“Hayal Şehri İstanbul' isimli kitap sizleri çok etkileyecek. Tarihçi Şafak Tunç tarafından hazırlanan kitapta 12. yüzyıl sonlarından 20. yüzyılın yarısına kadar Bizans döneminde İstanbul'a seyahat eden Harun Bin Yahya, Mes'udi, Hassan Ali El-Herevi, İbn-i Batuta ve Mirza Ali Han Eminüddevle gibi seyyahların gözüyle İstanbul anlatılıyor
Hayal Şehri İstanbul adlı kitap İstanbul'un geçmişine yolculuğa çıkartıyor sizleri. Osmanlı döneminde İstanbul'un kültür ve tarihi hakkında zengin bir içerik sunan kitapta, İstanbul'un camileri, çeşmeleri, suları, tekkeleri, dergahları, hamamları ve mezarlıklarına yer veriliyor. İstanbul'un tepeleri hakkında gözlem ve bilgilerin de yer aldığı kitapta, Türklerde hayvan sevgisi, kıyafetler, ticaret hayatı, eski İstanbul insanları, Asitane-i Saadette düğün merasimi, Mecma-i Zürefa Osmanlı kahvehaneleri, harem ve eski İstanbul'da sosyal hayattan örnekler sunuluyor. İstanbul içinde daha özel bir yere sahip olan Boğaziçi medeniyetinin de anlatıldığı ve eski resimlerle geçmişe ışık tutan kitap, Mustafa Nazif Duran'ın günümüz İstanbul'unu anlatan fotoğraflarıyla ilgi çekiyor. Ayrıca kitapta batılı sanatçılar Topham, Radclyffe, Brudshaw, Griffiths, Benjamin, Adladr, Allen, Louis-François Cassas, Higham, Bentley, C. Biseo, Charles De Pertusıer, Warwick Goble, Alexander Van Millingen, Monnin Jouannin, R. Wallis, J. C. Bentley, Antoine Ignace Melling, Leanordo De Mango, Carl Gustaf Löwenhielm, Joseph Schranz ve Gaspare Fossati tarafından yapılmış gravür ve karakalem çalışmaları da bulunuyor. Bu gravürler İstanbul'la ilgili olarak mekan, ibadethane, sosyal hayat, insan, manzara, mimari eserler, meslek erbabı, Osmanlı kıyafetleri gibi pek çok tarihi güzelliği günümüze taşıyor. Kitaba önsöz yazan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, batılı seyyahlar için doğunun her dönemde gizemli olduğunu belirtti. Bu yüzden bugünkü Avrupa'yı merkez edinen anlayışa göre doğu olarak isimlendirilen bu bölgeye farklı amaçlarla çok sayıda seyahat düzenlendiğini ifade eden Yalçıntaş önsözde şu görüşlere yer verdi:
'Böylece bu coğrafyanın insanlarını, kültürlerini, inançlarını, ekonomik yapısını ve sosyal yaşamlarını tanımak istemişler. Batılı seyyahların ilgisini çeken ülkelerden en önemlisi de Osmanlı İmparatorluğu ve onun görkemli başkenti İstanbul. Batı literatüründe İstanbul ve Osmanlı ülkesi için yazılmış pek çok seyahatname bulunur. Bu metinlerde sadece sosyal ilişkiler ve kültürel yapıyla ilgili bilgiler değil, kültürel hayattan ticarete, sosyal yaşantıdan siyasete kadar çok geniş yelpazede ayrıntılı bilgiler de yer alıyor. Biz de İTO olarak sunduğumuz yayınla, bu misyona katkı sağlamayı amaçladık. Tarihçi Şafak Tunç'un hazırladığı bu kitabı, İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olduğu 2010 yılında yayınlamaktan mutluluk duyuyoruz.'
Kitabı hazırlayan Şafak Tunç da yazısında geçmiş zamanlarda özellikle 20. yüzyılda yapılan Osmanlı araştırmalarında ağırlıklı olarak Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasi yapısı üzerinde durulduğunu, kültürel yönlerinin ise daha az dikkate alındığının görüldüğünü belirtti. Bu eksikliğin giderilmesi için özellikle seyahatname, mektup ve hatıra türü eserlere önem verilmesinin zaruri olduğunu bildiren Tunç şunları kaydetti:
'Seyahat etme arzusu her zaman insanların ilgisi çekmiştir. Yeni yerler görmek, yeni insanları ve kültürleri tanımak düşüncesi pek çok kimsenin uzun ve meşakkatli yolculuklara çıkmasının nedenlerini oluşturmuştur. Geçmiş zamanlarda en çok merak edilen toplumların başında Osmanlı ülkesi ve insanları gelmiştir. Bu konu hakkında pek çok kitap yazılmıştır. Değişik devirlerde Osmanlı ülkesine seyahat eden şahsiyetlerin kaleme aldıkları eserler, Osmanlı kültür tarihi hakkında değerli bilgiler veren zengin içerikli kaynaklardır. Bunlara bakarak Osmanlı'nın gündelik hayatına dair pek çok konuda tafsilatlı bilgiye ulaşılabilir.' Bazı batılı seyyahların kendi hayallerinde ve tahmin ettikleri doğuyla gerçek doğu arasındaki farkı gördüklerinde bunu kabullenmekte zorluk çektiğini anlatan Tunç şöyle devam etti: 'Olması istenenle var olan arasındaki fark onları bazı tercihler yapmaya mecbur bırakmıştır. Bu bazılarında ileriye ve olumluya doğru bir gelişme sağlarken bazlarında daha farklı yansımalar yapmıştır. Önyargılar ne kadar kuvvetli ise onları yıkmak da bir o kadar zor olmuştur. Lakin Lady Montagu, d'Ohsoon, F. Henri Ubucini, Pierre Loti gibi sağduyu, önyargıdan uzak seyyahların bulunduğunu ve bu seyyahların yazdıkları eserlerdeki bakış açılarında oldukça tarafsız davrandıklarını söylemek icap eder. Her seyyahın yazdığı eseri kendi tecrübelerine dayanarak ortaya koyduğunu söylemek zordur. Bir kısım seyyahlar kendi eserlerinde başka seyyahların tecrübelerini aktarmaktan öteye geçememişlerdir.'