Mavi Marmara katliamı tanıklarından Mustafa Tatlısu: “Verdikleri su kimyasal olabilir diye, sabah, öğle, akşam sadece 1 yudum suyla hayatta kalmaya çalıştık.”
İsrail Donanması'nın 'öldürücü timi' olarak bilinen “Shayetet 13” (13. Filo) askerlerinin, “başka bir ülkeye giderken” “uluslararası sularda” durdurduğu Mavi Marmara gemisinde 31 Mayıs'ta yaptığı katliamı gören KonTV Haber Yayın Daire Başkanı Mustafa Tatlısu, yaşadıklarını anlattı. “Gemi savaş alanına döndü” diyen Tatlısu, “Lütfen düşünün, gemiden beyaz bayrak sallıyorsunuz, size mermi atıyorlar” dedi.
İsrail'in iddialarının aksine daha helikopterden indirme yaparken mermilerle ateş açıldığını belirten Tatlısu, “O sularda işleri neydi, bu bile başlı başına bir suçtur. Yurt Haberler Müdürü arkadaşım Bilal Çalıkuşu ile birlikte bize verdikleri suda kimyasal madde olabileceğini düşünerek temkinli davrandık. Ölmemek, böbreklerimizi çalışır vaziyette tutmak için sabah, öğlen ve akşam sadece birer yudum su içtik” diye konuştu.
İsrail'in Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine düzenlediği baskında yaralanan İrlanda vatandaşı El Mehti el Hamat el Haradi taburcu oldu. Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören Haradi, sabah saatlerinde elçiliğe ait bir otomobille hastaneden ayrıldı. Oldukça duygulu olduğu gözlenen Haradi, hastane personeliyle vedalaştıkdan sonra elindeki Türkiye, İrlanda ve Filistin bayraklarını basın mensuplarına göstererek kendisini almaya gelen araca bindi. Haradi'nin öncelikle İstanbul'a gideceği, buradan İrlanda'ya hareket edeceği öğrenildi. Haradi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı hastahaneye ziyareti esnasında alnından öpmesiyle zihinlerde yer etmişti.
İHH Şanlıurfa İl Koordinatörü Behçet Atila, İsrail askerlerince rehin alındıktan sonra 40 saat boyunca aç ve susuz bırakıldıklarını ve döndüğünde elbisesinde kimyasal bir madde bulduğunu söyledi. Atila, şöyle konuştu: “Bizi sorgulayan İsrail ajanları iyi derecede Türkçe konuşuyorlardı. 'One minute'i size yedireceğiz' gibi sözlü sataşmalarda bulundular. Bir daha hiç çıkamayacağımızı sanıyorduk.” Elbiselerine kimyasal madde konulduğunu yeni fark ettiğini belirten Atila, savcılığa suç duyurusunda bulunacağını söyledi.
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ilk tedavisi yapılan Canip Tunç, Anadolu Jet'e ait uçakla Erzurum'a getirildi. Kendini çok iyi hissettiğini belirten Tunç, “Şu kolum paramparça; ama hiç de umrumda değil. Yüce Rabbim bakın, parmaklarımı nasıl çalıştırıyor” dedi. Tunç, Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne çok sayıda araç konvoyunda İsrail aleyhine sloganlar eşliğinde götürüldü.
Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki tedavisinin ardından taburcu edilen Muharrem Güneş, tarifeli uçakla Elazığ Havaalanı'na geldi. Güneş'i havaalanında ailesi ve yakınlarının yanı sıra çok sayıda vatandaş karşıladı. 'Gemideki herkesin seçilmiş insanlar olduğuna inandığını' kaydeden Güneş, 'Aşağı inen askerlerin hiçbiri, ellerinde silah olmalarına rağmen, bizim zayıf bedenlerimize rağmen bizimle bire bir mücadele etmeye girişmeye cesaret edemedi. Bir İsrail askerini bir kardeşimiz tutmuş köşeye çekmişti. Onu aşağıya atmak için uğraşıyordu. Ama İsrail askeri kafasını önüne eğmiş feryat ediyor, elleriyle demiri tutmuş, gemiyi tutmuş, bir insanla mücadele etmeye korkuyordu. Allah'a hamd olsun Rabbim bana da bunu nasip etti. İsrail askerlerinin kollarını ben kavradım ve benimle kardeşim o İsrail askerini gemiden aşağı atmayı başardık. Rabbime hamd olsun' diye konuştu.
İskenderun Adalet ve Demokrasi Derneği üyeleri, katliam nedeniyle İskenderun Postanesi'nden Uluslararası Ceza Mahkemesi olan Lahey'e suç duyurusu dilekçesi gönerdi. MAZLUM-DER Kocaeli Şubesi üyesi bir grup da, Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.