Adana’nın ara sokakları arasında biraz da kaybolarak aradığım adres Sabri Şenevi Sinema Evi’ydi. Adana’ya gelmişken Adana’da bir sinema tutkunuyla tanışmak, hikayesini dinlemek için Adana’nın Seyhan ilçesindeki Alidede Mahallesi sokaklarında elimdeki adresi arıyordum. Nihayet Sabri Şenevi Sinema Evi yazısını gördüm ve içeri girdim. İçeride uzun yıllar sinema makinistliği yaptıktan sonra elindeki posterler, afişler ve sinema makinalarıyla bir müze açan Sabri Şenevi büyük bir samimiyetle karşıladı. Mahalleden arkadaşlarıyla oturmuş gazoz içiyorlardı. Sabri Şenevi’nin büyük emekle kurduğu iki katlı bu küçük ev bir anlamda mahallenin de buluşma adresi. Sabri Şenevi de bu mahallede doğup büyümüş ve sinemayla henüz beş yaşındayken babasıyla gittiği yazlık sinemayla tanışmış ve bir daha da hiç kopamamış. İlk izlediği Tarzan filmi olmuş ve Tarzan’dan o kadar etkilenmiş ki izlediği o sahneleri hâlâ coşkuyla anlatıyor.
Gündüz tenekeci gece makinist
Adana’da uzun yıllar gönüllü sinema makinistliği yapan Şenevi, çocuk yaşlardan itibaren bu yana önce çöp kenarlarına bırakılan sinema filmlerini, afişlerini biriktirmeye başlamış. Şenevi’nin asıl mesleği tenekecilik. Mahallede bir yandan baba mesleği olan tenekecilik işini yaparken diğer yandan da sinemadan hiç kopmamış. Şenevi, gündüz tenekecilik mesleğini sürdürürken akşam da soluğu yazlık sinemalarda alırmış. O yıllarda herkesin çoluk çocuk bu sinemalara koştuğunu hatırlıyor Şenevi. “O yıllarda Adana’da 150’ye yakın sinema vardı. Her mahallede film oynatılır ve akşam olunca ailece filme gidilirdi. Biz çocuklar bu yazlık sinemalarda büyüdük” diye o günleri anlatıyor.
Çöplerden topladım
Bir yandan onu dinlerden bir yandan da Sinema Evi’ni geziyorum. “Çöplüklere atılan film ve afişleri toplayarak bu işe başladım” diyen Şenevi’nin elinde hatırı sayılır bir sinema arşivi var. 17 yaşından bu yana yazlık sinemalarda gönüllü makinistlik yapmaya başlayınca da bu arşivini daha da geliştirdiğini anlatıyor. Şenevi, 2011 yılında önce evinin zemin katını sinema evine dönüştürmüş. Bugün koleksiyonunda film makinaları, filmler ve afişleri olan Şenevi, yıllar içinde bu koleksiyonun zenginleştiğini ve yolu Adana’ya düşenlerin artık uğrak adreslerinden birisinin de kendi sinema evi olduğunu dile getiriyor gururla. Şenevi, küçük yaşlardan bu yana biriktirdiği yüzlerce film, binlerce afiş ve sinema makineleriyle müzeye dönüştürdüğü evinde, ziyaretçilerine eğer vakitleri varsa nostaljik filmler de izleterek onlara adeta zamanda yolculuk yaptırıyor.
Emekli maaşını da filmlere ve afişlere harcadığını vurgulayan Şenevi’nin sinema tutkusu hâlâ devam ediyor. Bugün Adana’nın ara sokaklarındaki bu Sinema Evi’ne mahalleden arkadaşları ve komşularının dışında sinema üzerine çalışma yapan akademisyenler, öğrenciler de sık sık uğruyormuş. Akademik tez yazanlara, ödev hazırlayan öğrencilere elinden gelen desteği veriyormuş. Şenevi, sinema evinde pek çok sinema sanatçısını da ağırladığını dile getiriyor. “Özellikle Altın Koza Film Festivali’ne gelen pek çok ünlü isim mutlaka benim de sinema evimi ziyaret eder” derken Türk sinamasının büyük ustalarıyla çekildiği fotoğraf karelerini gösteriyor. Bu kareler içinde ise onu en mutlu eden isimlerden biri Sinema Evi’ni ziyaret eden Yeşilçam’ın ünlü ismi Türkan Şoray olmuş. “Sinema evimizde, her dönemden yerli ve yabancı filmlerin afişleri sergileniyor. Sinema makineleri, makara filmler, kitaplar, kasetler, plaklar gibi bir çok şey var. İstek üzerine film oynatıyoruz. Ziyaretçiler ne zaman isterse film izleyebiliyorlar” diyen Şenevi, derdinin yaşıtlarına nostalji yaşatırken gençlere de Yeşilçam ve dünya sinemasını tanıtmak olduğunu söylüyor.