1453'ten bu yana semavi dinlerin mensuplarının büyük bir barış, huzur ve mutluluk atmosferini paylaştığı İstanbul'un kardeşliğe kucak açan kodları bu belgeselde çözülüyor. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, İstanbul'un kardeşliğe kucak açan iklimini şöyle yorumluyor: “Osmanlı, Musevilere kucak açtığı zaman zorlanmadan, herhangi bir sıkıntıya düşmeden kucak açıyordu, çünkü kendisinde bir özgüven vardı. Yani 'ehli kitap olan bir varlığın, zulme uğramış bir varlığın, sıkıntıda olan bir varlığın, benden yardım talep eden bir varlığın, hamisi, babası, koruyucusu tabii ki ben olacağım' düşüncesiyle hareket ediyordu. Burada Müslümanların ötekine yaklaşımı, yani Müslüman olmayana yaklaşımı, bir dışsallık yaklaşımı, bir diplomatik yaklaşım değil... Osmanlı insanı Yahudilere kucak açtığı zaman dini bir vecibeyi yerine getirmiş oluyordu. İstanbul'daki hoşgörü ortamı, Sufi filtreden geçmiş İslam anlayışına sahip Müslümanlar tarafından tatbik edilmişse, tekrar uygulanabilirliği vardır... Ancak bunun tekrarlanabilmesi için, daha evvelki bu tecrübenin dinamikleri iyi analiz edilmelidir.”