Ayna nöron mucizesi

Prof. Dr. Nevzat Tarhan
00:0024/07/2010, Cumartesi
G: 23/07/2010, Cuma
Yeni Şafak
Ayna nöron mucizesi
Ayna nöron mucizesi

Beyin, bir insanla ilişki kurarken sadece onun kim olduğu, ne iş yaptığı bilgileri dışında duygusal ipuçlarını, duygusal bilgileri alıp işler ve ona göre erken uyarı sistemini çalıştırır. Beynin bundan sorumlu bölgesine "amiktala" denir. Badem büyüklüğünde, beynin orta kısımlarında, şakak loplarının derinliklerindeki bu bölge radar gibi çalışır. Gemideki radar uçağı bulmak için tarar ve bulduğu an ona kilitlenir. Amiktala bölgesi de bu şekilde çalışır.

Endişe, hassasiyet, hayret duygusu bu bölgenin çalışmasını arttırır. Bilgi ihtiyacının arttığı sırada o kişinin beynindeki ayna nöronlar harekete geçer. Her iki tarafın da sinir hücreleri telsiz internet gibi çalışmaya başlar. Bu buluş 1992 yılında maymunlar üzerinde deney yapılırken ortaya çıkmıştır. Laboratuarlarda maymunların beyin haritası çıkarılır. Hayvanlar elektrotlarla görüntülenmeye alınarak duygusal beyin, motor beyin bölgeleriyle ilgili deneyler yapılır. Bu çalışmanın yapıldığı sırada laboratuara dondurma yiyen birisi girer ve dondurmayı yalayan adamı gören maymunun beyninde daha önce parlamayan bir bölge algılama yapar ve aktif hale geçer. Maymunun kendisi dondurma yemediği halde beynin o bölgesi yemiş gibi çalışır. Dondurmayı yemek, düşünmek, hayal etmek o bölgenin harekete geçmesini sağlar. Bunu sağlayan beyin hücrelerine paralel hücre veya ayna nöron denir. Bu ayna nöronlar, karşısındaki insanın bilgisini alıp, yaptığını taklit ederler.

Duygusal ipuçlarında insan beyninde eş zamanlı ve eş uyumlu çalışan karşılıklı sinir alışverişleri vardır. Gizli biyolojik dans denilen bu olay, psikoterapilerde kullanılır. Nerobiyo feedback adı verilen bu sistemde, hastaya ve hekime cilt ısısını, cilt rutubetini, cilt direncini ölçen elektrotlar yerleştirilir ve terapiye başlanır. Cilt ısısındaki değişiklikler, beynin komutu olarak meydana gelir. Beynin otonom sinir sistemi, "sorun var, sakinle, rahatla" gibi mesajlar ürettikçe ciltte mikro değişimler olur. Cilt ısısında, terlemede meydana gelen bu değişimler grafilere kaydedilir. Eğer terapi verimli gittiyse, iki tarafın kurduğu duygusal alışveriş (transferans) gerçekleşir ve grafisi alınır. Duygusal alışverişin yakalanamadığı, yolunda gitmeyen terapinin de grafisi alınır ve bu ikisi karşılaştırılır. Terapist ile hasta arasında empatik iletişim kurulduğu zaman ahenkli bir seyir olduğu ve senkronun tutmuş olduğu görülür fakat empati kurulamadığı zaman grafiler düzensiz çıkar. Ahenkli giden bir terapide, terapist ve hastanın davranışlarına bakıldığında, kendilerinin, farkında olmadan birbirlerini taklit ettikleri görülür. Biri ayak ayak üstüne attıysa, diğeri de aynı davranışı yapar. İki taraf, farkında olmadan empatik iletişimi bedensel davranışa yansıtır. İki tarafın da mutlu olduğu bu anda sessiz bir heyecan, coşku hissedilir. Kişiye ne hissettiği sorulduğu zaman "Anlaşıldığımı hissettim" cevabını verir. Duygusal alışveriş olursa, iki beyin arasında sözsüz bağ kurulur. Sanki iki beyin arasındaki sinir hücreleri dans eder gibi uyum içinde olur.

Bu uyumun meydana gelmesi için üç şart gerekir. Birincisi, karşılıklı dikkatin oluşmasıdır. İkincisi, olumlu duyguların paylaşılmasıdır; empatik rezonans denilen, iki tarafın da aynı duyguları hissetmesi gerekir. Sıcakkanlı, etrafına neşe saçan insanlar, sanatçılar bunu çok iyi başararak karşı tarafın beynindeki ayna hücreleri harekete geçirirler. Üçüncü şart ise kişinin fark edildiğini fark edebilmesidir. Hastanın "Beni anladı, beni hissetti" diyebilmesidir. Bir arada bulunan iki kişinin rahat davranması, çatışmasız ama ahengi olmayan bir iletişimdir. Eğer iki kişi birlikte gülüp, birlikte neşeleniyor ve birlikte heyecanlanıyorlarsa, empatik iletişimi yaşıyorlar anlamına gelir.

Duyguların paylaşılmasında göz teması çok önemlidir. Bunun önemi, yapılan psikolojik bir deneyde daha net ortaya çıkmaktadır. Karşı cinslerden oluşan bir grup öğrenciden, beş dakika süreyle birbirinin gözünün içine bakması istenir. Bu duygusal yoğunlaşmanın sonucunda öğrencilerin % 25'i birbirine aşık olur.