Ahsen İlhan
Sanat Tarihçisi - Yazar
İsrail Gazze’yi durmaksızın bombalayarak ve insanları nefessiz, susuz, ilaçsız, gıdasız bırakarak bir savaş kazanabileceği ütopyasında; aklını, izanını, devlet tavrını tamamen kaybetmiştir. Soykırım, bir savaş kapsamında olmadığı gibi, başarıya ulaşmak gibi akıbetler de olasılıklı değildir. İsrail’in sözde ordusu hiçbir insanî hududa, savaş hukukuna ve ahlakî zorlayıcılara riayet etmemekle, bir ordudan ziyade terör örgütü tanımlamasına hâl dili bakımından son derece uyum göstermekte; Kassam Tugayları da tam zıddında, İslâmi terbiyeyle disipline olmuş kimliğiyle, ahlâkî sınırlara son derece coşkun bir katılım sergilemektedir.
HEZİMET SÜRECİ BAŞLADI
Bir yandan da İsrail’in gidip gidip Gazze’de ölmek dışındaki tek aksiyonu, insanların toplu hâlde mevzilendiği alanları bombalamak olduğundan; böyle bir sözde ordunun ne devlet temayülü ne savunma hakkı ne de savaş stratejisi bağlamında değerlendirmeye alınması mümkündür. Aklın, vicdanın ve ırk, din, millet paydaşlarının hiçbir kombinasyonu içinde kabul görmeyecek en cani eylemlerin sahibi İsrail, hem sahada aldığı ağır kayıplarla hem de dünya halklarının vicdanında lanetlenmeye, hor görülmeye hak kazanmış bu zelil vaziyetiyle, tam bir hezimet sürecine girmiş bulunmaktadır.
İsrail’in sözde politikacıları ve hamisi ABD’deki Siyonist sevici hokkabazlar, bir süredir ahlâk yoksunluğunu zekâ geriliğiyle sentezleyerek yeni bir ürünü satışa çıkardılar. Dünya kamuoyuna bu ürünü pazarlamaya çalışmaları, insanların aklını ve vicdanını iflasa sürükleyecek kadar absürt bir tutumdur. Bu, bayağı malzemelerle biçimlendirilmiş, üretim sürecinden ‘ahlâk ve akıl’ hammaddeleri azledilmiş olan ürün, farklı versiyonlarla aynı anlama hizmet eden paketlenmiş cümlelerden müteşekkil. Zira birisi çıkıp “Bebekler nasıl öldü bilemiyoruz.” derken; Blinken ve türevleri “İnsanların bilerek öldürüldüğüne dair bir kanıt bulamadık.” minvalinde hezeyanlarla soykırım taciri olduklarını delillerle ortaya koydular.
TAAMMÜDEN ÇOCUK ÖLDÜRMEK
İki aydır Gazze’nin her bir noktasını bombalayan, sık sık fosfor bombası ve yeni üretim yasaklı silahlar kullanan İsrail, binlerce evi enkaz durumuna getirdi. Evlerin enkazları altında insanların kalması ne enteresan değil mi?! Hem hastaneleri bombalarken orada hastaların, ve doktorların bulunduğunu kim öngörebilirdi ki?! Aslında bu ironik ve metaforik sorular bile insanların hedef alındığı gerçeğine tam manasıyla temas edemiyor. Filhakika İsrail, Gazze’ye ya da Filistinlilerin yaşam sürdüğü beldelere saldırırken sivilleri, çocukları, bebekleri gözetmiyor cümlesi bile bu eli kanlı terör örgütünün ve destekçilerinin denâet dolu tepinmelerinin anlamca karşılığı olmaktan bir hayli uzak. Bütün cinayetleri bilâhicap gerçekleştirenlerin, sivilleri ve bebekleri önemsemediğini kim öne sürebilir? Öyle bir önemsiyor ki; bilerek, isteyerek, taammüden, özenle ve büyük bir gayretle bebekleri, çocukları ve sivilleri katletmektedir. Bir yere bomba atıp da “Aa insanlar ve çocuklar öldü, şaşkınız!” safsatasını vasat bir zekâya dahi zerk edemeyecekleri gibi; cılız bir vicdanın kabulüne de muvaffak olamazlar.
Bir diğer süje ise şu ki; İsrail ar damarı kopmuş sözde devletçiği ile soykırım, zulüm ve cinayet politikasına ek olarak yalan, propaganda, iftira ve algı hırsızlığında da bir yankesici ustalığıyla, dart tahtasındaki boğa gözü gibi vicdanlardan çıkan kin oklarının hedefi olmaya devam ediyor. 7 Ekim’de Hamas’a rehine vermemek ve gizli belgeleri ele geçiren savaşçıları mağlup etmek rüyasıyla helikopterlerden ateş açmış ve kendi insanları dahil yüzlerce kişiyi öldürmüştür. Bu da yetmemiş, Hamas’ı karalama projesi kapsamında evlere girmiş, tanklarla, roketlerle sivil yerleşimleri hedef almış ve hepsini Hamas yaptı diyerek Filistin halkına yapacağı soykırıma adi bir kılıf hazırlamıştır.
KÜRESEL VİCDANI SUSTURAMADILAR
Küresel vicdan, 7 Ekim hakikatini de kısa sürede sezmiş ve kendi insanlarını öldürenin İsrail olduğunu görsel, sözlü ve yazılı delillerle aşikâr etmiştir. Hemen akabinde İsrail, Hamas’ın bebekleri öldürdüğü iftirasına bel bağlamış, hiçbir delil ve iz olmaksızın bu yalanı da hükmettikleri medya organları aracılığıyla yaymaya çalışmıştır. İsrail tarafından öldürülen bebeklerin, çocukların videoları, fotoğrafları, isimleri ve aileleri gözbebeklerimizi yakarken; Hamas’ın çocuklara kıydığına dair tek bir kare gösteremeyen İsrail’in bu zelil yalanı da kısa sürede çöp olmuştur. Bütün bu zavallı çırpınışlarla ve küresel medya üzerindeki egemenliğiyle bile kendini mağdur ve haklı göstermeyi başaramayan İsrail’in ahkambaşı Netanyahu son olarak yaptığı bir paylaşımla algıda, yalanda ne kadar ileri gidebildiklerini ispat ederken; mantığı alt üst eden bir cümleye bel bağlamasıyla, ulaştığı hamakatın ne raddede olduğunu da ayan etmiştir. Zira şöyle bir çıkışla kulak zarlarını duyma fiilinden istifaya davet etmişti kendisi: “Hamas, sivilleri hedef alarak insanlığa karşı suç işlemektedir.” İşte bu cümle, hakikaten dünya halklarının tamamıyla dalga geçildiğinin en kudretli emaresi. İsrail 8 binden fazlası çocuk olmak üzere 16 binden fazla insanı katletmiş, hastanelere dadanan bir canavar gibi hastalara, doktorlara kadar öldürmüş, gazetecilerin, basın çalışanlarının sesini kısabilmek uğruna üzerlerine bomba yağdırmış, öldürdüğünden fazlasıyla insanı sakat bırakmıştır.
HAKİKAT SAVUNUCULARI
Bütün bu insanlık suçlarını işleyen İsrail’e karşı dimdik ayakta duran, ahlak, iman, vicdan ve şeref hududunda mücadele eden şanlı Kassam Tugayları ise ancak ülkesini işgale gelen İsrail sözde askerlerini hedef almıştır. Ve mücahitler bunu yaparken çektikleri videolarla da eylemlerini ‘toplum’ adlı jüriye sunacak kadar da açık ve merdane bir tutum sergilemiştir. Bütün bu hakikatler suya yazılmış bir yazı gibi silik olmayıp; gözlere tutulan güçlü bir hüzme kadar nettir. Ne yazık ki hamakat rekortmeni Netanyahu, yaptığı cani eylemlerin yanında, kendi suçlarını Hamas’a isnat etme çabasıyla da hayvanî güdüsünden beslenen bir akılsız olduğunu bütün dünyaya haykırmıştır.
Hem sahada hem vicdanlarda hem de bütün algı ve propaganda tariklerinde kalitesiz ürün satmaya çalışan soykırım tüccarları; Batı, ABD ve İsrail kaybetmiştir, kaybetmeye mahkûmdur. Hakikat savunucularının “GAZA”sı mübarek olsun inşallah.