“Karamsarlığın sinemacısı” Cemal Şan, oldukça zorlayıcı doğa koşullarında çektiği bu yeni filminde, insana yaraşır bir şekilde yaşamak için insanca olmayan her şeye “hayır” demek gerektiği gibi son derece haysiyetli bir tezi işliyor. Şan, insana, hayata ve evrene ilişkin öyküsünde, bu iki kahramanın temsil ettiği iki farklı dünyayı bir araya getirip yaşanan kuşak çatışmasını kaydadeğer bir gerçeklikle ortaya koyarken, hayranlarınca iyi bilinen minimalist anlayışı içinde de mütevazı bir sinemasal şiire imza atıyor.
Yönetmenin, yalnızca bu yapıtında değil diğer bütün yapıtlarında da kendisini hissettiren kronik karamsarlığa zaman zaman ciddi itirazlarımız olmasına rağmen, ülkemiz sineması içindeki pozisyonunu mutlaka koruması gerektiğini düşündüğümüz “toplumsal gerçekçi” türün izlenmeye değer örneklerinden biri “Acı”… Bu arada, filmin 2008 yılı ekim ayında Metris Cezaevi'nde gördüğü işkence sonucu hayatını kaybeden siyasal tutuklu Engin Ceber'e adandığını da önemli bir not olarak ekleyelim.