İsrail, OECD üyeliği için hiçbir şartı haiz olmadığı bilinmesine rağmen, diplomatik güç elde etme adına bu mücadeleden vazgeçmiyor. Türkiye bu üyelik başvurusunu veto ederek Filistin halkının yanında olduğunu göstermeli
İsrail OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) ne üye olmak için 20 yıldır verdiği mücadele de son aşamaya geldi. OECD dünyanın en önemli uluslar arası kuruluşlarından birisi olarak kabul edilmektedir. 14 Aralık 1960 Paris Sözleşmesi'ne göre kurulması kararlaştırılan örgüt, üye ülkelerin kalkınma ve dış ticaretinin geliştirilmesine katkı sağlıyor. Örgüte üye olmanın en önemli koşullarının başında insan hakları, demokrasi, sosyo-politik yaşam ve özgürlükler bağlamındaki vazgeçilmez değerlerin dikkate alınması geliyor. 30 üye ülkenin çoğu ekonomik ve demokratik gelişimini tamamlamış ya da istikrarlı bir seyir içinde olan ülkelerden oluşuyor. İsrail için OECD üyeliği bir anlamda önemli bir prestijden öte, yıllardır uyguladığı insanlık dışı,soykırım taciz ve tehcir politikalarını kamufle etmeye yönelik bir fırsat olacaktır. İsrail uluslararası platformlarda kendisine suni alanlar açma gayretindedir.
19 0cak 2010'da, İsrail üyelik için son imzasını attı. OECD Genel Sekreteri Angel Gurria ise İsrail'in üyeliğinin kabul edileceğini umut ettiğini ifade etti. Bu ifade sadece Genel Sekreter'in kendi kişisel arzusunun dışa vurumu, burada en önemli olan husus Türkiye'nin kullanacağı oydur. Türkiye 2. kez 'One Minute' demelidir. Türkiye'nin kullanacağı veto oyu ile İsrail in üyeliği reddedilmiş olacaktır. Bu tarihi bir sorumluluktur, üyeliğin en önemli şartı tüm ülkelerin onayının alınmasıdır. İsrail'in üyeliğine aynı zamanda İngiltere, Yeni Zelanda ve Norveç'in de olumsuz baktığı biliniyor. Türkiye'nin özellikle yoğun iç gündemi ile meşgul olurken bu önemli meseleyi unutmaması gerekiyor. STK'lar ve aydınlarımız bu meselenin takipçisi olmalıdır. OECD'ye üye 30 ülkeden sadece Türkiye Müslüman kimliği ile sadece İslam dünyasına değil, tüm dünyaya mesaj vermiş olacak. İnsanlığa karşı suç işlemeye devam eden İsrail'in üye olması durumunda işgalin meşruiyetini yüksek sesle Avrupa'ya kabul ettirme imkanının önünü açmış olacaktır.
İsrail ayrıca üyelik için hiçbir şartları haiz olmadığı bilinmesine rağmen, diplomatik güç elde etme adına bu mücadeleden vazgeçmiyor. Bu arada merkezi İngiltere'de bulunan İslam İnsan Hakları Komisyonu, İsrail'in üyeliğine karşı bir kampanya başlatarak özellikle Türkiye kamuoyunun duyarlılığını güçlendirmek istiyor. Bu veto kararı Türkiye'nin bir kez daha Filistin halkının yanında samimi bir şeklide durduğunu gösterecektir. Türkiye milleti ve devleti ile mazlum mağdur Filistin halkının hakkını tüm zeminlerde koruduğunu göstermiş ve göstermeye devam edecektir.
