Tasarım dünyası, İstanbul Design Week 2010 kapsamında Eski Galata Köprüsü'nde buluştu. Birbirinden çarpıcı yüzlerce tasarımın yer altığı etkinlikte genç tasarımcılardan Esra Topbaş Ermiş'in tasarımları görülmeye değerdi.
İstanbul Design Week 2010, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle, Haliç'in iki kıyısını birbirine bağlayan Eski Galata Köprüsü'nü, “Tasarım” ve “Şehir” kavramlarının birleştiği bir tasarım objesi ve sergileme alanı olarak kullanarak, katılımcılar ve ziyaretçiler için eşsiz bir deneyim geçtiğimiz hafta sunuldu. "İstanbul kadınının yaşam alanı, İstanbul kadını gibi, geleneklerine bağlı ama modern, kırılgan, tırmanışta. İstanbul kadını kalkıyor sabah erkenden hazırlanıyor. Hayatın koşuşturmasına katılmak için. Tüm umutlarıyla yaşamın ortasında tek başına ama güçlü . Çıkıyor evinden yeni başarılara adım atmak için... İstanbul kadını öğreniyor. Hiç bitmiyor öğrenmesi... Öğretiyor hiç usanmadan anlatıyor, bildiklerini ve yapacaklarını" Esra Topbaş Ermiş İstanbul Desingn Week için hazırladığı konsept için bu cümleleri kuruyor.
Ermiş, İDW için tasarladığı ürünlerin felsefesini şöyle anlatıyor: Lambader; Eskiden moda olan püsküllü lambaderden esinlenerek tasarladığım lambaderi pirinç malzemeyle yeniden hayata döndürdüm. Kitaplık; geçmişten esinlenerek günümüze uygun bir kitaplık tasarladım. Biriken kağıt ve kalemlerimiz için hep bir kapalı depoya ihtiyaç duyarız, bunu da göz önünde bulundurarak kitaplığımda depo alanları yaratmaya çalıştım. Amacım biraz da, kitaplığı; çalışma odanızda veya salonunuzda size mutluluk verecek bir nesneye dönüştürmek. Sehpa; İstanbul kadınının dantel örtüsünü modernize ederek sehpayla bütünleştirdim. Dar ve uzun olan sehpanın kanatları aşağıya sarkarak masa örtüsü havasını verirken aslında açılarak büyük bir sehpaya dönüşüyor. Alttan kızaklarla sabitleniyor. Koltuk; Klasik bir model olan koltuğun döşemesine hareket katarak cilasında mekana uygun eskitme- patine yaptım.