Kadınları yok ederek, milleti yok etmek istediler

00:001/04/2010, Perşembe
G: 1/04/2010, Perşembe
Yeni Şafak
Kadınları yok ederek, milleti yok etmek istediler
Kadınları yok ederek, milleti yok etmek istediler

Uluslar arası öğrenci Derneği SADER farklı coğrafyalardan kadının konumunu gündeme getirmek amacı ile uluslar arası bir panel düzenledi. Panelde dünyanın çeşitli krizlerine sahne olan coğrafyalardan şahitler ve alanında uzman konuşmacılar yer aldı. İki oturumdan oluşan panelde İslamın kadına sunmuş olduğu haklar ve savaş bölgelerinde yaşayan kadınların yaşadıkları feci olaylar gözler önüne serildi. Bosnalı Amra Müminoviç panelde yaptığı konuşmada Bosna'da yaşayan kadınların kitlesel tecavüzlere uğradığını söyleyerek, “Kadınlarımızı yok ederek milletimizi de yok etmek istediler” dedi.

ÇEÇEN KADINLARI 3 KUŞAKTIR ACI GÖRÜYOR

Anjelika Bitaeva 1988 Çeçenistan doğumlu ve kendi ülkesinde eğitim hakkı bulamayınca Türkiye'ye gelmiş bir genç kız. Sakarya Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı 1'nci sınıf öğrencisi olan Bitaeva tam 4 yıldır ülkesine, ailesinin yanına gidemiyor. Bitaeva'nın babası ise Rus askerleri tarafından şehit edilmiş.

Panelde yaptığı konuşmada Bitaeva, Çeçenistan'da eğitim konusunun en büyük problemlerden biri olduğunu söyleyerek, Kıyafetlerimize kadar her şeyimize karışıyor ve geleneklerimizi değiştirmeye çalışıyorlar. Güvenlik sebebiyle çocuklar da rahat bir şekilde okullarına gidemiyor. Okullarda çocuklar toplu halde zehirleniyor. Bunun sonucunda da ya ileride çocuk sahibi olamıyorlar ya da sakat çocuk dünyaya getiriyorlar. Bizim gibi yurt dışına çıkarak okuyanlar da uzun yıllar ülkesine geri dönemiyor. Kısacası bizim kadınlarımız tam 3 kuşaktır acı görüyor” şeklinde konuştu.

KADINLARIMIZI YOK EDEREK MİLLETİMİZİ YOK ETMEK İSTEDİLER

Bosnalı Amra Müminoviç ise Bosna'da yaşayan kadınların kitlesel tecavüzlere uğradığını ve bu nedenle Hükümetin kürtaja izin verdiğini anlattı.

Bağımsızlığın ilanından sonra Büyük Sırbistan hayalini gerçekleştirmek isteyen Sırpların Müslümanları hedef aldıklarını belirten Müminoviç, bunun sonucu olarak Boşnakların etnik temizlik ve kitlesel tecavüz kavramlarıyla tanıştığını söyledi. Müminoviç'e göre tecavüzlerin tek amacı “Boşnak kadınlarının onurunu ezmek, onları rezil etmek, şahsiyetini yıkmak ve şoka maruz bırakmak.”

Müminoviç yaşananları şöyle anlattı;

“Kadınlarımızı yok ederek milletimizi de yok etmek istediler. Kadınlarımız bu durum sonucunda hamile kaldı ve Sırpların çocuklarını doğurdu. Sırplar kendi çocuklarını çocuğu doğursun diye kadınlarımızı son aylarına kadar esir ettiler. Bu durum karşısında Bosna hükümeti kürtaj izni çıkardı. Yaşanan tecavüzler sonunda Bosna kadınının psikolojik ve fiziksel sorunları var. Ama kadınlarımıza bu kötülükleri yapanlar meydanlarda serbestçe dolaşıyor. Bu şekilde tecavüze uğrayan kadınların sayısının 20 bin ile 50 bin arasında olduğu açıklandı. Ancak kapalı toplumun baskısından dolayı bu rakam tam olarak ortaya çıkamıyor. Bu yüzden tecavüze uğrayan kadınların sayısını tespit etmek de mümkün değil. Tecavüze uğrayan kadınlar belgelendirilirse 280 euro yardım yapılıyor. Kadınlara yapılacak olan yardımları hükümete bağlı kadın organizasyonları yürütüyor. Ancak hiçbir Boşnak kadın utandığı için bu durumu resmiyete dökmek istemiyor. Çünkü toplum onlara kurban değil, suçlu gözüyle bakıyor. Anneler Sırplardan doğan çocuklara yalan söylüyor. Senin baban savaşta öldü diyorlar, birçoğu çocuklarını doğduktan sonra terk ediyor. Bunun sonucunda kadınlarımız travmalar yaşıyor. Ama yine de Boşnak kadınlarını mahvedemediler. Biz cesaretli bir şekilde hayatlarını sürdürmeye devam edecekler. Ama tecavüz travmasını ömürleri boyunca yaşayacaklar.”

SORUNLARIN ARASINDA BAŞÖRTÜSÜNE SIRA GELMEDİ

1983 Doğu Türkistanlı doğumlu Zemire Ahmet eğitim almak için Türkiye'ye gelmiş öğrencilerden. Zemire Ahmet, Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde doktora eğitimi alıyor.

Zemire Ahmet, Müslüman Uygur kadınların doğum kontrol yöntemleri, kürtaj, eğitim sorunları, pasaport sorunları gibi birçok problemlerle yüz yüze olduklarını belirterek, “Bu kadar önemli sorunlarımız olduğu için başörtüsüne sıra gelmedi. Çünkü gerçekten çok daha ciddi sorunlarımız var” diye konuştu.

2 ÇOCUKTAN FAZLA ÇOCUĞU OLANLARA İSİM VERİLMİYOR

İzleme komitesinin rakamlarına göre şu ana kadar 250 bin Müslüman'ın öldürüldüğünü belirten Zemire Ahmet, her ay ortalama 30 Müslüman'ın öldüğünü söylüyor. Hükümetin şehirde yaşayan ailelere 1, köylerde yaşayan ailelere ise 2 çocuk hakkı verdiğine dikkat çeken Zemire Ahmet, eğer daha fazla çocukları olursa ona resmi haklar tanınmadığını ve hatta isim dahi verilmediğini söyledi.

“ASLAN GİBİ BABANLA KALMAKTANSA SAÇI DAĞILMIŞ ANNENLE KAL”

Çin'in, kadınların yurt dışından yardım almasına izin vermediğini dile getiren Zemire Ahmet konuşmasına şöyle devam etti:

“Bayanlar erkeklerle aynı sorumlulukları taşıyor. Biz de şöyle bir deyim vardır. “Aslan gibi babanla kalmaktansa saçı dağılmış annenle kal”. Çünkü bizim kadınımız cesurdur, pazarcılık, tekstil, taksicilik gibi mesleklerin hepsini yapar. Mal pazarında bile kadın vardır. Atlas ve halı üreticiliğimiz yaygındır ve kadınlarımız en çok bu işlerde uğraşır. Kızlarımız nakış işlerinde ustadır, kendi çeyizlerini kendileri yaparlar. Düğünlerde resmi kıyafetlerimizi giyeriz ve saç kültürümüz çok fazladır. Uzun saçlı bayanları çok önemserler. 41 tane evlenmeden önce örgü olur, evlendikten sonra 2, anne olduktan sonra tek örgü yaparlar. Tüm bu renklerimizin yanı sıra kadınlarımız Çin zulmü altında yaşam mücadelesi vermektedir. Orada eğitim alamadığım için buradayım ve 4 yıldır vatanıma gidemedim. Vatanım için ülkemi özlüyorum. Çünkü biz sorunlarımızı savaşla değil, eğitimle halledeceğiz. Her şeye rağmen bizim kadınlarımız ayakta!”

MISIR YÜZÜNDEN PANELİSTLER PROGRAMA KATILAMADI

“Savaş ve İşgal Bölgelerinde Kadın Olmak: Filistin Şahitliği” başlıklı konuşmalarını yapmak üzere Filistin'den katılması beklenen İtimad Altar Shawee ve Mümine Alriqib ise Mısır'ın kapıları açmaması nedeniyle programa katılamadı.

Yapılan oturumlarda Cibuti'li Fatouma Khalif Abdullahi “Yoksullukla Mücadelede Afrikalı Kadının Rolü”, Zemire Ahmet “Savaş ve İşgal Bölgelerinde Kadın Olmak: Doğu Türkistan Şahitliği” Çeçenistan'dan Anjelika Bitaeva“Farklı Kimlik Dayatmalarına Karşı Kafkasya Şahitliği” ve Amra Müminoviç “Farklı Kimlik Dayatmalarına Karşı Bosna Şahitliği” başlıklı sunumlarını yaptılar. Ayrıca Hülya Şekerci, Asiye Dilipak, Av.Serpil Gökçınar ve Fatma Bostan Ünsal'da dünyada kadının konumu ve İslamcın kadına getirmiş olduğu haklarla ilgili fikirlerini açıkladı. Panele katılan Vali Yardımcısı Mustafa Altıntaş ise, İstanbul'da 11 sığınma evi olduğunu, kadın problemleri ve aile içi şiddet konusundaki çalışmalarının hız kesmeden devam edeceğini söyledi.

Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde gerçekleşen uluslar arası kadın panelinde ayrıca, “Farklı Coğrafyalardan Kadın Yaşamlarından Kareler Fotoğraf ve Kadın Aksesuarları Sergisi” düzenlendi.

(Özgün Duruş)