin her aşamasında yer aldığını" belirterek, "Hata bulunacak olursa cezai müeyyide nasıl işleyecek?" sorusunu yönelten bir gazeteciyi yanıtlarken de, bu kadar denetim içinde, bu kadar teknik elemanın olduğu bir ortamda, bu kazanın olmasının ayrıca üzüntü verici bir durum olduğunu ifade etti.
Çelik, tersanelerde işçi sağlığı ve güvenliğine yönelik sorumluların da bulunduğunu belirterek, "Bu firmada da iş sağlığı ve güvenliği sorumlusu var. Firmada bulunan eleman tersanede cereyan eden iş güvenliğiyle ilgili tüm alanlarda sorunları denetlemek, onlara müdahil olmak durumundadır. Onların da sorumluluğu var" diye konuştu. Bazı işçilerin olayın ardından, "filikaya binmedikleri takdirde işten atılmakla tehdit edildikleri" yönde açıklama yaptıklarının hatırlatılması ve bakanlığa bu konuda ihbar gelip gelmediğine yönelik soru üzerine Çelik, hiçbir ihbar gelmediğini, denetimlerde de böyle bir şeyle karşılaşmadıklarını anlattı.
Çelik, bir gazetecinin olaydan hemen sonra tersaneye gelmediği gerekçesiyle kendisinin eleştirildiğini ifade etmesi üzerine, Erzincan'da şehit olanlar arasında yer alan ve kendisinin de tanıdığı askerin Bursa'daki cenazesine katıldıktan sonra geldiğini kaydetti. "Bu kadar olaya rağmen önlem almayanlar neye güveniyorlar" yönündeki bir soruya da Çelik, işçi ve işverenlerle bir araya geldiğini, işverenlere; "buradan trilyonlarca para kazanıyorsunuz. Son derece güzel. Ama neticede insan emeğiyle bunu kazanıyorsunuz. İşçinin alın teriyle bunu kazanıyorsunuz. Sabahleyin bu kadar yoğun işlerin olduğu bu alanlarda gelin işçilerinize moral olarak uğrayın. Acaba ustalar, kalfalar üzerlerine düşeni yapıyorlar mı yapmıyorlar mı?" dediğini söyledi.
Çelik, bir gazetecinin, "söz konusu görüşmelerde muhatap sendika olarak çağrılan Dok Gemi-İş Sendikası'nın bu olayda ortalarda görünmediğini" ifade etmesi üzerine, sendikalar arasında bir ayrım yapmadığını, tümünü Şubat ayındaki toplantıya davet ettiğini belirtti.
Çelik, "Mühim olan Tuzla'nın bu şekilde anılıyor olmasından Tuzla'yı kurtarmak ve burada mağdur olan, gerçekten ölümle burun buruna olan ortamdan işçilerimizi uzaklaştırmak. Bunun Tuzla'nın tahliyesinden başka çıkış yolu yoktur" dedi.
Bakan Çelik, "Tuzla Tersaneler Bölgesinin taşınması için çalışma başlatıp başlatmadıkları" yönündeki bir soruya da, bunun yalnız kendi Bakanlığıyla ilgili olmadığını, Başbakan Erdoğan başkanlığında ilgili bakanlıklarla birlikte bu konuda alınmış bir karar bulunduğunu hatırlattı.
Çelik, "Bakanlık müfettişlerinin tersanelere haber vererek geldikleri" iddiasını hatırlatarak, "habersiz ziyaretler oluyor mu?" sorusunu yönelten bir gazeteciye de, "Bünyemizde çalışan personeli elimizde bir veri olmadan tenkit etmeyi doğru bulmuyorum. Ama bu şekilde ifadeler bize de geliyor. Tepe noktasından, grup noktasına kadar bazı değişiklikler yaptık. Gerekirse yine bazı değişiklikler yapacağız" yanıtını verdi.
Çelik, bir gazetecinin "Sabah Gisan Tersanesi önünde açıklama yapan sendikaların kendisini istifaya davet ettiğini" belirtmesi üzerine şunları söyledi:
"Bu koltuklar önemli koltuklardır. Hakkını veriyorsanız bu koltuklarda oturacaksınız. Vermiyorsanız bir saniye bile milletin huzurunu işgal etmeyeceksiniz. Ben Bakanlık olarak 10 ay içinde önemli şeyleri gerçekleştirdiğimize inanıyorum. Tuzla konusunda çalışma bakanlığıyla ilgili eksikler bulanlar varsa, 'şunu da yapmanız gerekirdi bakanlık olarak' deyip de bizim yapmadığımız bir durum tespiti söz konusu olursa, (istifa)bu ve benzeri konuları düşünebilirim."
Bakan Çelik, "Siz Bakanlığınızı sorumlu tutuyor musunuz?" sorusuna da şöyle yanıt verdi:
"Hükümet olarak Türkiye'yi biz idare ediyoruz. Bu anlamda hepimiz sorumluyuz. Bunu bir yere ihale etmek doğru değil. Fakat Türkiye hukuk devleti. Yanlışı, hatayı tespit etmek yine devletin organlarının görevidir. Şu anda onun üzerindeyiz."
Bakan Çelik, Gisan Tersanesi'ndeki incelemesinin ardından, Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde bulunan yaralıları ziyaret etti.