İkinci Ergenekon Davası'nın Silivri'de yapılan 97'nci duruşmasına emekli Albay Arif Doğan'ın sözleri damgasını vurdu. Tutuksuz yargılanan Doğan, ruhsatsız binlerce silahı Güneydoğu'da halka eşeklerle dağıttığını söyledi. Duruşmada mahkeme heyetiyle sanıklar arasında geçen bazı diyaloglar izleyenleri güldürdü
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi'nde görülen 'İkinci Ergenekon Davası'na dün yapılan duruşmayla devam edildi. 97.'si görülen duruşmaya 20'si tutuklu toplam 22 sanık katıldı. Çapraz sorgusu önceki günkü duruşmada yarıda kesilen Arif Doğan, mahkeme salonuna oksijen tüpüne bağlı olarak getirildi. Doğan'ın sağlık problemleri nedeniyle bir doktor da duruşmada hazır bulundu. Sanıklar arasında tutuklu olarak yargılanan gazeteci Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'ın yanısıra tutuksuz yargılananlardan Muzaffer Öztürk de yer aldı.
Duruşmada emekli Albay Arif Doğan, Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı kanalıyla 3 bin silahın Güneydoğu'da görev yaptığı dönemde halka dağıtıldığını söyledi. Eşek sırtında taşıtmak suretiyle ruhsatsız binlerce silahın vatandaşlara verildiğini ifade eden Doğan, "Bize verilen silahları hücrelerimize ve eşek sırtında taşıtarak halka dağıttık. İllegal bir şey yapmadık" dedi.
Mahkemede Savcı Nihat Taşkın'ın "Kriminal incelemede tutuksuz sanıklardan Muzaffer Öztürk'ün deposunda bulunan boş kovanların 434 ayrı silahtan atıldıkları tespit edilmiş" şeklindeki değerlendirmesine Doğan, "Hiç tabanca da kullanmazdım. Kalaşnikof ve Kanas kullanırdım. Her sarfa bir kelle. Kimse merminin hesabını sormazdı. Beykoz'daki depoda bulunan boş kovanların geçmişinden haberim yok" diyerek cevap verdi.
Emekli Albay Arif Doğan, JİTEM'in kontrolsüz bir yapı olduğu ve işleyişinde devlet sistematiğinin bulunmadığı yönündeki bir suçlamaya ise "Neden devlet sistematiği yokmuş? Ben bir sistem oluşturdum işte! Hiç kimse kontrolsüz bir halt edemez. Atatürk'ün kurduğu devlette kimse çizginin dışına çıkamaz" şeklinde yanıt verdi.
İkinci Ergenekon iddianamesinde yer alan 'JİTEM' ile kendisinin kurduğu 'JİTEM'in aynı olmadığını ileri süren Arif Doğan, "Benim kurduğum JİTEM'i bir tek ben biliyorum" ifadesini kullandı. Kendisinin kurduğu JİTEM'in faaliyetlerine dair kimsenin hesap soramayacağını iddia eden emekli Albay Doğan, savunmasını yaparken sesini aşırı derecede yükseltince Mahkeme Başkanı Köksal Şengün tarafından uyarıldı.
Duruşmada Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, Cem Ersever'i tanıyıp tanımadığını sorması üzerine Doğan, JİTEM'in ayrı Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı'nın ayrı olduğunu belirterek, grup komutanlığında çalışan Ersever'in, sivillerden oluşan JİTEM'de görev yapmadığını iddia etti.
Mahkemede Arif Doğan'a, Çavuşbaşı'ndaki depoda bulunan 8 çuval dolusu evrakı neden sakladığı da soruldu. Evraklar hakkında "Bunlar arşivdir" ifadesini kullanan Doğan, "JİTEM'in belgesi yoktur, arşivi vardır. Bunlar kayıtlı 10 bin muhbir ve ajanlardır. Emniyetin 10 milyon kayıtlı muhbiri var. Jandarma'nın olamaz mı? JİTEM'in kanunsuz işlemi yoktur" şeklinde konuştu.
Duruşmada Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, davanın tutuksuz sanıklarından Adil Serdar Saçan'ı tanıyıp tanımadığını sorması üzerine sinirlenen Arif Doğan, "Onunla hesabımız var. Kendisini şahsen tanımıyorum ama bana küfür etmiş. Ona 100 mislini iade ediyorum" ifadelerini kullanarak Saçan'a yönelik küfür içerikli sözler sarf etti.
Duruşmada Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Arif Doğan'a 16 Eylül 1989'da Cizre'deki bir karakolda öldürüldükleri iddia edilen Hasan Caner, Tahsin Sevim ve Hasan Uçar'ı tanıyıp tanımadığını sordu. Doğan ise bu isimleri ilk defa duyduğunu söyleyerek "Ben dün ne yediğimi hatırlamıyorum. Her ölen adam bana mı sorulacak? Belki eceli gelmiş ölmüştür. Nereden bileyim" şeklinde konuştu.
Duruşmada ifade verdiği sırada üzerinde bulunan cep telefonlarından biri çalmaya başlayan emekli Albay Arif Doğan, çalan telefonu çıkarıp mübaşire teslim etti. Mahkeme Başkanı'nın uyarısı sonrası üzerindeki diğer telefonları da yetkililere teslim eden Doğan, "Özür dilerim, yanlış oldu. Söndürün hepsini" dedi. Emekli Albay Arif Doğan'ın kalbinde pil olduğu için duruşma salonundaki 'x-ray' cihazının kapalı tutulduğu öğrenildi.
Arif Doğan'ın ifade verirken sık sık sesini yükseltmesi üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, "Çok bağırıyorsun. Çok mu oksijen veriliyor? Bu konuşma sıhhatine ne yapar? Konuşma temponuza bakınca rahatsızlıklarınızla uyumlu değil" cümleleriyle Doğan'a uyarılarda bulundu. Doğan'ın "Beni gülünç duruma düşürüyorsunuz" cevabı üzerine, Şengün, "Sanıksınız. Jandarma değil. Bağırarak neyi çözeceksiniz?" ifadelerini kullandı. Arif Doğan ise Şengün'e "Bana söyleyeceklerimi unutturdunuz başkan!" diyerek serzenişte bulundu.