Özel Harekat'ın ortaya çıkış sebebiTürk siyasetinin önemli figürlerinden İçişleri eski Bakanı Abdülkadir Aksu, Türkiye'nin sıcak gündemini Seda Şimşek'e yorumladı.
Ben Kahramanmaraş Vali Vekilliği'nden Şube Müdür Yardımcılığı'na tayin oldum, yargıdan döndü, merkez emniyet müdürü olarak Ankara'ya aldılar. Ben merkeze geldikten aylar sonra Kahramanmaraş olayları patlak verdi. Maraş olayları cereyan ettiği zaman ben ne Maraş Valisi ne de emniyet müdürüydüm. Ankara'da, Emniyet Genel Müdürlüğü emrinde merkez emniyet müdürüydüm. Olaylarla bir ilgim, bir ilişkim yok.
Bir çok olayların failleri şimdi yeni yeni anlaşılıyor. Soruşturmalarda birçok olayın faili aydınlanıyor. Benim 2. bakanlık dönemimde bir tek faili meçhul var, o da Necip Hablemitoğlu, o da neredeyse aydınlanmak üzere. Silivri'de görülmekte olan Ergenekon Davası üzerinde savcılar çalışıyorlar.
Danıştay Saldırısı'ndan sonra bize saldırdılar. Vefat eden Danıştay Üyesi Yücel Bey, benim arkadaşım, meslektaşım, vali. Aynı dönemde kaymakamlığa başlamıştık. Bakanlıkta yaptığımız törenin ardından Kocatepe Camiisi'ne cenaze namazına gittik. Orada bize hakaretler edildi, bağırmalar, çağırmalar. Sonra olayın faillerinin kimler olduğu, kimlerden emir aldığı, kimlerden talimat aldığı meydana çıktı. Öyle zannediyorum ki bu görülmekte olan dava içerisinde ilk bakanlığım dönemindeki olaylar da aydınlanmış olur. Mesela, benden sonra da Uğur Mumcu olayı, Ahmet Taner Kışlalı olayı vardır. Öyle umut ediyorum ki bütün bunlar aydınlanacak.
Tabi, her çözülmeyen olay kafamızda soru işaretleri yarattı. Sağlam deliliniz olmayınca bir şey yapamıyorsunuz. Danıştay olayı, Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması olayıÖ O zaman da biz Ergenekon sanıklarından birinin bazı telefon irtibatlarını aldık, ama mahkeme serbest bıraktı. Yapılan daha detaylı çalışmalardan sonra birtakım deliller tespit edildi ki, şimdi tutuklu. Bir şeyler seziliyor, ama elinizde delil olmayınca bir şey yapamıyorsunuz. Savcı delile göre iddianame yazacak, hakim delile göre karar verecek.
Yok, böyle bir yapılanma katiyen düşünülemezdi. Müthiş bir yapılanma. Bana ve Hamit Fendoğlu'na gönderilen bombanın da faili bulunamadı. Ben bana gönderilen bombadan sonra geldim Emniyet Müdür Muavini oldum. Özel olarak ekip oluşturdum, yine tespit yapılamadı, bulunamadı. O kadar ciddi çalışmamıza rağmen, yurt dışından mı, yurtiçinden mi yapıldı tespit edilemedi. İster istemez insanın aklına o sorular geliyor. Bunu hangi güç, nereden, nasıl yapıyor ki hiçbir ipucu bulunamıyor. Bu olayların hepsi profesyonelce düzenlenmiş olaylardır.
Gidildi tabi. Hablemitoğlu olayı için de ekip kurdurduk, araştırdık. Ondan önceki bakanlık dönemimdeki her olay için ayrı özel ekipler oluşturduk.
Sonuca ulaşılamadı. Bir şey çıksaydı, üzerine gidecektik.
Çok profesyonelce işlenirse, profesyoneller tarafından işlenirse çözümü zaman alıyor, zor çözülüyor. Bazen de çözülemiyor.
Aşağı yukarı. Fail yakalandı, kaçması mümkün değildi. Spor salonunun içine kadar giriyor, kürsünün önüne kadar yaklaşıyor ve ateş ediyor. Ben o zaman Anavatan Partisi'nde grup başkanvekiliydim, ön sıralarda oturmuştuk. Korumaların buna ateş edişi, bunun yerde yılan gibi kıvrılarak kaçışını hatırlıyorum. Çok profesyonel biriydi, iyi eğitilmiş birisiydi. Ama, olay tam olarak hâlâ çözülemedi.
Çok senaryolar üretiliyor. Ben senaryolara pek itibar etmem. Özal kalp rahatsızlığı geçirdi. Ben de 2. ameliyatında Amerika'ya ziyaretine gittim, Houston'da yanında oldum. Geldikten sonra Orta Asya ülkelerine resmi bir ziyaret yaptı. O seyahate katılanlar tarafından çok yorucu bir seyahat yaptığı söylenir. 1 hafta boyunca gece gündüz demeden koşturdu. Rahmetli çalışmayı severdi. Çok geç yatar, çok erken uyanırdı. Döndüğü zaman rahatsızlığını gördük, hissettik. Seyahatten döndükten sonra beraber olduğumuzda oturduğu yerde bile rahatsızlığını hissettim, gördüm.
O zaman da şüphelenildi, ama ufacık bir delil, emare olmadan ortalığı velveleye vermenin bir anlamı yok.
Devlet sırrı tabii ki var. Yasa teklifi yapıldı, devlet sırrının sınırı çiziliyor. Herşeyi devlet sırrı kapsamına alırsanız, işte birtakım olayların, fiillerin müsebbipleri bulunamaz. Teklif devlet sırrı sayılabilecek olayların sınırını çiziyor. Böyle bir düzenleme şarttı, buna bir sınır getirmek lazım.
Bu sınır çizilince zaten gizlenemeyecekler.
Ben milletvekili olmadan önce de bürokrasinin en üstündeydim, Gaziantep Valisi idim. Biz sadece doğru bildiğimizi yapıyoruz. Tek amacımız halkımıza hizmet etmek ve bundan da zevk alıyorum. İnsanlar bize geliyorlar. biz vatandaşın içine giriyoruz, halini, hatırını soruyoruz. Hep halkla birlikte oluyoruz. Bundan hiç kaçınmadım.
Bizim zamanımızda Mülkiye'de 3 şube vardı. İdari şube, Hariciye ve Mali Şube. İdari Şube'den mezun olanlar kaymakam olur, devletin en üst görevlerinden birisiyle göreve başlarız. Hariciye'den mezun olanlar umumiyetle Dışişleri Bakanlığı'nda çeşitli kademelerden sonra büyükelçi olurlar, orada da devleti temsil yetkisi. Makam otomobillerinde Türk Bayrağı asabilen 2 meslek grubu var. Biri valiler, diğeri büyükelçiler. Hep devletin içinde olduk, devletin içinden geldik, ama devleti temsil ederken de hep "milletin hizmetkârıyız" dedik, önemli olan budur. Bu devlet bizi okuttu, buralara getirdi, bu görevi verdi, ama "millete hizmet et" diye bu görevi verdi diye düşünürüm.
İstihbarat birimleri arasında tatlı bir rekabet olur, çatışma olmaz. Aynı amaç için çalışıyorlar.
Hâlâ tartışılıyor. Resmi görüşler var. Mahkeme Genelkurmay'a sordu, Genelkurmay "yok" dedi. Jandarma'ya sordu, Jandarma "JİTEM yok, Jandarma İstihbarat Grup Başkanlığı var" diye cevap verdi. Birileri de çıkıp "JİTEM'i ben kurmuştum" diyor. Ben kamuoyunun takdirine bırakıyorum, cevaplar okununca var mı yok mu anlaşılıyor.
Gladio'yu hangi anlamda kullanıyorsunuz bilemiyorum, ama ülkeden ülkeye farklı isimlerle soğuk savaş dönemlerinde elbette birtakım tedbirler almak için birtakım kuruluşlar, özel görev alan birimler kurulmuştu. Bunlar her ülkede ayrı isimlendirilirdi. Türkiye'de Özel Harp Dairesi denilirdi. Poliste Özel Harekât var. Polisteki Özel Harekât, terörle mücadele için Özal zamanında kuruldu.
Özel Harekât'ın kurulması bir ihtiyaçtan doğdu. Bilhassa kırsalda 1984'lerden sonra PKK terör örgütünün köy baskınlarıyla meydana çıkmasından sonra bunlarla mücadele edecek özel bir birim düşünüldü. O zaman jandarma karakollarımız vardı, buralarda erler görev yapıyordu. Kırsalda terörle mücadele edecek başka bir birimimiz yoktu. Kırsalda terörle mücadele etmek için süratle bunlar hazırlandı.
Görevlerini yaptılar, hâlâ da yapıyorlar.
Var tabii. Bu birim ihtiyaçtan doğdu ve hâlâ da ihtiyaç var. Terör bittikten sonra ihtiyaç var mı yok mu diye tartışabilirsiniz. Terör varken bunu tartışmamız doğru olmaz.
Liseyi bitirdim bıyık bırakmaya başladım. Üniversite hayatımda bıyıklarım var, kaymakamlıkta var, emniyet müdürlüğünde ve valilikte de var.
Ben üniversitedeyken saçlarım da bıyıklarım da uzundu. Bizim fakültede herkese bir isim takarlardı.
Bu tür bıyıktan hoşlanıyorum.
Yok. Biraz berbere geç gidince uzadı. Uzayınca da berber "abi kesmeyelim, böyle devam etsin" dedi. "Hadi devam etsin" dedik. Benim berberim çok eski. Kaymakamlığımdan, valiliğimden beri aynı berbere gidiyorum.
Çok kilo verdim, ama şimdi 4-5 kilo aldım. Onu tekrar vermeye çalışıyorum. Toplam 20 kilo vermiştim. Şeker, yağ, ekmek yoktu. Bir parça kepek ekmek sabah yerdim, yağsız peynir. Bol yeşillik. Öğlen sebze yersem, akşam balık veya ızgara yerdim.
(Bugün)