İsrail'de politikacıların ve entelektüellerin yakından takip ettiği Haaretz gazetesi genel yayın yönetmeni Dov Alfon "İsraillilerin gözünde hükümet çok aşırı, hatta biraz kaçık" yorumunu yaptı.
İsrail'in önde gelen gazetelerinden sol eğilimli Haaretz, 30 Mayıs'ta Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıdan sonra İsrail hükümetine karşı muhalif yayınlarıyla dikkat çekmişti, hatta saldırıyı kabinedeki "Yedi aptal adamın suçu" olarak niteleyen bir yazı dahi yayımlamıştı. Haaretz gazetesinin yayın yönetmeni Dov Alfon ile son haftalarda İsrail'de yaşanan gelişmeleri konuştuk. İşte iki yıldır gazeteyi yöneten Alfon'un çarpıcı açıklamaları:
- İsrail'de Mavi Marmara olayından sonra ciddi bir milliyetçilik akımı baş gösterdi. Çünkü İsrailliler her zamanki gibi kuşatma psikolojisi içindeler, "Bütün dünya bize karşı" diye düşünüyorlar. Ama birkaç hafta sonra bu korunma içgüdüsü yerini sorgulamaya bırakacak ve bu kez hükümetin üzerine gitmeye başlayacaklar.
- İsrailliler bütün dünyanın Gazze konusunda kendileriyle aynı fikirde olduğunu düşünüyorlardı. Bunun böyle olmadığını, İsrail'in ne kadar izole olduğunu son birkaç hafta içinde fark ettiler. Bu açıdan Mavi Marmara'da yaşanan olaylar bir dönüm noktası oldu. Zaten bu sayede kuşatma hafifletildi.
- Ablukayı hafifletmek yeterli değil. Bana göre -Haaretz okuyucularının büyük bölümü de aynı şekilde düşünüyor- kuşatmayı tamamen kaldırmak gerekiyor. Belki o zaman bu fiyasko iyi sonuçlanabilir.
- Türkiye'nin tam olarak ne yapmak istediğini anlayabilmiş değiliz. Kızgın olduklarını tabii ki görüyoruz, sonuçta vatandaşları öldürüldü. Ancak politik açıdan nerede durdukları çok muğlak. Bölgesel güç olmak istedikleri belli. Ancak büyük güç gibi davranmaya başladığınızda hata yapmak kolaylaşır. Başbakan Erdoğan küçük bir ülkenin lideri gibi sert ve gürültülü açıklamalar yapıyor.
- Biz Türkiye'nin iki sene sonra nerede duracağını, nasıl bir pozisyonu olacağını öngöremiyoruz. Dolayısıyla öncelikle bunun belirgin hale gelmesini bekliyoruz. Ama tabii sorumluluk sadece Türkiye'de değil. Kilit noktalarından biri de Avigdor Lieberman'ın Dişişleri Bakanlığı. Kendisi bakanlık görevinde olmadığı gün İsrail ve Türkiye'nin diyaloğa girmesi çok daha kolay olacaktır.
- Benjamin Netanyahu hükümeti son yılların en sert kabinelerinden biri. İnsanların gözünde Netanyahu hükümeti aşırı sağcı hatta biraz kaçık! Oy verirken bu kadar aşırı politikalar yürüteceklerini kimse tahmin etmemişti.
İnsanlar sağcı partiye oy verdiler, aşırı sağcı bir parti ile karşılaştılar. İşçi Partisi'nin koalisyonda olması durumu yumuşatmaya yetmiyor.
- Ancak şu andaki liderlerin alternatifi şimdilik yok. Kalkıp Türkiye'den gelseniz siz bile muhalefet lideri olabilirsiniz. Gençler de politikacılardan iğreniyorlar ve bu nedenle politikadan olabildiğince uzak duruyorlar. Dolayısıyla yeni nesil politikacılar bulmak zorlaşıyor. 10-15 yıl daha aynı liderlerle olacağız gibi gözüküyor. O zamana kadar Türkiye'nin mevcut liderlerle çalışmayı öğrenmesi gerekiyor. Burada Türkiye'den İsrail'e gelen Yahudiler ile sürekli röportaj yapılıyor. Hepsi aynı şeyi söylüyor: "Bu bizim tanıdığımız Türkiye değil. Türkiye radikal değildir, aşırı değildir. Türkiye, hükümeti tarafından kaçırılmış, esir alınmış."