'Yeni Binyılın Aşığı' profesyonel bir ekiple oluşturulmuş sıkı bir alternatif müzik albümü. Azize için bu, bir oluşumun ilk durağı yani bir başlangıç; 'elif' olma vakti...
“Yeni Binyılın Aşığı” alternatif müziğin yetkin temsilcilerinden biri olamaya aday Azize'nin ilk albümü. Azize bu albümde her biri çalıştığı alanda profesyonel olan Baki Duyarlar, Erkan Oğur, Göksel Baktagir, İlhan Erşahin, Şirin Pancaroğlu, Yinon Muallem, Yahya Dai, Cenk Erdoğan, Mutlu Doğan, Burcu Karadağ ve Javier Limon ile birlikte çalışmış ve ortaya doyumsuz bir müzik ziyafeti çıkmış. . “Yeni Binyılın Aşığı”nda yer alan onüç şarkının tamamının söz yazarı Azize. Üstelik albüm, küçük bir şiir kitabı olarak yayınlanıyor.
İnternette yayınlanan şarkıları ile tanınan ve geniş kitlelere ulaşan Azize'nin akademik anlamda müzikle tanışması 13 yaşına dayanıyor. 17 yaşında çello çalmaya başlayan sanatçı, Payam Koryak'tan şan eğitimi aldı. 'Made in Turkey -4' derleme albümündeki 'İstanbul' şarkısı da büyük beğeni toplayan Azize, aşıklık geleneğini sürdürmeyi bir borç biliyor.
Çalışmadan ziyade bir yaşanmışlık ve birikmişliğin müzikle birleşme anı ve paylaşma zamanı gibi aslında...
Yani şarkılar doğarken yaşam da şarkıların olgunluğunu üzerime giydirdi. Bu oluşumun ilk durağı bu albüm ve bir başlangıç 'elif' olma vakti. Büyük bir heyecanla, insanlarla paylaşma arzusu yüreğe dokunan güzellikleri.
Bence 'aşıklık' zamansızlığı kavrayış ve boşluk anını keşfeden zihnin, kalp aracılığıyla yaşanmışlıktan beslenip kelimelerle varlık halini anlatma çabası. Yeni binyılda insanların tüketim algısıyla diretilen kimlikleri benimsediği, kendilerini dinlemeyi durdurduğu ve kendilerine 'ben kimim' sorusunu sormalarının engellendiği ortada. Bu durumda naif ve yoksul bir varlık, bir aşk insanı olmayı seçmek aslında dönem için bir tanım olarak 'delilik' gibi tınlasa da ben biliyorum ki gerçek zenginlik bu. Böyle bir zenginliğin biçim değiştirmesi imkansız ve bence seçim olmaktan da çıktı. Yani seçimlerimiz bizim kim olduğumuzu belirliyor ise yeni binyılın insanının acilen bireysel uyanışa ihtiyacı var. Gerçek değeri, kendini keşfetmesi gerek. Bu aylar yıllar ve ömürler alabiliyor, bir yerden başlamak lazım.
Gerçek olarak. Yüreğimde yoksullaşarak. Kendimi uzun bir süre nadasa bırakıp insan ilişkileriyle iyi ya da kötü çalkalamayarak. Durup sadece durup, sabırla bekleyerek. Derinimi duymayı keşfederek... Kendiliğinden... Deniz kabuğumdaki müziğimi duymayı seçerek...
Yaşamın kendisi ve gözler. Oradan süzülebilme yetim. İnsanların konuştuğunu değil içindeki sesi duyabilen kartal gözlerim. Kalp dinleyici bir mekanizma ile çalışan benliğim. Gözlerden girip yüreği işiten kulaklarım. Kısaca beş duyu. İyi çalışan cinsten.
Gezgin. Özgüne, alternatife bile yer açacak cesarette bir gezgin. İyi yürekleri bulur hemen kalemi kağıdı çıkarır şarkı yazarım.
Albüm konserleri itinayla belirleniyor yapımcım ve ortağım Şule Uslutekin tarafından. Dinleyiciler azize.com.tr ve basın aracılığı ile biletli olan her performansımdan haberdar olabilir.
Bu insanların her biriyle yanyana gelişimde samimi bir şekilde içimdeki çocuğu sevip anlamaları için telaşla gözlerinin içine baktım. Sanırım sevgi ve onay her sanatçının nefesi. Bana nefes verdiler ve ben güvenle temiz havayı içime çektim, bırakırken nağmeler dökülüverdi dilimden... Masumiyet bence insanı devleştiren tek gerçek. Değerli dostların hepsi ayrı ayrı masumiyetin, samimiyetin özgüvenin ve inancın kendisi olmuşlar. Kendilerine, ben en çok bu halde çoğaldım onlara bakarken...