Yaşamaktan bezmiş bir süper kahraman

Ali Murat Güven
00:005/07/2008, Cumartesi
G: 4/07/2008, Cuma
Yeni Şafak
Yaşamaktan bezmiş bir süper kahraman
Yaşamaktan bezmiş bir süper kahraman

Hollywood'un en yetenekli siyahî oyuncuları arasında yer alan Will Smith, aksiyon öykülerinin yeni ustası Peter Berg'in yönettiği eğlenceli durum komedisi “Hancock”ta, hiç alışılmadık, irkiltici ve giderek de izleyiciyi “gıcık edecek” türden bir süper kahramanı büyük bir başarıyla beyazperdeye taşıyor.

HANCOCK

(Hancock)

2008-ABD Yapımı

Yönetmen:

Peter Berg


Senaryo:

Vincent Ngo, Vince Gilligan


Görüntü:

Tobias A. Schliessler


Müzik:

John Powell


Kurgu:

Colby Parker JR ve Paul Rubell


Süre:

92 dakika


Oyuncular:

Will Smith, Charlize Theron, Jason Bateman, Jae Head, Eddie Marsan


İthalatçı şirket:

Warner Bros.


Dağıtıcı Şirket:

Warner Bros.


İçerik uyarıları:

İçeriğindeki bir kaç bilim-kurgusal şiddet sahnesi ve bir-iki argo konuşma nedeniyle, 12 yaşından küçük çocuklara ve bu tür sahnelere duyarlı olanlara tavsiye edilmemektedir.


* * 1/2

John Hancock, gelmiş geçmiş diğer süper kahramanlardan “teknik olarak” hiç bir eksiği bulunmayan, sırası geldiğinde de en müthiş güç gösterilerine rahatlıkla imza atabilen çağdaş bir süper kahramandır. Ancak, hayat karşısındaki bezgin hâli, insanlara sürekli iyilik yapmaktan duyduğu bıkkınlık ve giderek ondan nefret etmeye başlamış olan halkla ilişkilerindeki inanılmaz hırtlık, onu imaj açısından “süper kahramanlar tarihi”nin alışılmış simalarından oldukça farklı bir konuma doğru savurmaktadır.

Zamanında bir sürü heyecan verici kurtarma gösterisine imza atmış olmasına rağmen, Los Angeles'teki kamuoyu artık Hancock'a ve sakarlıklarına tahammül edemez duruma gelmiş; daha da vahimi pek çok kişi onun artık kentten gitmesi gerektiğini dillendirmeye başlamıştır. Kahramanımızın halk içindeki itibarının bu şekilde adım adım “ümitsiz vak'a”ya dönüştüğü sıralarda yaşanan bir kaza ise her şeyi kökünden değiştirecektir. Hancock, rutin görev günlerinden birinde, eyaletin önde gelen imaj uzmanlarından Ray Embrey'in hayatını kurtarır. İyi kalpli ve yardımsever bir adam olan Embrey, bezgin kahramanımızın bu iyiliğine karşılık olarak ona kendi mesleğiyle yakından ilişkili bazı gözlem ve deneyimlerini aktaracaktır. Öncelikle Hancock'a “toplum nazarındaki imajının bir felaket olduğunu” söyler ki bunu zaten sağır sultan dahi bilmektedir. Ardından, bir adım daha ilerleyerek, iyice solup kirlenmiş olan bu imajı temizlemeye başlar. Ancak, Embrey'in eşi Mary'nin, onun bu yozlaşmış kahramanı yeniden ideal bir çizgiye çekebileceği konusunda çok ciddi endişeleri vardır.

Son bir yıl içinde farklı türlerde, ancak her ikisi de çok başarılı ve güzel öyküler içeren ardı ardına iki filmin (“Pursuit of Happyness” ve “I am Legend”) başrolünde izlediğimiz Will Smith, “Hancock”ta, kariyeri boyunca her ne zaman denese kendisine hep çok yakışmış olan kara komedi türüne görkemli bir dönüş daha yapıyor.

1990'ların başlarından itibaren beyazperdeye yansıyan birbirinden unutulmaz performanslarıyla Hollywood'daki konumunu her geçen yıl büyük bir sabırla güçlendirip sağlamlaştıran siyahî aktör, şimdilerde ise hangi janra dahil bir filmde oynarsa oynasın o film açısından garantili bir “gişe kurtarıcısı” olarak görülmekte. Smith'in, kendisinden yardım bekleyen insanlara karşı ilgisiz ve kaba, zaman zaman onlara doğru dostane adımlar atmak istese bile artık çoğunlukla yanlış anlaşılmaya başlanmış “looser” bir süper kahramanı canlandırdığı bu filmde de yine o baygın bakışları ve bezgin tavırlarıyla rolüne cuk oturduğunu belirtmek gerek…

Zaman zaman izleyiciyi koltuktan yere düşürecek kadar sağlam espriler ve usta işi görsel efektlerle bezeli olan öyküde, eğlendirici bir üst okumanın altına gizlenmiş olan bir çok sosyolojik ve siyasal taşlamayı yakalamak da mümkün…

Yakın geçmişe kadar oyunculuk yapan, ancak daha sonra kamera arkasına geçerek “Cumartesi Gecesi Işıkları” (2004) ve “Krallık” (2007) adlı dikkat çekici iki filmle bu alandaki yeteneğini de gözler önüne seren Peter Berg'in yönettiği “Hancock”, çok da uzun boylu ve derinlikli beklentiler içine girmeksizin,. gayet eğlenceli saatler geçirerek (bir iki şiddet sahnesini umursamazsanız) aile boyu izleyebileceğiniz hoş bir yapıt…

Zaten, filmin ABD'deki dağıtım gününün tıpkı Türkiye'de olduğu gibi 4 Temmuz olması da “Hancock”un bütünüyle Amerikan Bağımsızlık Bayramı tatili vesilesiyle, ellerinde patlamış mısırlarla sinemalara doluşacak Amerikalı izleyiciyi hedefleyen eğlencelik bir yapıt olarak tasarlandığının diğer bir kanıtı…

Biraz olsun kafa dağıtmayı arzular, bu arada da oldukça gıcık bir süper kahramanla tanışmak isterseniz, “Hancock” derdinize tam anlamıyla devâ olacaktır. Yaz sıcaklarının bastırdığı şu günlerde, salonlara bundan daha iyisinin gelmesi de biraz zor görünüyor doğrusu…