Danıştay'ın ALES'te başörtü yasağı uygulanmasına yönelik verdiği karara tepkiler sürüyor. Eğitim-Bir-Sen Tekirdağ Şube Başkanı Ferruh Topuz, kararı talihsizlik olarak yorumladı. Mardin Şube Başkanı Mehmet Emin Esen,Türkiye'ye yakışmadığını söyledi. Mazlumder Şube Başkanı Ahmet Taş, uygulamanın ibretlik ve düşündürücü olduğunu ifade etti. Gaziantep Şube Başkanı Abdurrahim Çelik de, kararı "ideolojik" ve "hukuk ayıbı" olarak değerlendirdi ve "Artık yüksek yargı kaos üretmekten vazgeçmelidir" dedi.
Eğitim-Bir-Sen Tekirdağ Şube Başkanı Ferruh Topuz, başörtülü öğrencilerin Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitim Giriş Sınavı'na (ALES) girmesine izin veren düzenlemeyi durdurmasına ilişkin bir açıklama yaptı. Topuz, Danıştay kararının ülkenin konumu, demokrasi ve Cumhuriyet misyonu ile bağdaşır olmadığını ve Danıştay'ın yakın gelecekte kararını yeniden gözden geçireceğine inandığını söyledi. Topuz yaptığı yazılı açıklamada; "Demokrasi hak ve özgürlükler çağında, özgürlükler vatanı Türkiye'de Danıştay'ın böyle bir karar vermesini talihsizlik olarak gördüğünü vurgulayan Topuz, "Demokratik ülkelerde mahkemelerin en temel görevi özgürlük alanlarını ve hakları genişletmektir” dedi.
Yargı organlarının bir daraltıcı yoruma girmesinin, kendi var oluşu, var oluş misyonları ve görevleri ile bağdaşmadığını ileri süren Topuz, Danıştayın öncelikle bir alan konusunda karar verirken, Anayasal temele, kanuni temele dayanmak zorunda olduğunu belirtti.
Bu konuda Danıştay'ın öngördüğü karardaki şekilde ne Anayasada, ne de yasalarda bir kayıtlamaya rastlanmadığını ifade eden Topuz şunları kaydetti: "Ben demokrasinin ve hakların çağında özgürlüklerin vatanı olan Türkiye'de Danıştay'ın böyle bir karara ulaşmasını gerçekten bir talihsizlik olarak görüyorum. Eğitim ve Bilim İş Görenleri Sendikası (Eğitim-İş) gibi insanların hak ve özgürlüklerinin savunulması sahasında faaliyet gösteren bir sendikanın konuyu Danıştay'a taşıyarak yargı organlarının böyle bir daraltıcı ve kısıtlayıcı bir yoruma gitmesini sağladıkları için, insan hakları ve özgürlüklerine yaptıkları olumsuz katkıları nedeniyle kınıyorum. Bizim ülkemiz bunu hak etmiyor. Bu üçüncü dünya anlayışlarından ve despotik yaklaşımlardan artık vazgeçmelerini tavsiye ediyorum”
Mazlumder Gaziantep Şube Başkanı Abdurrahim Çelik, Danıştay 8. Dairesi'nin 2010 Akademik Personel ve Lisans Üstü Eğitim Giriş Sınavı (ALES) sonbahar dönemi kılavuzundaki kılık kıyafet ile ilgili düzenlemeleri durdurma kararına tepki gösterdi. Çelik yaptığı açıklamada, kararı "ideolojik" ve "hukuk ayıbı" olarak değerlendirdiklerini belirterek, "Danıştay; kararı ile evrensel hukuk ilkelerini hiçe saymış, temel hak ve özgürlüklere savaş açmıştır. Karar hukuki değil siyasidir. Akla mantığa sığmayan gerekçeler ile kılık kıyafet özgürlüğüne vurulan pranga, yargı despotizminin en son jüristokratik örneğidir. Siyasete yönelik jüristokratik kuşatmanın son noktasıdır. Brifingli yargının milli irade tahammülsüzlüğüdür" dedi.
"Eğitim ve çalışma hakkı temel insan haklarıdır" diyen Çelik, "Artık yüksek yargı bu haklardan elini çekmelidir. Saplantılarından kurtulup, problem olmaktan çıkmalıdır. Görev alanına çekilmelidir. Bağımsız ve tarafsız hale gelmelidir. Halk gözünde dibe vuran yargı, kendine çeki düzen vermelidir. Kaos üretmekten vazgeçmelidir" dedi. Kararın 12 Eylül ve 28 Şubat uygulamalarını genişletmeye yönelik olduğunu vurgulayan Çelik, "Artık yargı reformu şart olmuştur. Ülkenin en büyük ihtiyacı siviller eliyle yazılacak anayasadır. Son anayasa değişikliği köklü reformlar getirdiyse de yetersiz olduğu son kararlar ile bir kez daha deşifre olmuştur. Bu anayasa bir diktatörlük anayasasıdır. Ülkenin önündeki en büyük engel bu anayasadır. O zaman özgürlüklerin önündeki engelleri kaldırmak için anayasa değişikliği artık kaçınılmazdır. Köklüdeğişiklikler ile yargı vesayetine son verilmelidir. Yargı hukuka bağlanmalı ve siyasetten uzak bir hale getirilmelidir” şeklinde konuştu.
Danıştay Eğitim-sen'in başvurusu üzerine aldığı kararla ALES sınavlarına girecek öğrencilerde başörtü yasağını kaldıran YÖK'ün düzenleme kararını iptal etmesine Mazlumder'den tepki geldi. Mazlumder Şube Başkanı Ahmet Taş, "Danıştay'ın incelemek zorunda olup sırada bekleyen birçok dosya olmasına rağmen ÖSS ve ALES sınavlarıyla ilgili YÖK'ün kıyafet düzenlemesinin aleyhine açılan davaları acilen listeye alması ve yasaklamayı öngören her türlü müracatı acele ile görüşüp karara bağlaması ibretlik ve düşündürücü bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor” dedi.Dernek binasında basın toplantısı düzenleyen Mazlumder Şube Başkanı Ahmet Taş “Gönüllü Kültür Teşekkülleri olarak Anayasanın adil ve eşit Devlet anlayışına, kamu vicdanına, temel hak ve hürriyetlere uymadığı aşikar olan bu kararları asla kabul edilmez buluyor ve kaldırılmasını talep ediyoruz" diye konuştu.
Eğitim-Bir-Sen Mardin Şube Başkanı Mehmet Emin Esen, ALES sonbahar dönemi kılavuzundaki kılık kıyafetle ilgili düzenlemelerin Danıştay 8. Dairesi tarafından yürütmesinin “fiziksel teşhiste sorun olabilir” gerekçesiyle durdurulması ve böylece başörtülü adayların sınavlara girişinin engellenmesinin, demokratikleşme adımlarının ardı ardına atıldığı bir Türkiye'ye yakışmadığını belirtti. Durumu, davayı açanların ve karara bağlayanların referandumda 'evet' denilmesinin bir rahatsızlığı olarak yorumlayan Esen, "Onlar da biliyorlar ki, inancı gereği başını örten kadın ve genç kızlarımız, sorunun kaynağı değil, mağdurudur. Ancak ideolojik saplantılarıyla “aklını örtenler” arasında yer almaları nedeniyle bunu kabul ve ifade edemiyorlar. Aynı nedenle başörtüsü özgürlüğünü ihlal etmeye devam ediyorlar" dedi.
”Dünyanın hemen hemen tüm ülkelerinde sınava başörtüsü ile giriliyor ve bir güvenlik sorunu, endişesi yaşanmıyorken, Danıştay 8. Dairesi tarafından “fiziksel teşhiste sorun olabilir” ve “sınav güvenliği açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir” gerekçeleriyle başı açık fotoğraf çektirme ve başı açık sınava katılma dayatması üretilmesi hukuki açıdan garabet teşkil etmenin yanında fiili açıdan da aklın kabul sınırlarının dışındadır. Yargı mensuplarının görevi, 2010 Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı'nda (ALES) başörtülü kızlarımızın “niyetlerini okumak” değil, onların “okuma niyetlerini korumak” tır. Yükseköğrenim gören kızlarımızın başlarını açtırmak için çaba gösterenleri, yükseköğrenim gençliğimizin ufkunu açmak için çaba göstermeye davet ediyoruz.”