Hiç olacağıma katil olurum

Gülden Tümer
00:0016/05/2010, Pazar
G: 16/05/2010, Pazar
Yeni Şafak
Hiç olacağıma katil olurum
Hiç olacağıma katil olurum

Beyazperdenin karizmatik oyuncusu John Malkovich, “Kötü ama çok kötü bir adamı oynama imkanı buldum” dediği 'Şeytani Komedya' oyunu ile İstanbullu sanatseverleri büyüledi

Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında, ünlü oyuncu yapımcı ve yönetmen John Malkovich'in başrolünü üstlendiği 'Şeytani Komedya' adlı oyun, önceki akşam Lütfi Kırdar'da sahnelendi. John Malkovich, hüküm giymiş katil, övülen tutkulu şair, affedilip ünlenmiş yazar ve gazeteci Jack Unterweger rolünde oldukça iyi bir performans sergiliyor. Beyazperdenin en karizmatik oyuncularından biri olan Malkovich böylesi gizemli bir rol için biçilmiş kaftan. Kendisi “Burada en sonunda kötü ama çok kötü bir adamı oynama imkanı buldum, bu da çok hoşuma gitti” diyor. Oyun kurgu açısından çok alışık olmadığımız bir seyirde giderken, oyun oynaması, tabir-i caizse rol kesmesini beklediğimiz Malkovich'i, daha çok anlatıcı olarak buluyoruz sahnede.

Perde Viyana Akademi Orkestrası ile açıldığında sahnede, üzerinde bir kitabın yepyeni kopyaları duran bir masa görüyoruz. Jack, ölümünden 15 yıl sonra yazdığı Şeytani Komedya adlı son romanının ilk okuması için izleyicinin karşısında. İlk olarak iki harika kadınla tanıştırıyor bizleri, boğazını temizlemek için ara verdiğinde bazı eski tarz şarkılar söyleyecekler. Bu iki başarılı soprano Aleksandra Zamojska ile Louise Fribo, oyun boyunca kâh kendisini doğumdan sonra bırakıp kaçan annesi, kâh öldürdüğü fahişeler olup Vivaldi, Handel, Haydn ve Mozart'tan aryalar söylerken, coşku, nefret, aşk, yas, arzu gibi duygusal ifadeleri temsil ediyorlar.

ISLAH OLMUŞ BİR PORTRE ÇİZDİ

Jack, ilk cinayetlerini değil de hapishanede yatarken, kendisini geliştirip nasıl ıslah olmuş bir portre çizdiğini ve böylelikle nasıl salıverildiğini anlatıyor daha çok. Çıktığında yeniden baş gösteren fahişe cinayetlerinde ilk olarak yardım istenen bir gazeteci oluyor. Endişeli kadınları rahatlatırken, radyo programlarına konuk olurken ya da müfettişlere eşlik ederken, bunun kendisinde müthiş bir üstünlük hissi uyandırdığını söylüyor yani yaptıklarının yanına kar kalmasının. Bizler gerçekten onca kadını öldürmüş bir adamda tüm sorularımızın cevabını bulacağımızı düşünürken, beklentimizi boşa çıkarıyor. Tek bir satır bile gerçeği yazmamış aslında. Bunu okuma gecesine getirdiği kitapların içinin bomboş olduğunu gördüğümüzde anlıyoruz.

ŞAHSİYET OLMAK İÇİN YAPMIŞ

Kendisine sorulan soruların cevapları onda da yok. Neden cinayet işlediği, pişman olup olmadığı, değiştirme fırsatı sunulsa neleri yeni baştan yaşamak isteyeceği…. Sorular yanıtsız. Sadece ne yaptıysa şahsiyet olmak için yapmış, bunu anlıyoruz. Annesi bırakıp gittiğinde, alkolik dedesiyle yaşarken, ıslahevlerine, hapishanelere düştüğünde hep basit, sıradan biri. Ancak bir katil olduğunda sınıf atlamış. O nedenle “Yeniden yaşayacak olsam bu hayatı, hiç olacağıma katil olurdum” diyor. Kaçınacağı tek şey ise her türlü kötülüğe rağmen kendisini seven kadına söylediği yalanlar.


Saygın bir seri katil

1994'te 15 fahişeyi öldürmekten yargılanan Jack Unterweger, 9 cinayetten suçlu bulundu. Hapishanede edebi çalışmalar yaptı ve bir grup aydının girişimiyle affedildi. Dışarı çıktığında saygın biriydi ama bu seri cinayetleri sonlandırmadı.