Terör örgütü sempatizanlarının Abdullah Öcalan'ın İmralı'daki hücresini bahane ederek başlattığı sokak eylemleri, DTP'nin kapatılmasının ardından ivme kazandı.
Terör örgütü sempatizanlarının Abdullah Öcalan'ın İmralı'daki hücresini bahane ederek başlattığı sokak eylemleri, DTP'nin kapatılmasının ardından ivme kazandı.
Zaman Gazetesi'nin haberine göre, yaklaşık 200 kişilik grup, dün saat 13.00'te Beyoğlu'ndaki DTP binası önünde toplandı. Eski DTP İstanbul İl Eşbaşkanı Mustafa Avcı, burada yaptığı basın açıklamasında Anayasa Mahkemesi'nin kapatma kararının demokrasiyi sindirmek amacını taşıdığını öne sürdü. Avcı'nın açıklamalarının ardından yüzleri maskeli DTP'li bir grup, taş ve molotofkokteylleriyle çevreye saldırdı. Bunu gören sokak sakinleri, ellerine geçirdikleri balta, sopa ve döner bıçakları ile eylemcileri kovaladı. Vatandaşların arasına karışan kimliği belirsiz bazı kişiler ise göstericilere silah çekip ateş açtı. Gerginliğin düşmesinden yana olduklarını savunan DTP'li Avcı, kışkırtma girişimlerinin provokatörlerin işi olduğunu ileri sürdü.
Gelişmeleri değerlendiren terör uzmanları, PKK'nın yeni stratejisinin bu tür eylemler ile 'karşı şiddet' oluşturmak olduğunu söylüyor. PKK'nın sokakları tahrik etme stratejisinin olgunlaştığını ve uygulama safhasına geldiğine işaret eden uluslararası güvenlik uzmanı Doç. Dr. Sedat Laçiner, sokak çatışması riskinin olabilecek en yüksek seviyeye çıktığını vurguladı. Laçiner, "Benzer olayları geçmişte yaşadık. Bazen PKK'lı gördüğümüz kişi milliyetçi tarafta yer alabiliyor. Provokatif maksatlı silah kullanıyor." dedi.
Sokak çatışmalarını terör örgütünün yeni planı olarak yorumlayan Mahir Kaynak da, tahriklerin arkasındaki güçlerin iyi tespit edilmesi gerektiğini belirtti. Kaynak, vatandaşlara 'Devletin güvenlik güçleri var. Tahriklere kapılmayın' uyarısında bulundu.
İlk olarak PKK terör örgütü yandaşlarının Abdullah Öcalan'ın koğuşunun 6 metrekare küçüldüğü iddiasıyla başlattığı eylemlerle kamuoyu gerildi. Adalet Bakanlığı, konuyla ilgili yaptığı açıklamada iddiaları kesin bir dille yalanladı ve koğuşun sadece 17 santimetrekare küçüldüğünü fotoğraflarıyla açıkladı. Bu da terör örgütü yandaşlarını tatmin etmeye yetmedi. Günlerce sokaklarda terör estirildi. Bazı DTP'li milletvekillerinin tehdit kokan açıklamaları da kamuoyunu iyiden iyiye gerdi. Devlet kurumlarının yanı sıra milletin malına da zarar verildi, evler, dükkanlar taşlandı. Belediye otobüslerine molotofkokteylleri atıldı. 17 yaşındaki Serap söz konusu molotoflar yüzünden hayatını kaybetti. Ardından Diyarbakır'daki gösteride 23 yaşındaki Aydın Erdem nereden geldiği belli olmayan bir kurşunla öldü. Kürt-Türk çatışması çıkarmak isteyen karanlık güçler için bu da yeterli olmadı. Günler öncesinden başlatılan provokatif eylemler, Tokat'ta 7 Mehmetçiğin şehit edilmesiyle sürdü. PKK terör örgütü, saldırıyı 3 gün sonra üstlendi. Hain pusuya yönelik protesto eylemleri birbirini izledi. Olay, ülke genelinde lanetlendi. Ve nihayet Anayasa Mahkemesi, DTP'nin kapatma davasındaki kararını açıkladı. Yüksek Mahkeme, 11 Aralık'ta DTP'yi 'terörün odağında' olduğu gerekçesiyle kapattı. Bazı DTP'lilere siyaset yasağı getirilirken, Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk'ün de milletvekillikleri düşürüldü. Karar, bazı DTP'lileri sokaklara dökmeye yetti. Büyük şehirler başta olmak üzere PKK terör örgütü yandaşları sloganlar atarak sokaklarda yürümeye başladı.
Ve korkulan oldu. Dün İstanbul Beyoğlu'nda gerçekleştirilen gösterilerde silahlar konuştu. Terör örgütü sempatizanı yaklaşık 200 kişilik grup, saat 13.00 sularında Beyoğlu Kalyoncu Kulluk Caddesi üzerindeki DTP binası önünde toplandı. DTP İstanbul İl Eşbaşkanı Mustafa Avcı, bölücü örgüt lideri lehine atılan sloganlar eşliğinde basın açıklaması yaptı. Anayasa Mahkemesi'nin kararının demokrasiyi sindirmek amacını taşıdığını öne süren Avcı, Kürt halkı olarak demokrasiye olan inançlarının kaybolmadığını söyledi. Avcı'nın açıklamalarının ardından, grup içerisinde yer alan yüzleri maskeli kişiler, önce sokaktaki çöp konteynerlerini devirdi. Buradan Dolapdere yönüne ilerleyen eylemciler, taş ve molotofkokteylleriyle 'Kemalpaşalılar Kahvehanesi'nin camlarını indirdi, park halindeki otomobillere zarar verdi. Bunu gören sokak sakinleri, ellerine geçirdikleri balta, sopa, döner bıçakları ile eylemcilerin üzerine yürüdü. Eli silahlı 3 kişinin protestoculara ateş etmesi dikkat çekti. Açılan ateş sonucu bir gösterici ayağından yaralandı.
Mustafa Avcı, olayları kendilerinin çıkarmadığını öne sürdü. Basın açıklamasından sonra dağılan grubun minibüslere binmek için hareket ettiğini, bu sırada kimliği belirsiz kişilerin gruba taş ve sopalarla saldırdığını savunan Avcı, "Silahla ateş açılması sonucu bizim gruptan yaralananlar oldu." dedi. Avcı, tansiyonun düşmesinden yana olduğunu, provokatörlerin tarafları kışkırttığını belirtti. DTP'nin kapatılmasının ortamı germek isteyenlerin işine geldiğini sözlerine ekledi.
İstanbul'daki eylemlerin tek adresi Beyoğlu değildi. Bahçelievler Zafer Mahallesi'nde de DTP'nin kapatılmasını bahane ederek yasa dışı eylem yapan grup, caddelere barikatlar kurup, otobüs duraklarının camlarını kırdı. Polis gruba müdahale etti. Bazı mahalle sakinleri de duruma tepki göstermek için sokağa döküldü. Bölücü terör örgütü yandaşlarının Bahçelievler'de korsan gösteri yapmasının ardından yaşları 15-25 arasında değişen yaklaşık 100 kişilik grup eylem yaptı. Türk bayraklarıyla birlikte slogan atan göstericiler, sopalarla sokak sokak gezerek örgüt yandaşı aradı. DTP binasına girmeye çalışan gruba Çevik Kuvvet engel oldu. Tokat'ın Reşadiye ilçesinde şehit olan Cengiz Sarıbaş'ın ailesini ziyaret eden grup, şehit babası Talip Sarıbaş'ın elini öptü. Sarıbaş, Türk ve Kürtlerin kardeş olduğunu vurgulayıp protestocu gençlerden itidalli davranmalarını istedi. Terör örgütü yandaşı bir grup da Okmeydanı'nda olay çıkardı. Akşam saatlerinde PKK lehine slogan atmaya başlayan grup, yola barikat kurmak istedi. Polis olaylara müdahale etti.
DTP' nin kapatılmasının ardından halkın sokaklara çıkması PKK'nın yeni stratejisi olarak yorumlandı. Uluslararası güvenlik ve Türk dış politikası uzmanı Doç. Dr. Sedat Laçiner, sokak çatışması riskinin olabilecek en yüksek seviyeye çıktığını söyledi. PKK'nın sokakları tahrik etmek stratejisinin olgunlaştığını ve uygulama safhasına geldiğini belirten Laçiner, "Şu an gördüğümüz kadarıyla kalabalık içinde silahla olaylara müdahale eden insanlar var. Bu kişilerin ne kadar normal vatandaş olduklarına bakmak lazım. Gerçekten halk tepkisi mi; yoksa provokotörler mi? Polisin iki tarafı da iyi incelemesi lazım. Yani PKK görüntüsü olanların da, tepki veren halkın da fotoğrafını çekmesi lazım. Buna benzer olayları geçmişte yaşadık. Bazen PKK'lı gördüğümüz kişi bazen milliyetçi tarafta yer alabiliyor. Provokatif maksatlı silah kullanıyor." diyor.
PKK'nın Ergenekon' un en güçlü aracı olduğunu vurgulayan Laçiner, örgütün en hassas dönemlerde gerilimi artırmak için kullanıldığına dikkat çekiyor. Kürtlerin demokratik açılımı kabullenmeye başladığı bir dönemde PKK'nın eylemlerinin artmasının, halkı tahrik etme stratejisinin bir parçası olduğunu hatırlatan Laçiner, şunları söylüyor: "PKK darbe hazırlıklarına yakıt taşıyor, Ergenekon'un bir kolu gibi çalışıyor. Hükümet bu süreçte dikkatli davranmalı. Hükümetin üzerine düşeni yapması ve işi sıkı tutması lazım. Polisin acilen gerekli önlemleri alması gerekiyor."
DTP'nin kapatılmasının ardından sokak tahriklerinin olmasını doğal karşılayan Mahir Kaynak da çatışmaları PKK'nın yeni stratejisi olarak yorumluyor. Tahriklerin arkasındaki güçlerin tespit edilmesi gerektiği uyarısında bulunan Kaynak, devletin provokatif eylemlerin farkında olduğunu ve çatışmaların büyümeden engelleneceği görüşünü dile getirdi.