Ahmet Murat'ın kaleme aldığı 'Kayıt Dışı Anılar' 1940'lı yılların İstanbul'u ve Beşiktaş'ına odaklı bir anı kitabı. Kitapta yazar, okurunu elinden tutup, adeta sokak sokak İstanbul'da dolaştırıyor.
İstanbul üzerine sayısız kitap yazıldı bugüne dek. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Ahmet Murat'ın 'Kayıt Dışı Anılar' kitabı İstanbul'u anılarla sohbet havasında anlatan ve bu yönüyle İstanbul kitapları arasında saygın bir yer edinmeyi hak eden iyi bir örnek. Çoğu kez unutulan ve o döneme ait anıların anlatılmadığı bir zaman dilimidir 1940'lı yıllar ve bu yıllardaki şehr-i İstanbul. Aynı zamanda üzerine en çok konuşulan ve en çok anlatılmak istenen şehirdir de. Bugüne dek yazılan çoğu kitabın belgesel niteliğinde olduğunu hesaba katarsak Ahmet Murat'ın 'Kayıt Dışı Anılar' kitabı bir yönüyle diğerlerinden ayrılıyor. Yaşadığı şehri ve en önemlisi Beşiktaş'ı sokak sokak, ev ev anlatan yazar okura yok olmuş bir tarihi, kayıtlardan ve tüm resmi dil ve evraktan uzak durarak sunuyor.
Yazar sinemaya kitabında genişçe yer ayırmış. Beyoğlu'ndaki sinemalar ve filmler türlerine ve izlenirliklerine göre ayrılmış. İşte onlardan bir örnek: "Acıklı Arap filmleri, o zamanların en fazla iltifat gören kurdelaları idi. Milletçe ıstırap çekmekten zevk duyan bir toplum olduğumuzdan, konuların çarşaf çarşaf ağlanacak olaylar içermesi, marazi bir tatmin sağlardı. Film sonunda, gözü yaşlı olmayan birin görmek zordu." Çamaşır makinesinin evlere ilk girdiğinde oturma odasında yerlerini aldıklarını da bu kitaptan öğreniyoruz. Beraber okuyalım:"İlk beyaz eşyamız Miele çamaşır makinesi idi. Herhalde 40'lı yılların sonlarına doğru alınmıştı. İstiklal caddesinde Çiçek Pasajı ile Sahne sokağı arasında o zamanlar mevcut bir bayiden 500 liraya alınmıştı. Evlerin dizaynı henüz beyaz eşyalara göre tanzim edilmediğinden çamaşır makinesi yemek odasında duruyordu." Yeme-içme ile ilgili anıların aktarıldığı bölümde de iğdenin çok yaygın bir yemiş olduğu hatta bakkal vitrinlerinde bile bulunduğu yazıyor. Keçiboynuzu da o dönemde en az iğde kadar revaçtaymış. Kayıt Dışı Anılar, İstanbul'un 60 yılda ne çok değiştiğini, sosyal yaşam, mimari ve sanat anlayışının nasıl bir dönüşüm yaşadığını gözler önüne seriyor.