Toparlanın! 5 Şubat'ta yeniden “Mavi Marmara”ya biniyoruz!

Yeni Şafak
00:0025/01/2011, Salı
G: 26/01/2011, Çarşamba
Yeni Şafak
Toparlanın! 5 Şubat'ta yeniden “Mavi Marmara
Toparlanın! 5 Şubat'ta yeniden “Mavi Marmara

"Genç Öncüler" tiyatro topluluğu tarafından Şubat ayının ilk haftasında İstanbul-Üsküdar'daki Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde sahnelenecek olan “Mavi Marmara: Ölüyoruz... Demek ki Yaşanılacak'” adlı oyun, konuya duyarlı bütün sanatseverlere ücretsiz olarak sunulacak.

Röportaj:
ARZU ERDOĞRAL
(on5yirmi5.com sitesinden iktibastır)

“Kurtlar Vadisi: Filistin”
filminin gösterime girmesine paralel olarak, aynı trajik olayı odak noktasına oturtan bir de tiyatro oyununun sahnelenmek üzere olduğunu duyunca, unutulmaması gereken acıları bizlere inatla hatırlatanlara benzer bir kararlılık içinde destek olunması gerektiğini düşündüm. Bu niyetle de kısa bir süre önce
“Mavi Marmara: Ölüyoruz… Demek ki Yaşanılacak'”
adlı oyunu hazırlayan
“Genç Öncüler Tiyatro Topluluğu”
nun yetkililerine ulaştım. Sanatçı arkadaşlara oyunu izlemek istediğimi söylediğimde beni kırmadılar ve ekiple doğrudan doğruya provaların gerçekleştirildiği salonda buluştuk.
“Mavi Marmara”
yı izlerken, geçtiğimiz yılın ilkbaharında Akdeniz'in ortasında yaşanan can pazarını hatırlayıp bir kez daha içim yandı. İster yazılı basında yer alacak haber ve yorumlar, isterse de sinema, tiyatro ve televizyon dizilerinin gücü kullanılarak olsun, uluslararası kamuoyuna kesinlikle unutturulmaması gereken bir zorbalık ve vahşet gösterisi bu… O yüzden,
“Genç Öncüler”
deki tiyatrocu gençlerin çabası gerçekten de her türlü takdiri fazlasıyla hak ediyor. Hele hele, Almanya'nın
“Nazi soykırımı kurbanlarının duygularını incitebilir”
gibi ilgisiz bir nedenle
“Kurtlar Vadisi: Filistin”
gibi iddialı bir serüven filminin bu ülkedeki gösterimlerini hiç bir tereddüt sergilemeksizin yasakladığını gördükten sonra, küresel alanda
“Mavi Marmara”
dâvâsındaki haklılığımızı anlatmanın ne kadar elzem olduğunu, aynı zamanda da ne kadar kıran kırana bir mücadele gerektirdiğini bir kez daha görmüş olduk.
Şubat ayının ilk haftasında
İstanbul-Üsküdar
'daki
Bağlarbaşı Kültür Merkezi
'nde sahnelenecek olan
“Mavi Marmara: Ölüyoruz… Demek ki Yaşanılacak'”
adlı oyunu, arzu eden bütün sanatseverler ücretsiz olarak izleyebilecekler. O gün, salonun tek bir boş koltuk kalmamacasına dolmasını can-ı gönülden bekliyorum.
Provaların sonunda, oyunun -kısa film çalışmalarıyla da tanınan- genç yönetmeni
Bedir Afşin
ile bir araya gelip kendisine bazı sorular yönelttik.

* * *

- Bedir bey, Genç Öncüler Tiyatro Topluluğu ne zaman ve nasıl kuruldu?

Genç Öncüler Tiyatro Topluluğu'nu 2008 yılında kurduk. Tiyatroya sevdalı sekiz arkadaş bir araya geldik ve böyle bir adım attık. İlk oyunumuzu da o yıl oynadık. Necip Fazıl Kısakürek'in “Püf Noktası” adlı eseriydi. Böylelikle, büyük bir ustanın çok ünlü bir eseriyle ilk kez seyirci karşısına çıkmış olduk.


- Yeni oyununuzda ise Türk toplumu üzerinde travmatik bir etki yarattığı gibi, aynı zamanda Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkileri de derin dondurucuya kaldıran “Mavi Marmara” saldırısını ele alıyorsunuz.

İsrail, Ortadoğu'da gasp ettiği topraklarda, 20'nci yüzyılın ilk yarısından bu yana savunmasız Müslümanları katledip duruyor. Ahlâkî kuralları bulunmayan bir saldırganlık bu; Yaşlılar, kadınlar, çocuklar, herkes siyonist vahşetten fazlasıyla nasibini almakta…

Ben kendimle baş başa kaldığımda hep şu duayı ederim: “Allah bizi birbirimize yardımcı kılsın.” Mavi Marmara'da bulunan sivil ve silahsız yolcular, uluslararası kamuoyunun gözleri önünde katledilen insanlara yardımcı olmak için denize açıldılar. Dünyanın bütün büyük devletlerinin eli kolu bağlı bir vaziyette boş gözlerle izlediği bir vahşeti içlerine sindiremeyen bir avuç kahramandı o insanlar… Üstelik de yalnızca İslâm ülkelerinden değil, dünyanın dört bir yanından gelmiş iyi kalpli gönüllülerden oluşmaktaydı bu topluluk…

Bizim de bu oyunu sahneye koyarak yapmaya çalıştığımız şey, onların din kardeşlerimize yaptığı iyiliğe karınca kararınca başka bir iyilikle karşılık vermek; iyi kalpli insanlar arasındaki dostluk ve yardımlaşma zincirini pekiştirmek… Onlar, olanca riskleri göze alarak Gazze'ye doğru yola çıktılar ve oradaki mazlumları unutmadıklarını bütün dünyaya gösterdiler. Bize de onların bu kahramanca başkaldırısını nefes alıp verdiğimiz sürece unutturmamak düşüyor.


- “Mavi Marmara” gemisi, günümüzde artık siyonizme karşı uluslararası ahlâkî direnişin yeni sembolüne dönüşmüş durumda… Bu filoya yapılan saldırıyı sahneye uyarlama fikri nasıl doğdu?

Mavi Marmara'ya ilk tacizler başladığında, tam olarak ne yapacağımızı bilemeden büyük bir öfkeyle İsrail'in İstanbul Başkonsolosluğu'na koştuk. Stratejimizi belirleyemiyorduk, fakat mutlaka bir şeyler yapılmalıydı. O günlerde İstanbul'un bütün binaları sanki benim üzerime gelir gibiydi. Elim kolum bağlanmış bir durumda, kendi kendimi yiyip duruyordum. Düşünsenize, acımasızlığıyla nam salmış vahşi bir ordu topu topu bir kaç yüz kilometre güneyde masum insanlara saldırıyor ve sizin burada elinizden hiç bir şey gelmiyor. Böyle bir durumda yaşanan çaresizliği ifade etmek çok zor… Tam bu sırada, GESED'i de (Gezici Sinema Eğitim Derneği) birlikte kurduğumuz senarist, oyuncu ve yönetmen Sedat Doğan ağabey imdadıma yetişti. Bana bu konuda bir tiyatro oyunu sahneleyebileceğimizi söyledi. Sonra da oturup oyunu yazdı.

Eser, geçen ilkbaharda Akdeniz'de yaşananlar esas alınarak yazıldı elbette, ama teatral bir anlatımın gereği kurmaca bölümleri de mevcut… Terör ve dehşet devleti İsrail, insanlığa verdiği zararlarla içimizde kocaman bir yara olmayı sürdürüyor. Hepimiz çok sıkıldık artık İsrail'in küstahlıklarından. Bunun nedenlerini de Sedat ağabey yazdığı metinde çok ustalıkla ifade etti. Senaryo elime geçtikten sonra, ben de dört ay boyunca oyuncu arkadaşlarımla birlikte provaları yönettim. Şimdi artık galayı sabırsızlıkla bekliyoruz.

- Ekipte toplam kaç kişi var?

Çalışmalarımızı 22 kişilik oyuncu kadrosu ve 7 kişilik bir prodüksiyon ekibiyle sürdürüyoruz.


- Bütün bu çabaların sonucunda, oyuncularınızın Mavi Marmara'daki dayanışmacı ruhu başarıyla yakaladığına inanıyor musunuz?

Biraz önce de söylediğim gibi, “Allah bizi birbirimize yardımcı kılsın.” Oralara yardım amacıyla giden her bir kahramanın varlığı beni çok rahatlatıyor. Çünkü, onlar benim elimin yetişemediği bir yere merhamet elini uzattılar, uzatıyorlar. Sadece Filistin'e de değil üstelik, dünyanın dört bir yanına…

Eğer ki benim varlığım da yönettiğim tiyatro oyunuyla onları bir nebze rahatlatırsa, bu bana yeter. “Ümmet” dediğimiz duygusal birlik de böyle bir şey olsa gerek. O yollarda, hayatının baharında canını fedâ eden şehitlerimiz var artık bizim… Benim içinse buradan o halet-i ruhiyeyi yaşamadan cümleler kurmak çok zor…

Oyunun provalarına başlamadan önce bazı motivasyon dersleri yaptık. Oyuncularıma bir takım haber filmleri izlettim. ABD ve İsrail'e ait işkence videolarıydı bunlar. Kayıtlar oynatılıp bittiğinde sınıfta yalnız kaldığımı gördüm. Çünkü, hiç kimse bunları sonuna kadar izlemeye dayanamıyordu. O yüzden, arkadaşlar sahnede nasıl bir siyasal düzeni canlandırdıklarını çok iyi biliyorlar. İsrail'in de, Mavi Marmara'nın da şu dünyada neyi temsil ettiğinin sonuna kadar farkındalar...

Sonuç olarak, oyuncu arkadaşlarım o güzel yürekleriyle son derece iyi bir iş çıkardılar. Üstelik, bu projeye hepsi de gönüllü olarak katıldı.


- Oyun ne zaman ve nerede sergilenecek? İzlemek için ne yapmalıyız?

O tarihte İstanbul'da bulunacak bütün tiyatro severleri, 5 Şubat Cumartesi günü Üsküdar Bağlarbaşı Kültür Merkezi'ne bekliyoruz. Katılım ücretsizdir. Salondaki koltuk sayımıza bağlı olarak, geceye katılacak olan herkes misafirimizdir.

- Pekiyi, Genç Öncüler Tiyatro Grubu'na katılıp aktif olarak tiyatro yapmak isteyen gençler size nasıl ulaşabilir?

Bizimle
adresinden iletişime geçebilirler. Sitemiz üzerinden bize yapılan başvuruları süratle cevaplandırıp, bu alana ilgi duyan arkadaşları en doğru şekilde yönlendirmeye çalışıyoruz.

* * *

Röportajın aslını görmek için bkz: