Bir yanda, elinde o dillere destan motorlu ağaç testeresiyle birlikte ünlü korku filmi kahramanı 'Leatherface'... Diğer tarafta ise onun kurbanlarını kuşbaşı yaparken kullandığı kanlı kasap tezgâhı ve üzerinde de yarı yarıya parçalanmış bir ceset... Bu 'şey', uluslararası internet sitelerinde 40-50 dolar arası fiyatla satılan bir oyuncak!
Sinemayla yatıp kalkan pek çok insan gibi ben de fırsat buldukça beyazperdenin tarihinde iz bırakmış ünlü filmlere/film kahramanlarına ait afişler, lobi fotoğrafları ve maketler satın alıp bunları evimin, ofisimin uygun köşelerinde oluşturduğum mini sergiler aracılığıyla dostlarımla paylaşıyorum. İnancım odur ki serde DVD-VCD, film müziği CD'si ya da afiş koleksiyonerliği gibi bazı hobiler yoksa kişinin kalbinde gerçek bir sinema sevgisi de oluşamaz; her tutkulu sinemasever vaktiyle kendisini derinden etkilemiş filmleri temsil eden bu tür hatıra eşyalarına bir biçimde sahip olmayı ister.
Geçenlerde, ahbaplarımın iyi bildiği koleksiyonculuk merakım doğrultusunda, bazı yeni parçalar edinmek üzere yerli ve yabancı internet sitelerinde sörf yaparken, oyuncakçılık adına son derece nadide bir “eser”le karşılaştım. Bilgisayar ekranında gördüğüm o “şey” kendi türünde öylesine müthiş bir örnekti ki yaklaşık bir 15 dakika boyunca dilimin tutulmasına yol açan bu eşsiz parçayı sizlerle de paylaşmak farz oldu.
Film kahramanlarının plastik biblolarını üreten Amerikalı bir firma, koleksiyonuna Tobe Hooper'ın 1974 yapımı korku-vahşet filmi “Teksas Testere Katliamı”nı da eklemiş. Oyuncakçılık sektöründe, ünlü filmlerin sahnelerini yeniden oluşturmaya yarayan bu tür çok parçalı maket gruplarına “diorama” denilmekte…
Filmin en popüler ve “sevimli” (!) kahramanı da kurbanlarının etlerini evdeki kasap tezgâhında kuşbaşı kıvamında işledikten sonra yüz derilerini hatıra olarak söken ve şamata olsun diye kendi yüzüne yapıştırarak dolaşan “Leatherface” (Deri Surat) takma adlı hilkat garibesi bir genç adamdır. Üç kuşaktan manyakları bünyesinde barındıran bu geniş ailenin en genç kuşağına mensup Leatherface, aynı zamanda filme adını veren motorlu testereyi de kullanan kişidir. Yıllar içinde Hollywood tarafından pehlivan tefrikasına dönüştürülen bu tüyler ürpertici öykü, serinin afişlerinde bile artık onun -yüzünde, doğradığı insanların derisi, üzerinde vıcık vıcık kanlı bir kasap önlüğü, elinde de ağaç testeresiyle- ortalıkta şehvetli bir heyecanla koşturup durduğu sahneler üzerinden simgelenir olmuştur.
Evet hanımlar beyler; bu gördüğünüz şey, kâh sinemasever büyükler, kâh böylesi nesnelerle oynamayı seven çocuklar için üretilmiş, tüketiminde herhangi bir yaş sınırlaması olmayan (nasıl olsun ki?) çağdaş bir “oyuncak”… Yani, böyle bir nesne grubunu minimum 40 dolar verip satın alıyor, sonra da evde çoluk çocuğunuzun gözünün önünde bir yerde Leatherface'in adam kesip biçme kompozisyonunu bire bir oluşturuyorsunuz.
Ne kadar şirin değil mi? Tam da günümüz çocuklarının beğenisine göre…
Sinemada şiddet… Televizyonda şiddet… Bilgisayar oyunlarında şiddet… Müzikte şiddet… İnternette şiddet… Sporda şiddet… Evde şiddet… Okulda şiddet… Kışlada şiddet… Ve nihayet, hayatın en masum yüzünü yansıtan oyuncaklarda bile şiddet…
Doğumundan ölümüne kadar bu denli kesif ve kesintisiz bir şiddet bombardımanı altında yaşayıp giden bir kuşağın kafatasının içindeki o mucizevî doku da giderek “beyin” olmaktan çıkıp “kan kırmızı renkte bir aşure” kıvamına ulaşacaktır doğal olarak…
Yüce Allah, hayattaki her şeyi kâr-zarar hesabına göre değerlendiren şu lanet olası kapitalizme ve onun dünyanın dört bir köşesindeki kan emici vampirlerine tez zamanda akıl fikir versin diyorum; başka da bir şey demiyorum.