BİLİYOR MUYDUNUZ?
Salonlarda izlemeye gittiğiniz
35 mm
'lik ve
120 dakika
süreli standart bir sinema filmin, işletmeci şirket tarafından o salonun makine dairesine her biri ortalama
720 metre
olan ve
20'şer dakika
süren
6 ardışık bobin
hâlinde (ki bunların sektördeki adı
“kısım”
dır) gönderildiğini, makinistin gösterimde kolaylık olsun diye bu bobinlerin içindeki filmleri bitiş-başlangıç noktalarından özel bir seloteyple ucuca yapıştırıp daha büyük çaplı makaralara sardığını, böylelikle ilk 3 bobinden o filmin birinci yarısının, yani
ortalama bir saatlik
gösterim süresinin elde edildiğini, ilk yarının ardından verilen geleneksel
“mola”
ların izleyicilerin kantinlerden alışveriş yapıp salonun gelir-gider açıklarını kısmen de olsa kapatması amacını taşıdığını, makinistin o filmin salondaki gösterim süreci tamamlandığında hazırlamış olduğu büyük boy makaraları yeniden ayrıştırarak 6 kısım hâlinde teneke kutularına koyup işletmeciye geri gönderdiğini, işletmecinin de aynı kopyayı belli bir süre arşivinde sakladıktan sonra (gelecekte ilgisiz kişilerin eline geçip korsan gösterimler yapılmasın diye) bobinleri bıçkı makinesiyle doğramak, aside atmak, filmin görüntüsünü boylu boyunca çizmek ya da şeritleri sık aralıklarla kopartmak gibi yöntemlerden biriyle imha ettiğini, günümüzde sinemalara dağıtılan her bir 35 mm'lik ticarî işletim kopyasının ortalama
2 bin 500 Amerikan dolarına
mâlolduğunu, fakat direkt DVD'den ve hard-diskten dijital gösterim sistemlerinin bütün dünyada gitgide yaygınlaşmasıyla birlikte 35 mm film şeridine dayalı bütün bu geleneksel işletim ve gösterim düzeneğinin
en geç önümüzdeki 10 yıl içinde
aşamalı olarak tarihe karışacağını, gösterime sunulacak filmlerin işletmeci şirketten sinemanın bilgisayarına e-postayla
“dosya”
formatında gönderilip yalnızca klavyedeki birkaç tuşa basılarak oynatılacağını, o salondaki gösterim süresi ve adedi tamamlanınca da hiç bir ekstra müdahaleye gerek kalmaksızın özel bir programla kendi kendisini imha edeceğini
BİLİYOR MUYDUNUZ?