Küskünsünüz, kırgınsınız, yorgunsunuz… Belki biraz da haklısınız…
Sandığa gitmemeyi, gitseniz de AK Parti’ye, Erdoğan’a oy atmamayı içinizden geçiriyorsunuz.
Şimdi lütfen elinizi vicdanınıza koyun.
Hatta vicdan terazisini elinize alın. Terazinin sol kefesine yukardakine benzer şahsi itirazlarınızı koyun. Kanaatlerinizi, zanlarınızı koyun. Dedikoduları, söylentileri koyun. Terazinin sağ kefesine de Türkiye’nin nereden geldiğini, nerede olduğunu, nereye gittiğini koyun.
Artık insan muamelesi gördüğümüz hastaneleri, 70 kişilik iken 24 kişiye düşen sınıfları, yolları, barajları koyun. Özgürlükleri koyun. Üniversite önünde ağlayan başörtülü kadından, jandarmada, emniyet teşkilatında başörtüsüyle görev yapan kadınları, oğluyla görüş gününde Kürtçe konuşamazken Kürtçe TV izleyen anneleri, en güçlü devletlerin itirazına rağmen kararlılıkla devam eden terörle mücadeleyi, vesayete karşı verilen direnişi, yenilgi yenilgi büyüyen zaferi, artan özgüvenimizi, devletin dönüşümünü, devletin insanileşmesini koyun…
Terazinin bir kefesine, 24 Haziran’da AK Parti seçimleri kaybederse sevinecekleri koy: PKK’nın sevinç naralarını, Pensilvanya’da Fetullah’ın sinsi gülümsemesini, ABD’nin rahatlamasını, AB’nin mutluluktan uçmasını, terörün dirilmesini, FETÖ’nün canlanmasını…
Terazinin diğer kefesine de Filistin’in hüznünü, Somali’nin yeisini, Suriye’nin kanını, Irak’ın kederini, Balkanların umutsuzluğunu, gurbetçinin yalnızlığını, ay yıldızlı bayrağın tüm dünyada solacak itibarını koyun…
Aydın Ünal'ın yazısının tamamını okumak için tıklayınız