Kıbrıs'ta çözüm BM Müktesebatında olacaktır

Niyazi Kızılyürek
00:0026/03/2008, Çarşamba
G: 26/03/2008, Çarşamba
Yeni Şafak
Kıbrıs'ta çözüm BM Müktesebatında olacaktır
Kıbrıs'ta çözüm BM Müktesebatında olacaktır

Çözüm için adres artık BM'dir. Kıbrıs sorununun çözümü BM'nin yıllardan beri ürettiği kararlar, fikirler, taslaklar ve planlar üzerinden olacaktır. BM'nin bir "Kıbrıs Muktesebatı" oluşmuştur ve çözüm de bu Muktesebata dayanacaktır

Mehmet Ali Talat ile Dimitris Hıristofyas nihayet ilk görüşmelerini gerçekleştirdiler ve izlenecek yol haritası konusunda mutabakat sağlayarak Kıbrıs sorununu daha umutlu bir döneme taşıdılar. İki liderin 21 Mart'ta aldığı kararla, 2004 yılından beri devam eden durağanlık sona eriyor ve Mehmet Ali Talat'ın söylediği gibi, yeni bir dönem başlıyor. Bundan böyle 21 Mart Süreci olarak anılacak yeni süreçte Kıbrıs sorununa çözüm bulma çabaları yoğunlaşacak ve Çalışma Grupları ile Teknik Komitelerin yapacağı üç aylık bir ön hazırlıktan sonra liderler düzeyinde yapılacak müzakerelere geçilecek. Ortak hedef, "mümkün olan en kısa süre içinde Kıbrıs sorununa çözüm bulmak" olarak belirlenmiştir.

Öncelikle 21 Mart görüşmesinin iki liderin inisiyatifiyle gerçekleştiğini, bu bakımdan da "yerli malı" olduğunu hatırlatarak bu gelişmenin uluslararası aktörleri de umutlandırdığını belirtelim. Özellikle Birleşmiş Milletler Örgütü 2004 yılından beri Kıbrıs konusunda girşim üstlenmeyi reddediyor ve topu Kıbrıslılara atarak "sözler ve eylemler arasında uçurum olduğu sürece yeni bir girişimde bulunmayacağını" söylüyordu. Adada umut verici bir ortamın oluşması halinde devreye girebilceğini açıklamış bulunan BM açısından 21 Mart görüşmesinde, liderler bir bakıma "rüştünü ıspatlamış" oldu. Artık BM'nin Kıbrıs görüşmelerini başlatması önünde ciddi bir engel kalmamıştır. Avrupa Birliği ile birlikte, Kıbrıs sorununa ilgi duyan Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere'den gelen açıklamalar da, Talat ile Hıristofyas'ı daha şimdiden çözüm yönünde teşvik etmeye başlamıştır.

ARTIK REFERANS 21 MART

21 Mart mutabakatına yakından bakarsak, bunun büyük ölçüde Mehmet Ali Talat'ın 5 Eylül 2007 tarihinde, Tassos Papadopoullos ile yaptığı görüşmede masaya koyduğu ve Papadopoullos'un o dönemde reddettiği görüşlere dayandığını görürüz. Bunun Mehmet Ali Talat'ın hanesine yazılmış bir başarı olduğuna kuşku yoktur. Ancak, aynı zamanda, Dimitris Hıristofyas'ın Tassos Papadopoullos'tan daha esnek bir tutum sergilediğinin de göstergesidir.

21 Mart mutabakatı Kıbrıs Rum siyasi yaşamında yeni bir olguyu da açığa çıkarmıştır: Annan Planına "Evet" diyen ve günümüzde ana muhalefet partisi olan DİSİ'nin başkanı Nikos Anastasiadis, Kıbrıs Rum lidere tam destek veriyor ve Kıbrıs Rum toplumunda geniş bir "çözüm cephesinin" oluşması için katkılarda bulunuyor. Bu da, "ret cephesinin" gücünü önemli ölçüde sınırlandırıyor. Bu önemli gelişme, bir yandan Dimitris Hıristofyas'ın elini güçlendirirken, diğer yandan da ona çözüm konusunda büyük sorumluluklar yüklüyor.

Mehmet Ali Talat, Dimitris Hıristofyas kadar "şanslı" sayılmaz. Kıbrıs Türk toplumunda milliyetçi muhalefetin çözüm konusunda Kıbrıs Türk lidere destek verdiği söylenemez. Buna bir de Türkiye'nin içinden geçtiği krizi eklersek, Mehmet Ali Talat'ın Hıristofyas'a kıyasla daha sıkıntılı bir ortamda müzakere yapmak zorunda kalacağını şimdiden söyleyebiliriz. Bu noktada AKP hükümetinin Mehmet Ali Talat'a tam destek vermesi ve bürokrasiden gelmesi muhtemel frenleyici tutumların aşılmasına yardımcı olması çok büyük önem taşıyor. Unutulmamalıdır ki, Kıbrıs sorununda ortaya çıkacak bir tıkanıklık Türk-AB ilişkilerine olumsuz yansıyacak ve devamla, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu demokratik açılımların hayata geçirilmesini daha da zorlaştıracaktır.

21 Mart mutabakatı Kıbrıs'ta hüküm süren siyasi havanın değişmesine yol açmıştır. Özellikle Lokmacı/Ledra geçit noktasının kısa süre içinde açılacağının açıklanması gözle görülür bir sevinç ve heyecan yaratmıştır. İki toplum arasında ilişkilerin yeniden yumuşamaya başladığı bu dönemde güven artırıcı önlemlerin uygulamaya konulması son derece önemlidir. Liderler, kendi yarattıkları bu momenti, bu açıdan da değerlendirmelidirler.

Kıbrıs sorununun hangi temelde çözüleceği sorusuna gelince, bu konuda BM'nin yıllardan beri ürettiği kararlar, fikirler, taslaklar ve planlar vardır. Artık BM'nin bir "Kıbrıs Muktesebatı" oluşmuştur ve çözüm de bu Muktesebata dayanacaktır. Zaman, iki liderin yaratıcı bir üretkenlik içinde çalışmaya başlayacağı bir zamandır. Kolay gelsin!

* Kıbrıs Üniversitesi (Güney Lefkoşa) Öğretim Üyesi