Ne kadar zeki ve yaratıcı bir insan” söylemlerini sık duyarız. Yanıldığımız bir şey vardır ki, o da yapılan araştırmalar doğrultusunda yaratıcı olmak için zeki olmanız gerekmez. Burada önemli iki unsurdan söz edilir. Biri aykırı düşünce, diğeri bilgidir. Aykırı düşünce tek bir cevabın peşinde koşmaz. Üç artı beş eşittir sekizdir demek yerine, bir çatalla yemek yemenin yanı sıra, nasıl kullanabileceğimizi sorgular. Aykırı düşündüğümüz zaman, geçmiş yaşantılarımızdan edindiğimiz deneyimler ve bilgileri çağırırız ve yaratıcı fikir bunların kombininden ortaya çıkar. Buradan şu anlam çıkabilir, ne kadar çok şey bilirsek o kadar çok yaratıcı oluruz. Bu doğru değil. Ne kadar çok şey bilirsek, özellikle yaptığımız işle ilgili, nasıl olsa ben her şeyi biliyorum yanılgısına düşüp yaratıcılıktan uzaklaşır yeni şeyler üretemeyiz.
Kişiliğin yaratıcılık üzerindeki önemi
Kişiliğin yaratıcılığımız üzerine olmazsa olmaz çok büyük etkileri var. Fakat yaratıcı kişilikte zıtlık ön plandadır. Çok disiplinli ya da lakayt olunabilir.
Yaratıcı kişi; hayatın her alanında, yeniliklere açık olur. Meraklıdır ve hayal kurmayı sever.
-Yaptıkları işte çok tutkulu oldukları için objektif de olabilirler.
-İçe dönük veya dışa dönük olabilirler.
-Toplumun geneline uymayan fikir ayrılıkları yaşayabilirler. Bundan dolayı da bir memnuniyetsizlik hissetmezler.
- Genelde sakin sessiz görünmelerine rağmen, ciddi fiziksel enerjileri vardır.
- Bu kişilerin asi ve bağımsız oldukları düşünülür fakat aynı zamanda kültür ve geleneklerine bağlı da olabilirler.
Neticede,
“Yaratma ve bu yolla ürün verme insandaki ölümsüz olma güdüsünün bir ürünüdür” der Sokrates.
Yaratıcı kişiliğin temelinde yatan, biliçli ya da bilinçaltında var olan en önemli sebeplerden biri olduğunu düşünüyorum.