Bizans kehanetlerinin izinde...

Ertan Altan
00:006/06/2009, Cumartesi
G: 5/06/2009, Cuma
Yeni Şafak
Bizans kehanetlerinin izinde…
Bizans kehanetlerinin izinde…

Arkeolog-Yazar Nihan Azizlerli tarafından kaleme alınan ve İstanbul'un Bizans döneminde geçen nadir hikâyelerden olan Kehanet romanı Bizans'ın günlük yaşamını, ünlü saray entrikalarını anlatıyor. Azizlerli'yle kitaba konu olan mekânların bugünkü hallerini dolaştık

Yazar Nihan Azizlerli'nin, İstanbul'un kuruluşunu ve o dönemin yaşayışını günümüze kadar ulaşan binlerce yıllık kehanetlerle kurgulayarak kaleme aldığı 'İstanbul'un En Eski Öyküsü: Kehanet' adlı romanı, okurla buluştu. Nihan Azizlerli Arkeolog bir yazar. Bu açıdan romana konu olarak seçtiği İstanbul mekânları da arkeoloji biliminin süzgecinden geçirerek titiz bir araştırmayla kurgulamış. Ortaya da gerçek mekânlarda geçen nefes kesen bir hikâye çıkmış.

Binlerce yıllık bir yer altı örgütü olan Sır Rahipleri'nin “gizemle dokunmuş” sırlarının peşinde nefes nefese bir roman olan Kehanet'in yazarı Nihan Azizlerli ile romanda geçen mekânların bugünkü hallerini ziyaret ettik. Milattan sonra birinci yüzyılda Bizans sarayının tıpkı Topkapı Sarayı gibi geniş bir alana yayılan binalar topluluğundan oluştuğunu belirten Azizlerli ile Magnaura adlı bu saraydan geriye kalanları Cankurtaran ve Sultanahmet Medyanı arasınra kalan eski halı dükkânlarının bodrum katlarında bulduk.


MAGNAURA: İYİ HAVALAR

Latince İyi Havalar anlamına gelen Bizans Sarayı Sultanahmet'ten Cankurtaran sahiline kadar uzanan bir alanda yer alıyor. Bugün bu bölgede turistik dükkânlar, restoranlar ve oteller yer alıyor. Bazı dükkânların bodrum katlarında tesadüfen bulanan saray kalıntıları dükkan sahipleri tarafından korumaya alınmış. Katlınlar arasında mozaik zeminler, ayazmalar ve içinde hala temiz su bulunan sarnıçlar bile var.

İçinde dolaştığımız bu antik mekânları romanında yeniden canlandırdığını söyleyen Azizlerli 'Arkeolojiye olan merakım ve İstanbul'un ilgiye değer tarihi dokusu beni bu romanı yazmaya yöneltti' diyor. Azizlerli, Bizans döneminin İstanbul'unu anlatan çok sayıda akademik kitap bulunmasına rağmen, Türkçe yazılmış romanların sayısının yok denecek kadar az olduğunu söylüyor. 'Kehanet'in bu eksikliği büyük bir başarıyla doldurduğuna inandığını belirten Azizlerli'nin romanını elinizden bırakamayacaksınız.


Kitapta yer alan İstanbul kehanetleri


  • M.Ö. 7. yüzyılda kendilerine yeni bir yer arayan Megaralılar, Delphi kâhinine danıştı. Kâhin onlara 'körlerin ülkesinin karşısı'nı işaret etti. Şifreli konuşan kâhinin dediklerini anlamaya çalışan Megaralılar, körleri Khalkedon'da (Kadıköy) buldu. Güzelim boğaz ve Sarayburnu'nu görmeyip, Kadıköy'e yerleşenler, ancak 'kör' olabilirdi. Megalılar, bunun üzerine Delphi kâhininin kehaneti ile Sarayburnu'na yerleşti.

  • İstanbul'un milattan önceki dönemde kurulduğu alanı ilk belirleyen bir karga oldu. Kent kurulurken kesilen kurbandan aldığı bir et parçasını kaçıran karga, Sarayburnu'na kondu. Bu karga bir alamet kabul edildi ve kent, Sarayburnu'na inşa edildi.

  • Roma döneminde İmparator 1. Constantinus, İstanbul'u yeniden inşa etmeye çalışırken kuşlar inşaat taşlarını çalıp sürekli olarak Sarayburnu tarafına taşıdır. Büyük Saray, bu nedenle ilk kez bugünkü Sultanahmet yakınlarında Sarayburnu'na kuruldu.

  • Roma döneminde kent kurulurken bir yılan yuvasından çıkar ve onu gören bir kartal havalanır. İki hayvan uzun mücadele sonrası yere düşer. Yılan öldürülür, kartal tebrik edilir. Müneccimler şu kehanette bulunur: 'Bu kent yeryüzündeki bütün şehirlerden daha fazla şan ve üne kavuşacak ama iki deniz arasında hep meyledecek.'

  • Roma İmparatoru Constantinus'a bir kâhin, kent kurulurken şöyle dedi: 'İmparatorum bu şehir ve taht senin neslinindir. Ta ki gemiler karadan yürüyene dek.' (Osmanlı İmparatorluğu, kenti Bizans İmparatorluğu'nun elinden gemileri karadan yürüterek aldı)

  • İstanbul'da Bizans döneminde yer alan iki sütun (Theodosius ve Arkadius sütunları), üzerinde kentin tüm geleceğinin yazılı olduğu kehanetinde bulunulur. Günümüzde her iki sütundan da küçük kalıntılar mevcuttur. Sütunların üzerindeki süslemeli kuşaklarda herkes kendi hayatından sahneler görebilirmiş.

  • Bizanslılar, İstanbul'u kuran ve bitirecek her iki imparatorun hem kendilerinin, hem de annelerinin isminin aynı olacağına inanıyordu. Şehri kendi adını vererek kuran I. Constantinus, Türkler fethettiğinde imparator olan ise 11. Constantinus'tur. Her iki imparatorun annesinin adı da Helena'dır.

  • Osmanlı hanedanının 7. yöneticisinin, Bizans'ı yöneten son hanedanın 7. yöneticisini yeneceği söyleniyordu. Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı'nın 7. padişahı, 11. Constantinus ise Bizans'ın son hanedanının 7. imparatorudur.