Mısır'daki ayaklanmayı değerlendiren uzmanlar İstihbarat Başkanı'nı yardımcısı yapan ve yeni hükümeti atayan Hüsnü Mübarek'in ayaklanmaya karşı başarılı olup olmayacağını ordu ve ABD'nin tavrının belirleyeceğine dikkat çekti. Eski MİT'çi Mahir Kaynak askerin idareye el koymaktan başka şansı kalmadığını belirterek “Askerlerin hükümete el koyduğunu en kısa zamanda açıklayacağını tahmin ediyorum” dedi. Mısır'da olduğu gibi ayaklanmaya liderlik yapacak birinin ortaya çıkmamasının hareketin askerlerin idaresine geçeceği anlamına geldiğini söyleyen Kaynak, Fransa ile Amerika'nın aynı çizgide olduğuna dikkat çekti.
Bölgedeki gelişmelerin büyük bir değişim dalgası olduğunu söyleyen emekli Büyükelçi İnal Batu ise Mısır'ın 80 Milyon nüfusu ile en büyük Arap ülkesi olduğunu vurgulayarak Mübarek'in ABD ile yakın ilişkilerine dikkat çekti. Batu “Mısır'ın İsrail ile uzlaşması Arap aleminde sembol olmuş. Bu nedenle gelişmeler ABD'yi yakından ilgilendiriyor. Ordu artık sahneye indi. Ordunun tutumu ve Amerika'nın tutumu tayin edecek gelişmeleri. Mısır Genel Kurmay Başkanı'nın bu olaylar olurken Amerika'da olması bir tesadüf değildir” dedi.
ABD'nin 'şimdilik' hem ayaklananları hem de Mübarek'i kolladığını belirten Batu şöyle konuştu: “Ama bir tercih yapmak durumda kalırsa İran'da Şah'a yaptığı gibi Mübarek'i gözden çıkaracaktır. ABD'nin iki önceliği var. Birincisi Müslüman Kardeşler'in yeni iktidar üzerinde etkili olmaması. İkincisi yönetim değişecekse İsrail'le iyi ilişkilerin devam etmesi. Demokrasi ABD'nin umurunda olmaz.
Mısır ve Tunus'taki ayaklanmanın ABD'ye karşı bir devrim olduğunu söyleyen Ortadoğu uzmanı Hüsnü Mahalli ise “Amerikalılar müdahale etmeseydi Mübarek kaçmış olacaktı. Genelkurmay Başkanı Washington'da destek alınca, Mübarek hükümeti değiştirdi. Ama hükümete kimi getirirse getirsin Mubarek yıkılmaya mahkum. Amerika'nın verdiği desteğin en önemli nedeni Mısırsız İsrail'in korunamayacak olmasıdır” diye konuştu.