İsrail uluslar arası karasularda Gazze'ye giden yardım gemilerini taciz etti. 3 hücum botu, 1 helikopter, 4 şavaş gemisi ve 1 insansız hava uçağı sabaha kadar Gazze Gönüllülerini takip etti. İsrail'in küstahlığı dünyayı ayağa kaldırdı.
Gazze için yola çıkan yardım filosu dün gece israil tarafından taciz edildi. İsrail donanması konvoyu sabaha kadar takip etti. Kıbrıs açıklarındaki 6 gemilik filo, üç günlük bekleyişin ardından Avrupalı parlementerlerin de konvoya katılmasıyla birlikte dün öğle saatlerinde Gazze'ye doğru hareket etti. Akşam saatlerine kadar normal bir şekilde seyreden gemiler saat 22:30 civarında İsrail tarafından taciz edilmeye başlandı. İsrail donanması önce Gazze gönüllülerini taşıyan Mavi Marmara gemisi ile telsiz bağlantısı kurdu. İsrailliler gemilerin geri dönmesini istediler. Gemi ile ilgili bilgiler isteyen İsrailliler daha sonra fiili tacize başladı. 3 askeri bot ve 1 askeri helikopter uzaktan gemileri takip etmeye başladı. Hemen ardından da 4 savaş gemisi ve insansız hava uçağı tacize dahil oldu. İsrail savaş unsurları zaman zaman gemilere 300 metre kadar yaklaştı. Bu tacizin hemen ardından Mavi Marmara gemisinde kırmızı alarm ilan edildi. Gaz maskeleri giyildi, kadınlar alt kata indirilirken can yelekleri tüm yolculara giydirildi. Gemide olağanüstü dakikalar yaşandı. İsrail geminin dünya ile bağlantısını kesmek için sık sık elektronik taciz de de bulundu. Türksat uydusu yetkilileri teyakkuz haline geçerken kimi aktivistler namaz kılmaya dua etmeye başladı.
İHH Başkanı Bülent Yıldırım, Kıbrıs'ın 30 mil güneyinde tacize uğrayan 'Mavi Marmara' gemisinden uydu bağlantısıyla açıklamada bulundu. Yıldırım şunları söyledi: Değerli Türkiye halkı, sonuçta İsrail'in gerçek yüzüyle karşılaşmak üzereyiz. Savaş gemilerini yola çıkardı ve şu anda gördüğümüz 2 tane var. Etrafta daha fazla da olabilir. Gemilerle tacizdeler. Ne yapacaklarını bilemiyoruz. Zannediyoruz sabaha kadar çok ciddi bir şekilde bir sinir harbi yaşayacağız. Güç dengemiz iyi. İsrail'in filosuna karşı 6 tane sivil toplum gemisiyiz ama burada 50 tane ülkeden insan var. Eğer bir müdahale olur tutuklama olursa, 50 ülkenin şerefi yerle bir olmuştur. Onun için bu ülkeler kendilerini korumak ve gözetmek mecburiyetindedir. Ben bu protestoların burada yapılması taraftarı değilim. İnsanlarımızın bu geceden itibaren İstanbuldaki konsolosluk ve Ankara'daki büyükelçiliğin önüne gidip orayı kitlemesi lazım. Çünkü bunlar bu tacizi yaparken aynı karşılığı alması lazım.
Bülent Yıldırım, eğer müdahale sertleşirse herkesin kendi ülkelerindeki ilişkileri gözden geçirmesi lazım geldiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı: 'Onlara karşı kendi savunmamızı yapacağız. Bunun birtakım bedelleri olduğunu biliyoruz ama insanlığın kazancı adına bu bedeli ödemeyi göze aldık. O nedenle bütün kardeşlerime buradan sesleniyorum, biz geri adım atmayacağız. İsrail'in geri adım attığını herkes görecek. Çünkü bütün insanlık, İsrail'in yaptığı haksız uygulamaya karşıdır. Şu anda uluslararası sularda yapıyor bunu. Aslında bu yaptığı tam bir korsanlık. Ne yapacak, korsanlık yapıp bizim gemilere müdahale edip rehin alacak. Nasıl ki Türk askeri Somali açıklarına gittiyse, şimdi bu korsana ne yapacak, bütün dünya seyredecek. Bir kere yola çıktık, isteyen bizimle gelir, isteyen geride kalır. Ama burada insanlığın kazandığını hepimiz göreceğiz. Panik halinde değiliz, gerçekten çok sakiniz.' İsrail'in küstahlığı dünya genelinde düzenlenen gösterilerle protesto edildi.
İstanbul'da bir grup, İsrail'in, Gazze'ye yardım için giden gemilere yönelik tutumunu protesto etti. Gece saatlerinde İstanbul Başkonsolosluğu önünde toplanan grup, ellerinde Filistin bayraklarıyla 'İsrail şaşırma sabrımızı taşırma' diye sloganlar attı. Grubun konsolosluk önündeki bekleyişini sürdürmesi üzerine, polis güvenlik önlemi aldı.
Özgürlük filosuna karşı, İsrail donanması da Hayfa'da gemileri durdurmak için hazır bekliyor. Donanmadan bir yetkili, “Bu, geçmişteki diğer görevlerimizle karşılaştırıldığında nispeten basit bir görev” diye konuştu. Başbakan Binyamin Netanyahu'nun talimatıyla, uluslararası kamuoyunda İsrail'in imajına zarar vermesi pahasına gemilerin Gazze'ye varmasının engellenmesi için, böyle nispeten basit bir görev için çok sayıda gücün konuşlandırılmasına karar verildiği de belirtiliyor. Ynet haber sitesinde bu kadar çok sayıda askeri gücün görevlendirilmesinin gerekçesi aktarılırken, eğer bu sefer kısmen bile başarıya ulaşılırsa, bunun Gazze'den bir deniz hattı açılması anlamına geleceği ve İsrail için tehlike oluşturacağı kaydedildi. Ayrıca İsrailli milltvekiller, İsrail Balad partisi milletvekili Hanin Zubi'nin tutuklanıp cezalandırılması istendi. Başına böyle birşey geleceğini tahmin ettiğini ifade eden Zubi ise karara meydan okudu: Ben yeni bir milletvekliyim bu durumda ne yapacağımı oturup düşüneceğim. Ama tutuklanmaktan korkmuyorum"
Mavi Marmara gemisinde yardımsever vatandaşların Gazze'ye bağışladığı yüzük, bilezik gibi altın takılar bulunuyor. Emanetçilerin elinde muhafaza edilen almtınların kim tarafından verildiği belli değil. Emanetçiler, “Altınları Gazze'ye bağışlayanların da Gazze'ye götürenlerin de ismi belli değil. Belli olan tek şey bu altınların sahibi. Gazzeliler” diye konuştu. Konvoya Adana'dan katılan Çiğdem Topçuoğlu, Mavi Marmara gemisiyle Antalya'dan Akdeniz'e açılmadan hemen önce yaşadığı ilginç bir olayı anlattı. Topçuoğlu, Kepez Spor Stadyum'undan Mavi Marmara gemisine binmek için yola çıktığında yanına ismini bile hatırlamadığı bir kadının geldiğini ve kendisine kulağından çıkardığı inci küpelerini verdiğini söyledi.
Akdeniz açıklarına ulaşan Gazze'ye yola çıkan yardım konvoyunda dostluk ve centilmenlik bildirisi okundu. Bildiri, yardım için denize açılan ve dünyanın dört bir yanından Müslüman, Hristiyan, Yahudi ve Budist aktivistleri taşıyan tüm gemilerde aynı anda seslendirildi. Yolculuk sırasında farklı dinlerden insanların birbirlerini üzecek düşünce ve ve hareketlerden kaçınması amaçlandı.İHH Başkanı Bülent Yıldırım yardım filosunda Hristiyanların Budistlerin Yahudilerin olduğuna vurgu yaparak mümkün olduğu kadar Hayber sloganın tekbirlerin her yerde yüksek sesle atılmamasını istedi. Yıldırım, Hz. Muhammed'in Akabe'deki Hristiyanlar hakkında yaptığı tavsiyeleri anımsattı. Gemin arka bölümünde yapılan açıklamada tüm katılımcılara dinlerarası diyalog ve hoşgörü çağrısı yapıldı. Gemidekiler ise yolculuk boyunca birbirlerini tanımaya, kaynaşmaya çalışıyor. Hepsinin hedefi sorunsuz bir şekilde Gazze halkına yardımı ulaştırmak. Böylece ambargoyu kırmak.
Filistin'e insani yardım götürecek olan Mavi Marmara gemisine katılan Alman parlamenterler Anetta Groth ve İmge Hoeger, İsrail'i ağır bir şekilde eleştirdi. Parlamenterler İsrail'e ve İsrail'e destek veren Alman hükümetine tepki göstermek ve Filistin halkına destek olmak için bu harekete katıldıklarını söylediler.
Alman parlementerleri Anetta Groth üzerinde İsrail askerinin silahına elini tıkayan Gandi karikatüri ile filoda yeraldı. Karikatür için konuşan Groth, “Çizgiler herşeyi anlatıyor. Filodakiler bence hepsi İsrail askerlerinin silahlarına parmaklarına tıkayan birer Gandi” dedi. Sol partinin insan hakları sözcüzsü olduğunu belirten Anetta Groth, şöyle devam etti: “Burda 600 kişiyiz. Burada olduğum için çok heyecanlıyım. Almanya'dan STK'lardan büyük destek var. Geldiğimi öğrenen ailem arkadaşlarım büyük destek verdi. Çocuklara ulaştırılmak üzere çikolata oyuncak veren oldu. İsrail'den gelen 6 botluk aktivist bize destek vermeye geleceğini öğrendik.” Alman parlamenter Alinnette Groth, “Almanya devletinin İsrail'e sattığı silahlarla çocukların vurulması hiçbir şekilde kabul edilmeyecek bir durumdur. Bundan dolayı ben buradayım” dedi. Alman Parlementer İnsan Hakları Hareketi Üyesi İnge Höge ise “Amacımız ambargoyu kırmak. Herhangi bir hareket olacağını düşünmüyorum. İsrail şu ana kadar tehdit ediyor. Ama biz ısrarcıyız. Her ne olursa olsun bu ambargoyu kıracağız” diye konuştu.
Akdeniz'e açılan yardım konvoyunun en genç aktivisti 1 yaşında. Mavi Marmara gemisinin başmühendisi Ekrem Çetin'in 1 yaşındaki oğlu Türker Kaan, farklı din ve milletlere mensup yüzlerce aktivist arasında yolculuk yapıyor. Ekrem Çetin, aktivistlerin kucağından inmeyen oğlu Türker'in yardım konvoyuna katılış hikayesini şöyle anlattı: “Eşim gemide çalışacağımı öğrenince kendisi de gelmek istedi. Ben de kıramadım. Uygun mudur, değil midir diye araştırdık. Sonuç olumlu olunca ailece seyahat etmeye karar verdik.” dedi. Arkeolog olan eşin aynı zamanda dalgıçlık da yaptığını belirten Çetin, “Defne gemisinin pervanesine halat dolaşıp arızalandı. Eşim halatı açmak için Defne gemisinin altına dalmak istedi. Ama ben 'Yok o kadar da olmaz' dedim” diye konuştu.