Mavi Marmara yolcularından Nuri Yıldız'ın yolculuk boyunca yapılmış röportajlar, yorumlar, değerlendirmeler ve analizlerinin yer aldığı kitapta, geminin en ayrıcalıklı, en özel yolcusunun hikâyesi de anlatılıyor.
Çıra Yayınları'ndan Mavi Marmara ile alakalı belgelerin, ses kayıtlarının, konuşmaların, kısacası Mavi Marmara ile ilgili tüm gelişmelerin içinde yer aldığı, yorumlandığı bir kitap yayınlandı.
Mavi Marmara yolcularından eğitimci, yazar Nuri Yıldız'ın yazdığı kitapta, yolculuk boyunca yapılmış röportajlar, yorumlar, değerlendirmeler ve analizler var. Nuri Yıldız Antalya Kepez Spor Salonu'ndan katılmış yolculuğa ve yolculuk boyunca bir yandan gözlemlerini, Mavi Marmara'daki gelişmeleri aktarırken, diğer yandan sanatçılarla, yazarlar ve aktivistlerle yaptığı röportajlarla Mavi Marmara ruhunu anlatıyor.
Kitaptaki etkileyici bölümlerden birinde Mavi Marmara'nın tüm dünyada nasıl bir etki uyandırdığı ve bu etkisinin nasıl ortaya çıktığını aşikâr kılıyor:
GEMİDEKİ EN FARKLI YOLCU!
Gemimizde, toplam beş yüz seksen yedi yol arkadaşıydık. Bunlardan başka bir yolcumuz daha vardı. Her özelliğiyle diğer yolculara göre farklılık arz eden bir yol arkadaşımızdı.
Bu yolculuğa çıkacağımız zaman, başta Anadolu da olmak üzere bütün dünyada, vicdan sahibi insanlar, Gazze de yaşayanlara, en güzel olanından, en sevdiklerinden hediyeler gönderiyorlardı.
Bazı insanlar paralarıyla, bazıları eşyaları ile destek veriyorlardı, bu yolculuğa. Kadınlar, kollarındaki bilezikleri, kulaklarındaki küpelerini gönderiyorlardı Gazze ye.
Çocuklar en sevdikleri oyuncaklarını gönderiyorlardı, Gazze deki çocuklara.
Çocukların bir kısmı, babalarını gönderiyordu Gazze ye, oradaki yetim çocuklar için, yetim kalma uğruna.
Çocuğun biri de, dünyada en çok sevdiğini göndermek istiyordu Gazze ye.
Biliyordu ondan ayrılmanın çok zor olacağını. Buna rağmen “göndermeliyim” diye düşünmüştü. Hazırladı onu yolculuğa. Her yolcu gibi, bütün hazırlıkları tamdı. Yol boyunca, ihtiyacı olan yiyeceği, içeceği ayrıca hazırlanmıştı. Yapılacak tek şey, gidecek ekibe ulaştırılmasıydı. Bu da sağlandı. Yaşadıkları il'e gelen İHH ekiplerine teslim edildi. Çok zor olmuştu, ayrılmaları. Ağlayarak ayrıldı, bu yetkililere teslim ettiği arkadaşından. Her adımında yeniden, dönüp dönüp bakıyordu, Gazze ye gidecek arkadaşına.
İhh yetkililerine teslim edildikten sonra, her basın açıklamasında, basın açıklamasını yapanlarla aynı masada duruyordu. Bütün gazetecilerin ve yolcuların ilgi odağı idi. Gemide de en uygun yer ona ayrılmıştı. Gemide, bütün yolcular onun etrafında idiler fakat ona yakın olmak ve yardımcı olmak görevi birkaç kişiye bırakılmıştı.
Bu küçücük yolcuyu, gemi yolculuğuna teslim eden küçük çocuk, içinde, arkadaşı olan sarı kanaryanın kafesini, İHH gönüllülerine uzatırken şöyle demişti: “Bu benim kuşum, ben onu çok seviyorum. Ben Gazze'ye bu sarı kuşumu bağışlamak istiyorum. Orada insanların özgürlüğü yokmuş, çocuklar özgürce oyun oynayamıyormuş. Sizden ricam, Gazze topraklarına ayak basar basmaz, bu kuşu kafesinden çıkarıp serbest bırakın, özgürlüğüne kavuşturun. Sarı kanaryam, özgürlüğe Gazze'de kanat çırpsın. Sarı kanaryam, Gazze'nin özgürlüğünün sembolü olsun.”
Bizlerde, özgürlüğün simgesi olacak olan, bu küçük ve farklı yolcunun bizimle birlikte, aynı amaca doğru “yelkenler fora” demesinden büyük bir onur duymuştuk.
Nuri Yıldız - Mavi Marmara Seyir Defteri
Çıra Yayıncılık
Aralık 2010