38 yaşındaki Genç’in atölyesine, antikacı ve koleksiyoncuların yanı sıra büyüklerinden miras kalmış belge, kitap ve defterleri getirenler de oluyor. Burada zaman zaman üniversite öğrencileri ve genç restoratörler de eğitim alıyor.
Eser restorasyonunun sabır ve hassasiyet gerektiren bir iş olduğunu söyleyen Genç, onarım işleminin bazen bir hafta bazen de bir yılı bulabildiğini anlatıyor. “Restorasyonu veya belgelerin onarımını, ‘kendimi tamir etmek’ olarak tanımlayabilirim” benzetmesini yapan Genç, “Belgeleri incelemeye, anlamaya, hissetmeye çalışıyorum. Müdahale sonrasında başlıyor. Onlarla hemhal olmam gerekiyor. Belki her işte bu var fakat el yazması bir Kur’an-ı Kerim’i incelediğinizde ulvi yönünü görmek, hissetmek insana bambaşka bir duygu veriyor. Bu karşılıklı konuşarak ulaşabileceğimiz bir hissiyat değil. Burada kendimi tamir etmekten kastım hayatıma tatbik etmekten ibarettir” diyor.
Aile yadigarı eserleri tamir ettirmeye getiren kişilerin de olduğunu anlatan Genç, “Bir aile yadigarı eser gelince, bazen büyük dedelerinin iki nesil öncesinin bir belgesi olabiliyor, insanların bize, bazen de gözü yaşlı bir şekilde ricada bulundukları oluyor. Bu insanı bambaşka bir yere götürüyor. Her belgenin bir yaşanmışlığı var. Biz bunu anlamaya ve günümüze kazandırmaya çalışıyoruz” açıklamasını yapıyor. Son 30 yılda Türkiye’de restorasyon alanında ciddi gelişmelerin yaşandığını kaydeden Genç, mesleği gelecek nesillere aktarmak için üniversitelerden gelen öğrencilere eğitim vermeye devam ediyor.