Yunanistan Dışişleri Bakan Vekili Druças, “İkili ilişkilerimize yeniden 1999-2004 dönemindeki işbirliği ruhunu getirmek istiyoruz. Adadaki çözüm, Avrupa çözümü olmalı” dedi.
Yunanistan Dışişleri Bakan Vekili Dimitris Druças, Yunanistan Başbakanı George Papandreu liderliğindeki yeni hükümetin, Türkiye ile ilişkilerde, '1999-2004 döneminde ikili ilişkilerde görülen işbirliğini ruhunu yeniden getirmeyi istediğini' söyledi.
Dimitris Druças Washington'da ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile görüşmesinin ardından BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile görüşmek üzere New York'a geldi. Druças, Yunanistan'ın BM Daimi Temsilciliği'nde gazetecilere yaptığı açıklamada, Yunanistan'ın ekonomik açıdan son derece zor bir dönemden geçtiğini ve Başbakan Yorgo Papandreu liderliğindeki hükümetin ekonomik sorunlarla mücadele ettiğini belirtti.
Yeni hükümetin ekonomik alanda yapısal reformlara gideceğini ve yapması gerekenleri yapacağını belirten Druças, Yunanistan'ın IMF'den mali krizini aşmak için yardım alma gibi bir niyetinin bulunmadığını belirtti.
Yeni hükümetin dış politikada da son derece 'açık bir vizyonla' meselelere yaklaşacağını ifade eden Bakan Vekili, Kıbrıs konusunda son derece önemli gelişmelerin yaşandığını, Türkiye ile ilişkilerde de Yunan hükümetinin Türkiye ile daha yakınlaşmak ve işbirliği yapmak için çaba gösterdiğini belirtti. Druças, Papandreu'nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğünü ve kendisinin de Londra'da düzenlenen Afganistan Konferansı çerçevesinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile bir araya geldiğini anımsattı.
Druças, Papandreu dışişleri bakanıyken rahmetli dışişleri bakanlarından İsmail Cem ile iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesi yönünde atılan adımların hatırlatılıp bu kapsamda iki ülke ilişkilerine yeni hükümetin nasıl baktığının sorulması üzerine, Papandreu ve İsmail Cem'in 1999 yılında 'Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde yeni bir yaklaşım' başlattıklarını belirterek, Yunanistan'ın Türkiye'yi istikrarlı ve demokratik bir komşu ülke olarak görmek istediğini, bunun için de Türkiye'nin kendi içinde bazı reformları yapması gerektiği görüşünü savundu. Bu kapsamda Türkiye'ye 'AB kapısını açmanın önemli olduğunu' vurgulayan Druças, Türkiye'nin AB üyesi olmasını desteklediklerini belirtti.
Druças söyle konuştu:
'Biz Türkiye'nin tüm komşularının toprak bütünlüğüne, kendi içindeki azınlıkların haklarına, dini özgürlüklerine, bu kapsamda da Fener Rum Patrikhanesi'nin haklarına saygı göstermesini istiyoruz. Biz Türkiye'nin AB üyeliği sayesinde bu konulardaki gerekli reformları yapacağına inanıyoruz.'
Türkiye-Yunanistan ikili ilişkileri konusunda ise Yunanistan hükümetinin iki ülke arasındaki işbirliğini artırmayı istediğini kaydeden Druças, bu yüzden ortak ilgi alanlarına baktıklarını belirterek, 'Biz ikili ilişkilerimizin karşıtlık yerine işbirliğine dayanmasını istiyoruz' dedi. Druças, bu kapsamda iki ülke arasındaki ilişkilerde 1999-2004 arasındaki dönemde iyi bir ilerleme sağladıklarını, ancak kendilerinden sonra gelen (Yunan) hükümetinin yaklaşımının kendilerininki gibi olmadığını belirterek, 'Son yıllarda iki ülke arasındaki ilişkilerde yine bazı gerginlikler yaşandığını düşünüyoruz, yeni hükümetimiz ise 1999-2004 döneminde yarattığımız bu ruhu ikili ilişkilere getirmeye çalışacak' dedi.
Ancak bu kapsamda başta AB olmak üzere koşullarda bazı değişiklikler olduğunu da belirten Druças, AB'nin 1999'da Türkiye'ye katılım konusunda verdiği 'ödevini yaparsanız AB'ye girersiniz' şeklindeki açık mesajı artık vermediğini, Türkiye'ye 'daha karmaşık bir mesaj verdiğini' de savundu. Druças, AB'den gelen bu açık olmayan mesajın Türkiye'de de reform istemeyen bazı kesimlerin işine yaradığını savundu.
Druças şöyle konuştu:
'Biz yine bu 1999'ların ruhunu ilişkilerimize getirmeye çalışıyoruz, bu kapsamda Başbakan Papandreu Türk muhatabı Başbakan Erdoğan ile ilk görüşmesini yaptı ve Erdoğan'ın da ilişkilerde bu işbirliği yolunu içtenlikle başlatmak istediğini düşünüyoruz. Ben de Londra'da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştüm ve kendisiyle son derece olumlu bir görüşme yaptık, fikir teatisinde bulunduk ve işbirliğimizi güçlendirmek istediğimizi söyledik. İki ülkeyi ilgilendiren bazı spesifik konularda da Dışişleri Bakanlıklarının yetkilileri işbirliğini hangi konularda ilerletebileceklerini görüşecekler, küresel düzeyde de örneğin iklim değişikliğinin Akdeniz bölgesine etkileri gibi iki ülkeyi de son derece ilgilendiren konularda işbirliği yollarını araştıracağız.'
Druças, yine aynı kapsamda Papandreu'nun rahmetli dışişleri bakanı İsmail Cem ile o dönemde Orta Doğu'ya giderek Ramallah'ta rahmetli Yasser Arafat'la ve yine o dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron ile görüştüklerini hatırlatarak, 'Bölgede birbirlerine düşman gibi görünen iki ülke o dönemde gerginliğin hakim olduğu Orta Doğu'da barış ve umut mesajları verdi, işte şimdi devam ettirmek ve geri getirmek istediğimiz işbirliği ruhu bu' dedi.
Druças, Ege denizindeki kıta sahanlığı sorununu, iki ülke arasındaki 'tek sorun olarak gördükleri' ve 'yasal bir sorun olarak gördükleri bu sorunun çözülmesini istediklerini' de belirterek, bu sorunun sonsuza dek sürmemesi gerektiğini söyledi. Druças, 'Eğer bu sorunu biz kendimiz çözemezsek, o zaman bu sorunu beraberce Uluslararası Adalet Divanı'na taşıyalım' dedi.
Druças, Kıbrıs görüşmelerinden umutlu olup olmadığının sorulması üzerine ise Kıbrıs sorununun Yunanistan dışişleri politikasının gündemindeki ilk konu olduğunu belirterek, bu konuya büyük önem verdiklerini belirtti.
Yunanistan'ın Kıbrıs Rum lideri Dimitris Hristofyas'ın KKTC lideri Mehmet Ali Talat ile olan görüşmelerindeki çabalarına tam destek verdiğini belirten Druças, görüşmelerin şu anki seyriyle ilgili olarak 'fazla iyimserlik ifade edemeyeceğini' belirtti.
Bu çabaların elbette çok önemli olduğunu ve uluslararası toplumun desteğine ihtiyacı olduğunu belirten Druças, ancak görüşmelerle ilgili olarak 'tarafsız ve gerçekçi' olunması gerektiğini de belirterek, şöyle konuştu:
'Görüşmelerin şu anki seyri bizim fazla da iyimser olmamıza yol açmıyor, neden derseniz, Sayın Talat'ın sunduğu son önerilerini bir adım geri adım olarak görüyoruz, bu öneriler geçmişin söylemlerine, iki bağımsız devletin bir çeşit konfederasyon oluşturması gibi bir fikre dayanıyor, bu öneriler ilgili BM çerçevesinin ve ilgili kararlarının da tamamen dışında ve iki liderin bugüne kadar tartıştıklarının da dışında.'
Druças gelecek günlerde elbette görüşmelerde ilerleme olmasını umut ettiklerini de belirterek, 'Ancak bunun çözüm yolundaki son fırsat olduğu yönündeki düşüncelere de katılmıyoruz, unutmamalıyız ki çözüm, uygulanabilir ve iki toplumun da çıkarlarına uygun olmalıdır. Zaman elbette bir rol oynuyor ama zaman konusu görüşmelerin nihai sonucunun kalitesini etkileyecek esas etken olmamalıdır' dedi.
Kıbrıs sorununun çözümünün 'Kıbrıslıların çözümü' olması gerektiğini belirten Druças, 'İki taraf, Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarının kendi geleceklerini dış müdahalelerden, baskılardan uzak bir şekilde kendilerinin görüşmelerine, müzakere etmelerine fırsat verilmelidir' dedi.
Adadaki çözümün 'Avrupa çözümü olması gerektiğini' de ileri süren Druças, Kıbrıs Rum tarafının AB üyesi olduğunu ve 'iki tarafın kabul edeceği çözümden sonra da Kıbrıs'ın AB üyesi olmaya devam edeceğini, bu kapsamda Kıbrıs'ın çözümün ardından da AB içinde etkin ve tam olarak hareket edebilmesi gerektiğini, bunun hem Kıbrıslı Rumların, Kıbrıslı Türklerin hem de AB'nin çıkarına olduğunu, o yüzden de Kıbrıs sorununun çözümünde AB kurallarına tamamen saygı gösterilmesi gerektiği'iddialarını da dile getirdi.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile bugün BM'de görüşecek Dimitris Druças, Makedonya'nın ismi konusundaki görüşmelere de büyük önem verdiklerini, bu kapsamda Makedon hükümetinden de yapıcı tutum beklediklerini belirtti.
Druças'ın Genel Sekreterle görüşmesinin ardından da BM'de basına açıklamalarda bulunması bekleniyor.