Arjantinli yönetmen Alejandro Agresti'nin Hollywood'daki ilk çalışması olan "Göl Evi", Sandra Bullock ve Keanu Reeves'in varlıklarının yanısıra, bir 'romans'a göre fazla zeki senaryosuyla da izleyenlere hoşça vakit geçirtiyor.
"Sworae" adını taşıyan 2000 yapımı bir Güney Kore filminin yeniden çevrimi olan "Göl Evi", Amerikalıların çekmeyi gerçekten de çok iyi bildikleri türden yumuşak anlatımlı, hümanist mesajlarla dolu ve seyri gayet zevkli bir romans örneği.
Her ne kadar, uluslararası izleyici yargısı 6 yıl önce gösterime giren orijinalini daha bir güzel bulsa da Hollywood'un -çoğu örnekte görüldüğü üzere- yeniden çevrim öyküleri bile kuru kuruya bir tekrar anlayışıyla değil, olabildiğince özgün renkler kazandırarak işlediği bir gerçek.
"Hız Tuzağı"ndan bu yana şansı pek yaver gitmeyen ve beyazperdede farklı türden filmler arasında yalpalayıp duran Sandra Bullock, yıllar sonra belki de ilk kez kendisine yakışan bir rolde karşımıza çıkıyor.
Bullock, sevgi arayışı içindeki yalnız doktor Kate Forster'i büyük bir inandırıcılıkla canlandırırken, partneri Keanu Reeves'in ise "Matrix" vesilesiyle 1999'dan bu yana üzerine yapışıp kalan "insanlığın kurtarıcısı süper çocuk Neo" rolünün etkisinden sıyrılması ise biraz daha zaman alacağa benziyor.
Reeves'in egzantrik bilim-kurgu kostümleri yerine sıradan şantiye mimarı kıyafetleri içinde karşımıza çıktığı bu filmdeki oyununu biraz tedirgin ve abartılı bulduğumu belirtmeliyim. Ancak buna karşılık sevimli ikiliyi karşılıklı oynatmak yine de iyi bir fikir olmuş.
"Temiz hislerin çocukları" tarzındaki görünümleriyle birbirine son derece yakışan Bullock ve Reeves'in dışında, "Göl Evi", büyük bir ustayı da kısa bir rolde yeniden izleme şansı sunuyor bizlere. Son olarak Terrence Malick'in "Yeni Dünya"sı ve Arthur Case'in "İçerideki Adam"ında gördüğümüz Kanada asıllı ünlü aktör Christopher Plummer, ilerleyen yaşına aldırmaksızın irili ufaklı pek çok filmde kısa ama etkileyici performanslar sergilemeyi sürdürüyor.
"Göl Evi"nde de mesleğinde başarıyı yakalamaya çalışan genç mimar Alex Wyler'ın (Reeves) aynı mesleğin zirvesine ulaşmış babası rolünde izlediğimiz Plummer, çok değil yalnızca bir kaç jest ve mimikle bile adına "iyi oyunculuk" denilen o Allah vergisi yeteneğin görkemli bir sunumunu ortaya koymakta.
Öyle ki arasının bozuk olduğu oğluyla yıllar sonra sokak ortasında istemeden karşılaştığı sahnedeki o üstünkörü selamı bile sinema okullarında oyunculuk dersi olarak okutulabilecek güzellikte...
Biraz da filmin -baştan aşağı yüksek bir zekâ gösterisi niteliğindeki- senaryosuna değinmekte yarar var. Orijinali Koreli Eun Jeong Kim tarafından yazılan senaryo, bu yeniden çevrimde Amerikalı David Auburn tarafından biraz daha geliştirilmiş. Birbirleriyle, tarihin akışındaki ilginç bir kayma sonucu iki yıllık bir zaman farkı üzerinden görüşen (daha doğrusu bir posta kutusu aracılığıyla yazışıp duran) kahramanlarımızın bu durum karşısında yaşadıkları garip olaylar, âdeta matematik denklemlerini andıran karmaşık bir senaryo sayesinde, herhangi bir aksama olmaksızın saat düzeninde akıp gidiyor. Nitekim, sinema salonunu terkederken bazı izleyicilerin "Bu filmi tam olarak anlayabilmek için ikinci bir kez daha izlemem gerekiyor" şeklindeki serzenişleri de öyküyü takip ederken ciddi bir zihinsel efor harcamak gerektiğinin göstergesiydi. Ancak, algı kapasitesi gitgide gelişen ve sürekli farklı bir şeyler görmek isteyen yeni kuşak izleyiciyle birlikte, artık romantik filmlerin senaristleri bile kendilerini sıradanlığın ötesine geçip yeni yeni açılımlar üretmek zorunda hissediyorlar.
Bu arada, Amerikan sinemasının, "modernite ve onun doğurduğu yapay ilişkiler karşısında bunalmış yalnız insan" temasını işlerken ne denli başarılı olduğu gerçeği bu filmde bir kez daha tezahür etmekte. Aslında, bunda şaşıracak hiç bir yön yok. Çünkü, dünyayı yaşanmaz bir yere dönüştüren bir uygarlık, yaptığını da en iyi anlatabilecek olandır nihayetinde. Film, büyük kentlerde sıkışıp kalmış, kendilerine uzun yol arkadaşı olabilecek kişilerin arayışı içindeki sevgi yoksunu bireylerin bu depresif ruh hâline yönelik öylesine anlamlı göndermelerle dolu ki...
Velhasıl, yüksek volümlü ses efektlerinden hoşlanmayan, "sakin sinema"ya daha yatkın kişiler, evliliğin eşiğindeki çiftler ve evli olup da birbirlerinin kıymetini henüz anlayamamış olanlar için ideal bir hafta sonu tercihi "Göl Evi". Sırf gölün üzerinde kurulu olan o ilginç cam evi görmek için bile izlemeye değer doğrusu...
Filmin rahatsız edici bir seks ya da şiddet sahnesi içermediğini de her zaman olduğu gibi belirtelim.
2006, ABD Yapımı
Uluslararası İzleyici Yargısı: 7.0 / 10 (Kaynak: www.imdb.com sitesi)