Hukuk tanımayan İsrail, uluslararası karasularda terör estirdi. Amaçları sadece insanlık olan gönüllülere kurşun yağdırdı. 9 kişiyi acımasızca şehit etti. Bazı çevreler katile hesap sormak yerine bütün suçu hayatını kaybedenlere yükleme yarışına girdi
İsrail tek gayesi insanı yardım olan gemilere, Gazze'ye varmadan, uluslar arası sularda alçakca müdahale etti. Gemi içerisindeki silahsız insanlara kurşun yağdıran katil İsrail askerleri, 9 kişiyi yakın mesafeden kafasına ve göğsüne defalarca ateş açarak katletti, onlarca aktivisti de yaraladı. Elleri kelepçelenen yaralılara saatlerce müdahale edilmedi. Hürriyetlerine el konulan 600 kadar Gazze gönüllüsü ise, 'İsrail'in Goantanomo'su olarak adlandırılan Ber Şeva hapishanesinde akıl almaz işkencelerden geçti, aşağılandı. Katliamını meşru gösterme çabasına giren Tel Aviv, bir yandan uluslararası hukuktan kaçarken, diğer yandan tezlerine yandaş bulmak amacıyla tetikçiler kullandı.
Operasyona ilişkin görünleri kendi basınına servis eden İsrail, üç-beş bilye, iki sapan ve birkaç bayrak değneğini 'silah' diye pazarlamaya çalışarak stratejisini “Askerlerimize saldırıldı, onlarda kendini savundu” propagandası üzerine kurdu. Uluslar arası bazı medya kuruluşları da İsrail yalanlarına çanak tuttu. ABD gazeteleri ve Alman Bild dışında gazetelerin birçoğu, katliamı sert bir dille eleştirdi. Bild, yayınlarında Gazze gönüllülerine 'terörist' damgası vurmak istedi. Türkiye'deki bazı medya kurumları da İsrail vahşetini görmezden gelerek Bild gazetesinden geri kalmadı. Bazı çevreler İnsanlığın vicdanına kazınan görüntülere tepki gösterip katillere hesap sormak yerine bütün şuçu şehitlere yükleme gayretine girişti. Saldırının hemen ardından ulusal çapta yayın yapan bir gazete, kendilerini savunan sivilleri, 'eylemci çete' olarak tanımladı.
Başka bir gazete, İsrail askerinin geminin mutfağından topladığı bıçak, tornavida, pense gibi aletleri 'suç aleti' olarak gösteren bir haber yayımladı. Bir televizyon kanalı ise, internet sitesinde 9 sivilin şehit olup olmadığı yönünde bir anket düzenledi. Son olarak dün bir gazete de, İsrail'in “Askerlerimiz kendini savundu” tezine tezine hizmet eden bir haber yayınladı. Gazete sözde İsraillilerin sildiği, Gazze gönüllülerinin kendilerini müdafaa için silah kullanmadan etkisiz hale getirdiği İsrail komandolarından birini ağlarken gösteren fotoğrafı manşetine taşıdı.
İsrail'in bu haberlere alkış tuttuğu ve katlimı meşrulaştırmak için delil olarak kullandığını da Yeni Şafak adına yardım filosunu takip eden ve vahşeti bire bir yaşayan Murat Palavar'ın anlatımları doğruluyor. Palavar sorgusunda, kendisine Türkiye'de yayın yapan bir gazetenin gösterildiğini belirterek, “Gazetede İsrail askerlerinin baskın sonrası gemiden topladığı bıçak, tornavida gibi aletlerin fotoğrafı vardı. Bizi sorgulayan Mossad ajanları, bu fotoğrafı göstererek 'Kendi gazetenizde bile biz haklıyız” dediler” şeklinde konuştu.
Hakan Albayrak: Bir kez daha anlaşılıyor ki 'İsrail medyası' İsrail'e mahsus değil. Dünya çapında Siyonist örgütlenmesi var. Bu örgütlenmenin medyası da var. Bu örgütün Türkiye'deki hücreleri de İsrail alçaklıklarına her seferinde sahip çıkıyor. İsrail hükümetinin ve Mossad'ın tercümanlığını yapıyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, hiçbir yalanları, hiçbir manipülasyon çalışmaları Mavi Marmara'nın temsil ettiği vicdan ayaklanmasını bastırmaya yetmeyecektir.
Hüsnü Mahalli: Bu insanlar tıpkı 'one minute' olayında olduğu gibi her ne pahasına olursa olsun kendi ülkelerini değil İsrail'i savunmak zorunda. 'İsrail'in yaptığı çok kötü ve kabul edilemez' girişinden sonra İsrail'i dolaylı da olsa savunuyorlar.