Yukarıdaki fotoğraf, 1986 yılının sonbaharında, Güneydoğu İngiltere'deki Hertfordshire kentinin Harpenden kasabasında çekildi. Burası, 1980'lerin başlarında ülkesi ABD'yi terk edip ailesiyle birlikte Britanya adasına göç eden efsanevî yönetmen Stanley Kubrick'in uzun yıllar boyunca yaşadığı çiftlik evi ve o evdeki çalışma odası…
Kubrick, kendisinden özel bir mülâkat kopartabilmek için aylarca kapısını aşındıran Alman dergisi “Sinema”nın editörü Marla Harlan'a “Evimde benimle yalnızca tek bir kare fotoğraf çekebilirsin” demişti, “O da bu sohbetin ruhunu yansıtacak en iyi kare olmalı… Yoksa, bilesin ki sana dişe kovuğa gelir hiç bir şey anlatmam!”
Meslek hayatına dünyaca ünlü “Look” dergisinin fotoğrafçısı olarak başlayan Kubrick'e çerçeve beğendirebilmek çok zordu; ancak Marla Harlan da Harpenden'deki görüşmeye dergideki en iyi fotoğrafçısıyla birlikte gelmişti. Karizmatik sinemacı, konuklarını çalışma odasına aldıktan hemen sonra onlara beklenen soruyu sordu: “E, mülâkat için nasıl bir fotoğraf tasarladınız bakalım?”
Foto muhabiri odayı alıcı gözüyle inceledikten sonra “Uzak bir kare en iyisi gibi Üstad” dedi, “Okurlarımıza her şeyi bir defada gösterecek, bütün hikâyeyi tek vuruşta anlatacak genel bir açıdan alacağım sizi... Odanın iç düzeni bütünüyle kadraja girecek. Tıpkı sizin de çok sevdiğiniz ve filmlerinizde sık sık yaptığınız gibi!”
Kubrick, aldığı cevap üzerine “Doğru bir tercih” dedi ve Marla'ya yönetmenlik kariyeri boyunca medya mensuplarına vermiş olduğu üç büyük mülâkattan birini armağan etti; aynı zamanda da 70 yıllık hayatındaki sonuncu mülâkatıydı bu… Gazetecilerle görüşmekten ölesiye nefret ediyordu, çünkü daha yıllar öncesinde “Benim filmlerim, insanlara anlatmak istediğim şeyleri zaten fazlasıyla anlatıyor, beni ille de yakından tanımak istiyorsanız onları dikkatle izleyin” demişti. Ancak, konuk gazeteci, Kubrick'in kayınbiraderi Jan Harlan'ın kardeşi olduğu için, çok zor açılan bu kapıyı da “yakın akraba kontenjanı”ndan ve bir defalığına aralamayı başaracaktı.
Marla'nın soruları ve aldığı cevaplar, (mülâkatı süsleyen tek kare olarak) yukarıdaki fotoğrafla birlikte, 1987 yılında “Sinema” dergisinde yayımlandı. (Ki sinema okulu öğrencileri için eşsiz bir ders mahiyetindeki o görüşmeyi, önümüzdeki haftalarda, Almanca orijinalinden yapılan özenli bir çeviriyle Yeni Şafak internet sitesinde de yayımlayacağız.)
Sözün sonunda, meraklıları için küçük bir bilgi notu ekleyelim… Fotoğrafın sağ tarafındaki ekranlı geniş masa, 35 mm bir film kurgu seti ve yerdeki teneke kutularda da Kubrick'in sondan bir önceki filmi “Full Metal Jacket”in ham çekimleri duruyor. Adı sinema tarihinde “mükemmeliyetçi” sıfatıyla özdeşleşmiş olan büyük sinemacı, filmlerinin pek çok aşaması gibi kurgusunu da başkalarının eline bırakmaz ve -en azından ön kurgularını- o masaya oturup bizzat kendisi yapardı.
İşte, 23 yıl öncesinden günümüze uzanan bu önemli gazetecilik hatırası, Kubrick'in yalnızca “ne kadar huysuz bir adam olduğunu” göstermekle kalmıyor; aynı zamanda, usta bir sinemacının sahip olması gereken karizmanın -o kişinin çektiği filmleri kat be kat aşan- “topyekün bir hayat duruşu”yla oluştuğunu da pek güzel anlatıyor bizlere…
Kubrick bu filmi, çekimler başladıktan bir kaç gün sonra “başarısız” kabul edilerek setten kovulan Anthony Mann'dan devralarak yönetmiştir.